Gözlerimi açıp bir süre tavanda odakladığımda, içeriden de adım sesleri geliyordu. Sıkıntılı bir nefes verip ayağı kalktım. Çok az bozulan yatağımı düzelttikten sonra banyoya girmiş, elimi yüzümü yıkamıştım.
Tekrar odama gelip üzerime, üstünde beyaz çizgiler olan siyah bir sweet ve siyah kot pantolon geçirmiştim. Düz saçlarımı at kuyruğu yapıp aşağı indim.
Babam, koltukta oturmuş sabah haberlerini izlerken bir yandan da annemle muhabbet ediyorlardı. Yanlarına gidip yanaklarına ufak birer öpücük bıraktım. "Günaydın." Bana gülümseyerek karşılık verdiklerinde, yeni uyanmış olan Kara'nın yanına gittim. Yerdeki ufak yatağında uzanmıştı.
Ev sıcaktı ve o sıcağı seven bir köpek olduğu için anında mayışıyordu. Girişteki dolaptan mamasını alıp kaba döktüm. Kokusunu ve kaba çarpan ufak tıkırtıları duyduğu gibi yanıma gelmiş, bir kaç kez avuç içimi yaladıktan sonra da mamasına gömülmüştü. İç çekip su kabını da doldurduktan sonra annem bizi kahvaltıya çağırana kadar beyaz tüylerini okşadım.
Masaya geçtiğimizde, babam bana döndü. "Bugün poligona gitmek ister misin?"
Gözlerim açılırken kocaman gülümsedim. "Evet! Ne zaman?"
Anneme göz kırpıp bana döndü. "Birkaç saate çıkacağız."
Başımı sallayarak hızlıca kahvaltımı yaptım. Birkaç ufak tefek sorudan sonra keyifli bir sohbeti başlatmışlardı. Bir süre sonra doyduğumu hissedip ikisine öpücük atarak mutfaktan çıktım, odama girdim.
İç çekip etrafıma bakarken birden gelen mesaj sesi ile masamın üstündeki telefona yöneldim.
Baran: Bugün çalışacak mıyız?
Bugün pazar olduğu için ve iki kez reddettiğim için soruyordu. Yoksa cumartesileri saat dokuz olmadan gelirdi.
Umay: Hayır, poligona gideceğim.
Baran: Poligon mu?
Baran: Gerçekten de silahlara ilgin var.
Baran: Tuhaf.
Umay: Sanmıyorum ama her neyse.
Umay: Yarın okuldan sonra çalışırız, olur mu?
Baran: Tabii, yarın görüşürüz.
Umay: Görüşürüz.
Telefonumu cebime yerleştirip kulaklığımı da aldıktan sonra aşağı indim. Babam bana kısa bir bakış attı. "Daha iki saat var, Umay."
Gülümseyerek başımı salladım. "Biliyorum, baba. Kara'yla koşuya çıkmak istedim."
Yüzünde tedirginliğin emareleri dolaşırken bir kaç saniye sonra annem omuzunu sıktı. "Bırak gitsin, Yavuz. Yarım saate gelir, zaten."
Şartını onayladığımda, babam da iç çekmişti. "Peki. Git bakalım."
İkisine de hayali birer öpücük gönderip telefonumu ve kulaklığımı bir kez daha kontrol ederek ıslık çaldım. Yatağında uzanan Kara, sesimi duyduğu gibi havalayarak yanıma geldi. Gülerek başını okşadım. Boyu dizlerimin biraz üstüne geliyordu. "Gel, biraz koşuya çıkalım."
Hevesle kapıya gittiğinde, ayakkabılarımı giyinip kapıyı açtım. Beraber dışarı çıkıp, dün Baran'ın gösterdiği parka ilerledim. O da yanımda dolaşıp etrafına bakıyordu. Uzun süredir onunla da gezemediğim için vicdan azabı çeksem de keyifli hali bu duygumu bastırıyordu.
Parka gelip koşu için ayarlanan yolda Kara'ya baktım. "Yarış yapalım mı?"
Patilerini kaldırıp karnıma koyarak iki ayağı üstünde durduğunda gülerek eğilip başına uzun bir öpücük bıraktım. "Tamam, başlıyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜSTEĞMENİN KIZI
Chick-Lit(Tamamlandı) Bu sefer kızımız pek masum değil. ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° İçinde çok az gözükecek olan LGBT sahneleri vardır. Rahatsızlık duyacaklar okumasın. Bxg olsa da bxb'ye de düşüyorum.