Elimle omzuna patpatladım. Savaşa gider gibi davranıyorlardı. Baran benden ayrılıp bu sefer de başımın arkasından tutarak göğsüne yasladı. Nefes alamıyorum!
Elimi kollarına yasladığımda, beni iki yana salladı. "Bak, kötü insanlarla konuşmak yok! Sana biri, gel seni Baran'a, Batu'ya, Emir'e, Karan'a götüreyim derse, inanama. Şeker falan verirlerse de alma sakın, ben sana alırım. Sen pambık şeker seviyorsun, kanarsın, kanma. Ben ondan da alırım. Telefon numaralarımızı da koluna yaz. Kaybolunca polis abilere göster, tamam mı?"
Huysuz bakışlarla onu itip en sonunda kendimi kurtardım. "Parka çocuğunu götürmüyorsun, Baran. Ne saçmalıyorsun?"
Yüzü buruşurken bir kez daha kendine çekip sarıldı. "Tamam, be. Ama bak o Yağız denen şerefsiz sana bir şey yapmaya çalışırsa..."
Yüzü sıkıntıyla buruştu. "Hayır, kendini koruyamayacağına da inanamıyorum ki, dördümüzü aynı anda dövebiliyorsun."
Gülerek başımı salladığımda, yanağımı sıkıp evden çıktı ve kapıda bize baktı. Ondan sonra sıra Emir'e gelmişti. Baran gibi uzun uzun sarılıp ayrıldı. "Bir şey olursa, bir telefon uzağındayız. Belasına s*çarız."
Göz devirip başımla onayladığımda, gülerek tekrar beni kendine çekip sarıldı. Sonrasında evden çıkıp Baran'ın yanında durarak bize bakmıştı.
Sıra bu sefer Batu'daydı. Uzun uzun sarılıp ayrıldı. "Bizim kızımızı üzmesin tamam mı?" Elini omzuma koymuş, babam gibi konuşuyordu. Göz devirdim. "Sadece kahve içeceğiz. Çıkmıyoruz."
Gülümseyerek tekrar yaklaşıp sıkı sıkı sarıldı. "Olsun, sen yine de bir şey olursa haber et. Belasına s*çarız."
Emir'le aynı küfrü ettiğinde güldüm. Başımı salladığımda, o da dışarı çıkmıştı.
En sona Karan kalırken üçlüye kısa bir an bakıp diğerlerinin aksine kollarını sırtıma değil belime sardı. Başını boynuma gömerken fısıltısıyla huzursuzlandım. "Şu an sarılıyorum diye sevineyim mi, buna sebep oldu diye onu benzetteyim mi karar veremedim."
Bir süre daha sarılıp ayrıldı. "Biz de mi gelsek?"
Kaşlarım çatıldı. "Saçmalama."
"Tamam, ben geleyim." Alayla yaklaşıp onun gibi fısıldadım "Rüyanda görürsün."
Ağzının içinde bir şey geveledikten sonra yine sarıldı ve önceki sarılışından daha uzun süre başını omzuma yasladı. "Sanırım hızlı olan, işini biliyor."
"Ne?"
Omuz silkip acı sayılabilecek bir gülümseme gönderdi. Bir kez daha sarılıp geri ayrıldı.
"Biz..." Dedi, nefesini bırakarak. "Gidelim. Hadi."
Diğerleri başlarını sallayarak onu onayladıktan sonra bana gülümseyip arkalarını dönerek bahçeden çıktılar. Karan da bana aynı gülümseme ile bakıp önce evden sonra bahçeden çıkmıştı. Arkalarından bakıp kapıyı kapattım. Kara'nın içerden gelen uyuşuk havlamaları dışında boş olan eve baktım.
Babam, salı günü göreve gideceğini söylemişti. Annem tabii ki yine sinirlenmiş, geleli daha bir ay olmuşken yine iki ay veya daha fazla sürebileceği bir göreve gidişini kaldırmak istememişti.
Babamın gidecek olmasına üzülüyordum elbette ancak bir süre annemle olması daha iyi olurdu. Zaten hafta sonu için şehir dışındaki bir otelde konaklayacak, pazartesi de geri geleceklerdi. O zaman da beraber vakit geçirecektik. Bu hep böyle olduğu için artık çok umursamadan benim de onlarla vakit geçireceğim zamanı bekliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜSTEĞMENİN KIZI
ChickLit(Tamamlandı) Bu sefer kızımız pek masum değil. ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° İçinde çok az gözükecek olan LGBT sahneleri vardır. Rahatsızlık duyacaklar okumasın. Bxg olsa da bxb'ye de düşüyorum.