15. "Onu Neden Seviyorsun"

1.4K 75 20
                                    

Az önce yanlışlık bölüm yayınladım. Bu bölüm de yanlışlık için. Hani kusurum affola diye mdkskdk

(Bölüm yayınlamak için bahane arıyorum çaktırmayın 🥺) Ama harbi yanlışlıkla yayınlandı. Ekmek musaf çarpsın.

Cümlelerinden sonra Karan'a baktı. Hevesli sayılabilecek bir hareketle başını sallarken ağzımı dahi açamamıştım. Babam ve anneme döndüğümde, annem onay verir gibi gözlerini kapatıp açmıştı. Babam da anneme göz ucuyla bakıp yorgun bir ifadeyle onay verdi.

Haldun Beye dönüp yavaşça başımı salladım. "Teşekkür ederim. Afiyet olsun."

Ayağı kalktığımda, anne ve babama da ufak bir tebessüm gönderip önden ilerleyen Karan'ın peşine takıldım. Merakla nereye gideceğimize bakarken merdivenlerin son basamağını da tırmanıp geldiğimiz kata kısa bir bakış atarak önüme döndüm.

Bana sondan üçüncü kapıyı gösterdi. "Gel hadi." Sesi fazla mı heyecanlı çıkıyordu yoksa bana mı öyle gelmişti?

Başımı sallayıp peşi sıra yürüdüm ve açtığı kapıdan girdim. Burası onun odası mıydı pek emin değildim çünkü yatağın dışında onlarca alet vardı. PlayStation oynamak için konsol, bilardo ve langırt masası, büyük bir kaç puf ve bunun dışında da pek çok şey...

Oyun odası gibiydi ama yatakta vardı. Yatak odası diyeceğim bu kadar eşya olur muydu ki?

Bana bir süre bakıp en sonunda sırıttı. "Şaşırmış gibisin?"

"Çok fazla eşya var."

"Rahatsız mı oluyorsun?" Dese de ilerleyerek iki pufu oyun konsolunun önüne çekti. Daha fazla odasına bakmadan gösterdiği yere oturdum. "Hayır."

"Baran'ın evine gitmedin mi? Onda neredeyse iki katını görürsün."

Elime oyun kolunu verdiğinde öylece baktım. Ne alakaydı ki? "Ne oynayacağız?" Konuyu kapatma amaçlı kurduğum soru cümlesi ile bana baktı.

"Ne biliyorsun, ona göre bakayım?"

Kolu yavaşça önümdeki cam sehpaya bıraktım. "Hiç PlayStation oynamadım."

Gözleri çok az açılıp şaşkınca baktı. "Ne?"

Neden bu kadar şaşırmıştı ki? "Hiç. PlayStation. Oynamadım." Tane tane kurduğum cümle ile göz devirip yanımdaki pufa kendini attı. "Anladım ne dediğini. Şaşırdım sadece."

Homurdanarak kurduğu cümleye karşın ona baktım. "Öğrenebilirim, herhalde. Dünya'nın sonu değil."

Bana yandan bir bakış atıp kolu tekrar elime verdi. "Tamam, yarış oyunları ile kola alışmanı sağlarız. Sonra da FIFA atalım."

Başımı sallayıp ağzımın içinde onayladığımda, bana bir kez daha baktı, sonrasında da kolu gösterdi. "Bu sağ ve sol tuşları. Buna basarak sürekli hızlanman lazım. Aslında bütün oyunlar için geçerli değil ama birazdan oynayacağımız için şart. Bu fren. Bu da streak tuşu. Yani," Deyip, bana döndü.

Ona bakmadan tuşların aklıma kalması için kola odaklanmıştım. "Turbo. Her neyse." Deyip son tuşa bastı. "Bu tuşla da dönüş sağlıyorsun. Hız eklerini alınca basmayı unutma." Bir kaç tuş daha gösterip durdurma ve başlat düğmesi olduğunu söyledi.

Onay anlamda başımı salladığımda da kendi kolu ile oyunu açtı. Bir-iki saniye kola bakıp ardından önümdeki büyük televizyona döndüm. İkili bir maç başlattı. "İddiaya girelim mi?"

Alay dolu bir gülme sesi çıkardım. "Aptal mıyım sence? Henüz oynamayı bile bilmiyorum."

Bana sırıttıktan sonra harita seçip "Bakalım ne kadar kötüsün."

ÜSTEĞMENİN KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin