10. "Dövüş"

1.5K 77 11
                                    

Elimle atmaya çalıştığı tekmeyi engelledim. "Baran, gözlerini kapatma."

Göz kapaklarını araladı. "Ya sana vurursam?"

Göz devirip yanına geldim. "Vurabileceğini mi düşünüyorsun?! Sabahtan beridir kapatma diyorum! Göremediğin kişiye nasıl vuracaksın!?"

Ona bu kadar sert çıkışmamı beklemiyor olacak ki gözlerini kocaman açtı. Başını hafifçe eğdiğinde doğru yolda olduğumu düşünüyordum. İlk zamanlar, babamdır sonuçta bana kötü davranmaz diye düşünür, bütün aklımı işe vermezdim.

Tabii yuttuğum kumları, karnımda oluşan ufak morlukları sayarsak akıllanmıştım ama konumuz ben değil, Baran'dı.

Elimi omzuna koyup sıktım. Bir adım uzağında, eğdiği başın altındaydım.

"Beni dinle." Gözlerini ilk sefer kaçırsa da sonunda bana bakmıştı. "Şu ana kadar sana olabildiğince taviz verdim ama sen ciddiye almıyorsun."

Bir kaç saniye daha gözlerime bakıp başını salladı. Onu ikna ettiğimi düşünüp bir adım daha geri çekildim. "Gerçek bir kavgada neler yapacağını görelim, o zaman?"

Onay anlamında başını salladığında, hızlı yumruğumu ona gönderdim. Kendini sağa çektiğinde, gittiği yöne de bacağımla sert bir dönüş sağlamıştım ve o belini tutarak yere düştüğünde, artık işlerin daha ciddi olduğunu kavramış gibiydi.

"Bu kadar uzun süre yerde kalırsan, tekmelenmek için uygun ortam sağlarsın." Kaşlarımı çatıp sesimi düz bir hale getirdim. "Kalk!"

Nefes nefese ayağı kalktığında açıkçası bu kadar kötü olacağını düşünmemiştim. İki saattir çalışıyorduk ve o, değil bana vurmayı, yakınlaşamamıştı bile.

Bana doğru temkinli adımlarla yaklaşırken kaşlarımı çatıp bakışlarımı ona diktim. Yapacağı hamleyi düşünürken üstüne giydiği ve geniş omuzlarından ince beline kadar onu neredeyse sıkacak beyaz tişörte baktım.

Hava çok az serin olsa da terlediği için muhtemelen hissetmiyordu. Altına da siyah bir eşofman giymişti ve takımı olan ceketi de bahçedeki masaya bırakmıştı.

Pekâlâ çekici gözüküyordu ama bu, attığı yumruğun yavaşlığını kapatamazdı. Bana gereğinden fazla yakınlaşmasına izin verip yumruk salladığı kolunu tutarak sırtımı göğsüne verip onu öne çekerek havada dönmesini sağladım.

Sırtı yere çok sert bir biçimde çarparken umursamadan başında dikildim. "Hareketlerine hızı da eklemelisin. Öyle boşa sallamak olmaz."

"Biliyor musun?" Dedi, kollarını iki yana açarak. Tek kaşımı kaldırdım. "Neyi?"

Bana sırıtarak baktı. Az önce omzu yerinden çıkabilirdi ve o sırıtıyor muydu? Kaşlarım çatılırken, "Neyi?" Diye sorumu tekrarladığım gibi ayak bileğime sarılan el ile kendimi geriye attım. Ne yazık ki o bileğimi bırakmamıştı.

Ayağımdan çekip dengemi bozarken yere sırt üstü düşmüştüm. Hızlı hareketlerle dizlerini kollarıma bastırdığında, buna izin verdiğim su götürmez bir gerçekti.

"İlk defa bu kadar dikkatinin dağıldı."

Bir kaç saniye gözlerine bakıp derin bir nefes aldım. "Peki. Şimdi ne yapacaksın?"

Gözleri kısılırken bir süre sonra cevap verdi. "Karşımda Batu olsaydı..." Deyip güldü. "Muhtemelen önce ona bolca hakaret ve küfür eder sonra da birkaç yumruk atardım."

Sıkıntılı bir nefes verdim. "Önce dayağını at, sonra konuşmanı yaparsın."

Kaşları havaya kalkarken ne yapacağımı anlamış olacak ki aynı hızda kaşlarını bükmüş bana ajitasyon bakışlar atmıştı. Bakışlarına kanmadan yere yasladığı eli başımla itmiş, sonrasında da çimene sürterek kayan kolu ve bozulan dengesi ile üstümdeki ağırlığının son bulmasını sağlamıştım. Kolundan tutup benden kaçmasına güldüm.

ÜSTEĞMENİN KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin