47. "Antreman"

499 40 22
                                    

Bol bir tişört giymiştim ve götüm donuyordu! Elimle dirsek içlerimi okşayıp sürtünmeyle sıcaklık sağlarken birden karşımda babam belirdi. Tepki vermeden ona bakarken onun ise gözleri benim üzerimde dolaşıyordu. Giydiğim beyaz tişörtü ve siyah tayt kılıklı eşofmanı bir dakika kadar inceledi.

Havalar artık soğumaya başlamıştı ve buraya gelirken ince bile olsa mont giydiğim göz önüne alınırsa böyle durmam saçmaydı. Yine de rahat olmam gerekiyordu yoksa hareketlerim kısıtlanırdı.

Babam, kollarını göğsünde kavuşturup heybetli görünüşünü daha da etkileyici hale getirirken korkmam gerektiği hissettim ancak pek bir duygu duyumsamıyordum.

"Mehmet enişten, Selim'i getirdi bugün. Geçen yazdan beridir hiç karşılaşmadınız?"

Başımı sallayarak onay verdiğimde eliyle binayı gösterdi kısaca. "Birazdan gelecekler. Durumunuzu öğrenmek için ufak bir egzersiz yapacaksınız."

Başımı yeniden salladığımda, bana tebessüm edip saçlarımı okşadı. "Kendine dikkat et. Zarar gelmesin."

Başımı yeniden salladığımda, alnıma bir öpücük bırakıp sahadan on adım kadar uzaklıktaki banklardan birine oturdu.

Eline telefonunu alıp bir şeylere bakarken ben de ısınma hareketlerine başlamıştım. Kendimi aç hissettiğimde, kısa bir an duraksasam bile umursamadan yerimde koşmaya devam ettim. Yaklaşık on dakika sonra ısındığıma kanaat getirip etrafıma kısa bir bakış attım. Mehmet eniştem ile Selim buraya bakıyordu.

Ufak bir tebessümle elimi hafifçe kaldırıp selam verdiğimde, babam da bana kısa bir an bakıp hafifçe yan dönerek ikiliyi görmüştü. Ayağı kalktığında da ikisinin bana olan tebessümlerine kendi de karşılık vermişti.

Babamın yanına gidip gelmelerini bekledim. Yanımıza vardıklarında da Mehmet eniştemin saçlarımı karıştırmasına sessizce homurdandım. İkisi bana bakarak gülse de Selim yine aynı bakışlarını sürdürüyordu. Muhtemelen dışarıdan ikimiz de aynı görünüyorduk.

Babamla Mehmet enişte tokalaşıp yeniden bize döndüklerinde, önce Selim'in omzunu sıkmıştı. "Oğlum sen de biraz ısın."

Başını sallayarak onaylayıp babama da kısa bir baş selamı vererek sahaya ilerlemişti.

"Kendini geliştirebildin mi bakalım, küçük hanım?"

Ona yandan bir bakış attığımda, bunun çok düşmanca gözüktüğünü fark ederek tebessüm ettim. "İyi bir seviyeye getirdim kendimi, enişte."

Bana gülümseyere başını salladı. "Aferin aferin. Daha azı beklenilemezdi zaten."

Babam, saçlarımı okşayarak Mehmet eniştemle konuşmaya başladığında ben de Selim'i izliyordum. Hareketlerini incelerken bazen yavaş bazense aşırı hızlı ve çevik olduğunu fark ettiğimde kaşlarım çok az çalışmıştı. Dikkati başka bir yerde miydi ki?

"Hadi, sen de Umay."

Babama başımı sallayıp sahaya ilerledim. "Baştan söyleyeyim; bu sefer kibar olmayacağım."

İç çekip pozisyonumu aldıktan sonra mırıldandım. "Her seferinde aynı şey."

Bana ürkütücü sayılabilecek bir gülüş gönderip karın boşluğuma bir yumruk salladı. Bedenimi çevirip boşluğa atmasını sağlarken buna kanmayıp diğer elini döndüğüm tarafa savurdu.

Hızlıca eğilip bacağımı savurarak ayaklarına tekme atmak istedim ancak geriye zıpladı.

Çabucak ayağı kalkıp pozisyonumu korurken kendini bu kadar geliştirmiş olmasına hem sevinmiş hem de şaşırmıştım. Geçen seferinde, önce vurmamı bekler sonra karşıt bir harekette bulunurdu. Kas gücüne bu kadar güvenmesi saçmaydı zaten.

ÜSTEĞMENİN KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin