32- Ele Geçirdim

2.6K 191 63
                                    

Hoş geldiniz ❤

Saat on bir, masadan başımı kaldırıp esnedim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Saat on bir, masadan başımı kaldırıp esnedim. Eğilip çizim yapmaktan sırtım ağrımış. Ne kadar zengin olursanız olun, iş yerinde içilen bedava kahve hep para verilenden güzeldir. Kendi kendime gülümseyip bir bardak kahve aldım ve masama döndüm.

Yarım saat kadar sonra telefonum çaldı. Akın olsa diye içimden yalvardım çünkü asla aramıyordu beni. O kadar içine kapandı ki... Gel gelelim arayan Yusuf'tu.

"Efendim." diyerek açtım telefonu.

"Kiraz, neredesin?" dedi ama sesi berbattı. Üzgün, sinirli, telaşlı...

"Ofisteyim. Ne oldu?"

"Yalvarırım hemen emniyete gel. Bittik biz ne olur hemen gel." dediğinde sesi ağlıyor gibi çıkmıştı.

"Ne? Ne oldu? Akın iyi mi?" derken çoktan çantamı almış koşar adım çıkıyordum binadan.

"Sorma, gelebileceğin en hızlı şekilde gel." diyip kapattı.

Otopark bodrum kattaydı. İnip arabayı bulana kadar zaman kaybetmek istemedim ve zaten yakında olan taksi durağından bir taksiye binip hemen emniyet ulaştım. Koşarak merdivenleri çıktığımda Yusuf girişte beni bekliyordu. Akın'ın emniyette olması için tek bir neden bile yoktu aslında.

"Yusuf." dedim nefes nefese.

"Kiraz, mahvolduk." dediğinde gözleri doldu.

"Yusuf ne oldu Allah aşkına? Delirtecek misin beni?"

"Akın... Görevden ihraç edildi. Muhbir damgası yedi. Hapse atılabilir!" dedi sessizce.

"Ne?" dediğimde dizlerim titredi. Hiç beklemedim hiç! Akın'ın içerde olduğunu bilmesem, koşup ona sarılmam gerektiğini bilmesem düşerdim. Dizlerim beni taşımıyor.

"Odasında, eşyalarını topluyor." dedi Yusuf. Koşar adım Akın'ın odasına gittim.

Yemin ederim son çekebileceğim şey sensin fırsatçı yılan.

"Başkomiserim üzülmeyin. Her şey er ya da geç açığa çıkacak." diyordu Cemre geldiğimi fark etmeden.

Akın bir karton kutunun içine sinirle atıyordu eşyalarını. Koşup sarıldığımda fark etti geldiğimi.

"Kiraz..." dedi fısıldar gibi bir sesle.

"Bir şey deme. Hadi çıkalım buradan." diyip kolumu beline sardım. Başını sallayınca çıkışa doğru bir adım attı. Yılan yokmuş gibi davranıyorduk ki bunu zaten umursamadım bile.

Akın kapıya yaklaştığında mahcup göründüğünü hissettim. "Başını öne eğme Akın." dedim. Koridora çıkacaktık ve Akın yüzünü yerden kaldırmıyordu.

MUHBİR (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin