Başım masaya yaslanmışken sınıftaki gürültüden dolayı yüzüm buruşmuştu. Sınavlar bittiği ve görsel sanatlar öğretmeni de bizi rahatlamamız için serbest bırakmıştı.
İç çekip saçlarımı örgü yapmaya çalışan Baran'a baktım. "Umarım çok bozmasın."
Bana göz devirdi. Tutturmuştu örgü yapacağım, diye. Nedenini bilmiyordum ama güzel olacağına inancım yoktu ve şimdiden düzeltmek için anımı bekliyordum. Bana cevap vermeden dikkatle işine dönerken arkamızdan da Emir konuştu. "Kızın saçını çekiyorsun."
Baran ona huysuz bir bakış atıp bana döndü. "Acıyor mu, kız?"
Kaşlarımı havaya kaldırıp dilimi şaklatınca önce sırıttı sonra Emir'e dil çıkarıp işine devam etti. Birazdan zil çalardı ve ne yalan söyleyeyim, bozacağımı bilmeme rağmen merak etmiştim.
Batu, önümüzdeki sıradan dikkatle saçlarıma baktı. Cam kenarında, normalde Batu ve Emir'in oturduğu yerde oturuyorduk. Artık düzenimiz bu şekilde olacakmış. Bunun için çok tartışmışlardı. Sanırsın Kuzey Irak'ı işgal edecektik.
"Saçın çok yumuşak duruyor."
Ben bir şey demeden Baran atıldı. "He valla. Hem gür hem de ince. Yumuşacık lan." Dedikten sonra güldü ve kendi saçına taktığı tel toka ile bir tutamı sabitledi.
"Rengi de güzel." Dedi Batu, öylece bakarken. "Çikolata gibi ama daha açık renkli."
"Buna kumral deniyor, cahil."
Tip tip Baran'a bakıp karşılık vermeden bana döndü. "Yardım edilecek bir şey var mı?" Bana değil Baran'a konuşuyordu.
"Şu tutamı tut, bakayım." Elindeki tutamı Batu'ya verirken o heyecanla eline alıp saçımı okşadı. "Oha, harbi yumuşak lan."
Yanında, benim gibi uyuklamak isteyen ama benim aksime uyuyan Karan, Batu'nun heyecanlı sesi ile başını çevirip baktı. Bir bana bir saçma sapan hareketlerle saçımla değişik şekiller yapan Baran'a bir de elindeki tutamı son derece kıymetli bir şeymiş gibi tutan Batu'ya baktı. "Ne yapıyorsunuz lan?"
Meraklı, biraz da sert sesi ile ona bakıp yeniden gözlerimi kapattım. Dün akşam sabaha kadar İngilizce ile uğraşmıştım ve uykum vardı. "Zillimin saçını yapıyoz. Yardım etçen mi?"
Bu çocuk nerenin ağzıyla konuşuyordu, Allah aşkına?
"Ne yardımı?"
Bıkkınca bir nefes veren Baran, elindeki diğer tutamı ona uzattı. "Tut şunu. Diğerleriyle karışmasın." Dedi ve Karan tutmuş olacak ki saç derimde tel tokayı hissettim.
Zil çalana kadar uğraşıp durdular ve arada bir çektikleri için de canım yanmıştı. Huysuz bir ifadeyle elimi saçıma yapıştırmışken onlar gülmekle hayran kalmak arasında bir ifadedeydiler.
Kaşlarım çatıldı. "Niye öyle bakıyorsunuz?"
Baran yavaşça elimi tutup kaldırdı. "Gel, çok güzel oldun."
Kaşlarım çatıldı ve beni sürüklemesine izin vermeden yanında yürüdüm. O da bunu fark edip elimi bırakmıştı. Kızların boş soyunma odasına gelince içeri girip aynanın karşısına geçmemi sağladı. "Allah'ım... Şaheser resmen!"
Başımın sağ tarafı, derimle bitişecek şekilde örgüydü. Adını pek bilmesem de güzel dururken örgünün geri kalanı da geriye kalan tutamlara dolanmış hoş bir manzara sunuyordu. Gülümseyerek Baran'a baktım. "Teşekkür ederim."
Yanağımdan yavaşça bir makas aldı. "Rica ederim. Canım istedikçe yapacağım artık."
Ona gülümsemeye devam ederken bizi bekleyen üçlüye ilerledik. Onlar da beğenmiş olacak ki yüzlerinde Baran'ınkine benzer ifadeler vardı. Batu ve Emir aynı anda ıslık çalarken onlara güldüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜSTEĞMENİN KIZI
Literatura Feminina(Tamamlandı) Bu sefer kızımız pek masum değil. ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° İçinde çok az gözükecek olan LGBT sahneleri vardır. Rahatsızlık duyacaklar okumasın. Bxg olsa da bxb'ye de düşüyorum.