4-Terfi

5.8K 397 563
                                    

Hoş geldiniz ❤

Bu bölüm olayları biraz hızlandırıp birkaç defa zamanı ileri sardım.

İddia ediyorum Wattpad içim kullandığım en eğlenceli video ekini koydum bölüme. İzlemenizi istediğim yeri de bölüm içinde belirttim.

Keyifli okumalar ❤

Gözüyle arkasındaki bir kapıyı gösterdi. "Bulaşık yıkarsın. Yoğunluğa göre günlüğüne otuz ya da elli arası bir şey veririm." diyip elini uzattı.

Hemen uzanan eli sıkıp "Part time gelirim." dedim mutlulukla. Sanki otuz lira değil de otuz bin demiş gibi sevindim.

"Otuz lirayı tüm gün için vereceğimi düşünmedin heralde? Tabii ki part time. Öğleden sonra üçte başlar akşam iş bitince çıkarsın." diye alay etti benimle. Yok valla ben tüm gün için sanmıştım ama "Tabii ki sanmadım." diyip güldüm. Çünkü neden saf gibi gözükeyim?

"O zaman." diyip eliyle kapıyı gösterdi. Saate baktım, saat üçtü. Hemen mi? Çıldırıcam! İşim var! Hemen koşar adım kapıdan içeri girdim. Bir şirketin genel müdürü olsam anca böyle gülebilirimdim. İki kişi daha vardı bulaşık yığınları arasında.

"Merhaba!" diye seslendim. Yine ben yaşlarda bir genç kız eline aldığı tabakları büyük kurulama beziyle kuruluyor, diğer kadınsa tabakları köpükleyip lavaboda biriktiriyordı. Otuz yaşlarında oldukça bakımsız görünen bu kadın beni görünce köpüklü elinin tersiyle alnını sildi. "Kimsin?" dedi kibarca (!)

"Kiraz ben, öğleden sonraları çalışmak için işe alındım." dedim. Akranım gibi görünen esmer kız bu habere oldukça sevinip gülümsedi ama kadın pek memnun olmamış gibi "Arkadaki bulaşıklar ellerinden öper." diyip arkasındaki yığını gösterdi. Gözüm korkmadı dersem büyük yalan söylerim.

"Birimiz köpüklese birimiz durulasa daha kolay olmaz mı?" dedim. Sonunda gözleri netçe beni buldu. Pek yüzüme bakarak konuştuğu söylenemezdi. Şöyle bir süzdü beni. Ama kafama bir porselen atacak sandım nasıl bakıyordu dikkatli dikkatli.

"Haklısın." dedi sonunda sessizliği bozarak.

"Seç, köpük mü durulama mı?" dedi.

"Fark etmez, siz seçin." diyip çantamı çıkartıp askıda duran kauçuk kumaştan su itici özellikteki önlüğü geçirdim üzerime. Kollarımı yukarı katladım, ben hazırlanana kadar da kadın köpüklemeyi seçtiğini belirtecek şekilde konumunu almıştı.

Bir başladık yıkamaya, biz yıkadık yenisi geldi, biz yıkadık yenisi... Saati, zamanı unuttuk yıkadık ha yıkadık. Ellerim büzüştü sudan öyle diyim size. Bir yandan da lafladık ufak ufak.

Akranım olan kızın adı Şeyma'ymış. Benim gibi okul harçlığı için birkaç aylık çalışmaya gelmiş. Nermin abla ise kocasından boşanmış iki çocuğunu okutmak için de buralarda çalışıyormuş. Arada evlere temizliğe gittiği de olurmuş. Konuştukça o çatık kaşları yumuşadı, sevecen bir abla gibi dertleşmeye başladı benimle.

Ben de İlayda'ya anlattığım hikayeyi ona anlattım ama inanmadı. "Sen yokluk yüzünden burda değilsin, sen varlığın yokluğunu çekiyorsun." dedi benim durumumu en güzel şekilde özetleyerek. Ben itiraz ettim ama o inanmadı.

Ne kadar zaman geçmişti bilmem ama bir süre sonra bulaşık azaldı, kahve bardaklarının yerini yemek tabakları aldı. Akşam olmuştu sanırım dedim.

"Hadi git yemek ye, saat geç oldu." dedi Nermin abla.

"Olmaz, siz ne yapacaksınız?" dedim.

"Sen ye gel, senden sonra da önce Şeyma sonra ben gideceğim." diyince onayladım onu. Önlüğümü çıkartıp ellerimi kuruladım. Kapıdan çıkıp kafenin içine bakınca kararmış hava gözlerimi kırpıştırmama yol açtı. Mert Bey burdaydı, kapıdan çıkar çıkmaz gördü beni.

MUHBİR (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin