Derin bir nefes al.
Veer.
Aaal.
Veeer.
Aaaal.
Tut ve gebeeeer.
Yüzüm buruşurken aklımdan geçenler yüzünden bir türlü öremediğim saçlarımı salık bıraktım. Üzerime spor kıyafetlerimi geçirirken yanımda, sanki içimdeki sıkıntıyı biliyormuş gibi duran Kara'nın başını okşadım.
"Saçma geliyor, biliyor musun? Karan yani."
Durup bana melül melül bakan köpeğimin kulağının arkasını okşadım.
"Neyse boş ver. Gel gidelim."
Islık çaldığımda anında ayağı kalktı. Kuyruğunu salladığında, başımı iki yana sallayarak anahtarlarımı alıp dışarı çıktım. Kara çıktığında da bahçe kapısını kapattım.
Beraber parka giderken aklıma gelenler ile iç çektim. Bugün cumartesiydi. Bir haftadır Karan'dan resmi olarak kaçıyordum. Aslında göz göze geldiğimiz, aynı sohbet ortamında bulunuşumuz çoktu ama ikimiz de benim kaçtığımı biliyorduk.
Derin bir nefes aldım. Babamın gidişine dört gün kalmıştı. Şu an annemle hafta sonunu beraber geçirmek için -artık her neresi ise- bir otele gitmişlerdi. Şehir dışında sayılırdı ve iki aşk kuşunun arasında olmak istemediğim için babam geldikten sonra ailecek vakit geçirecektik. Her seferinde böyle olurdu zaten. Muhtemelen babam gittikten sonra, annem onunla geçirdiği vakitlerde ektiği işi için sıkı bir mesai yapması gerekecekti. Şey, bu iyi olurdu, zira babam gittikten sonra gelmesi için iki ay gibi bir süre geçirmesi gerekecekti.
Elimle önüme gelen saç tutamlarını itekledim. Parkın yürüyüş alanında yürümeye devam ederken Kara da istediği gibi koşup zıplıyordu. Bugün normalde çocuklarla çalışırdık ama ben istemediğim için onlar da kısa bir sorgu yapıp 'Peki.' Demişlerdi. Aslında bunun sebebinin Yağız olup olmadığını sormuşlardı sadece. O da bambaşka bir konuydu.
Okula geldiğimde, yine bir yerde buluşmak istemişti. Tuhaf biliyorum ama eğer onunla buluşursam Karan'a ihanet edermişim gibi geliyordu. Neyin ihanetiydi ki? Biz birlikte bile değildik. Zaten o da birkaç saniye beni izleyip yüzünde hayal kırıklığı ile konuşmuştu.
'Sana söyledi, değil mi? Seni sevdiğini söyledi.'
Ben mi aptaldım yahu?
Çocuklar bile durumu anlamış gibiydi ve şu ana kadar çok da bir şeyin değişmediği göz önüne alınırsa sanırım ben Karan'ın hareketlerini anlamamak konusunda ısrarcıydım. Yüzüm sıkıntıyla buruşurken Kara'ya baktım. Başını bir yere çevirmiş, kuyruğu durmadan sallanırken dili dışarda nefesleniyordu.
Tanıdık birini görmüştü herhalde. Onun baktığı tarafa döndüm ama sadece parkta eğlenen çocuklar vardı. Kaşlarım yavaşça çatıldı, Kara'nın birini gördüğüne emindim ama benim onu görmemi istemiyorsa?
Elimi cebime attım ama telefonumu evde bıraktığımı hatırlayınca dudaklarım çok az büzüldü. Bizimkiler, ortak gruba durmadan mesaj atıyordu ve bana gına gelmişti.
Derin bir nefes aldım. Pekâlâ, gelmek istemiyorsa kendi bilirdi. Hoş, ben de onunla konuşmaya pek hazır değildim.
Kara'ya ıslık çaldığımda, kulaklarını eğerek yanıma geldi ve yürümeye devam ettik. Bir süre sonra da bedeni yanımda boy göstermişti.
"Gelmeyeceğini düşünmüştüm."
Ufak bir tebessüm sergiledi ama zorlandığı çok belliydi. "Seni şaşırtmak konusunda epey başarılıyım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜSTEĞMENİN KIZI
Literatura Feminina(Tamamlandı) Bu sefer kızımız pek masum değil. ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° İçinde çok az gözükecek olan LGBT sahneleri vardır. Rahatsızlık duyacaklar okumasın. Bxg olsa da bxb'ye de düşüyorum.