Hoş geldiniz ❤
"Kiraz, Yağmur da peyzaj mimarı." diyerek kızını tanıttı.
"Ne hoş." dedim samimiyetsizce.
"Akın çok şanslı, senin gibi bir eşi olacağı için." dedi Yağmur benimle aynı samimiyetsizliği paylaşıp.
Akın'ın gözlerine baktığımda gözlerini benden kaçırdı. Yaktım seni Akın.
"Teşekkürler. Siz eski arkadaşsınız." heralde diyip yemi attım.
Akın'ın masanın üstünde duran elinin üstüne elini koydu Yağmur ve "Akın benim eski nişanlım." dedi. Ee tamam, bittin sen.
"Eski..." diyip gülümsedim. Akın'ın elinin üstündeki ele bakıyordum pür dikkat. Hani o meşhur gülümseme. Hani o 'Senin ben izzeti nefsini...' gülümsemesi.
"Öyle değil Kiraz asl..." diye açıklama yapacakken Akın, Yağmur sözünü kesti.
"Neden inkar ediyorsun Akın? Geçmiş bitmiş, Kiraz kıskanacak değil ya." dedi bana aşağılayarak bakarken gülmeyi ihmal etmedi Yağmur.
"Ailelerimiz küçüklükten beri tanışır, eskiden beri de dillerine takılmış bir laftık sadece biz. Yüzük falan olayı zaten yok. Ben İstanbul'a gidince de bitti zaten bu gereksiz yakıştırma." diyip hızlı bir konuşma yaptı Akın. Gereksiz yakıştırma kısmı hoşuma gitti, yalan yok. Sanırım Akın'ın kapıldığı gerginlikten olacak hâlâ elinin üstündeki elden haberdar değildi.
"Evet Kiraz kızım, ciddi bir şey yoktu." diyerek oğluna destek çıktı Leyla Hanım.
"Açıklamanıza gerek yok, sorun yok çünkü." dedim gülerek. Sorun yok, çünkü sorunu ben çıkaracağım.
Yağmur hâlâ Akın'ın elini tutuyordu. Ayağımı masanın altından Akın'ın bacağına dokundurdum. Gözleri kocaman açılırken ne yaptığımı anlamaz halde bana baktı. Gözlerimi gözlerinden ayırmadan ayağımı yukarı doğru çıkarmaya başladım. Herkes havadan sudan sohbet ederek yemeklerini yerken ben gözlerimi Akın'dan bir saniye ayırmadım.
Sonunda kızın elini fark edip hızlıca çekti elini ama ben durmadım. O kızın yanından kalksın istiyordum.
"Ee Akın, ne kadar buradasın? Yarın da bize yemeğe gelsenize." dedi Yağmur ama Akın duymadı. Gözlerini kocaman açmış, dehşet içinde bana bakıyordu Akın. Yağmur sorusunu tekrarlayınca "Yok, yok gidiyorum." dedi hızlı bir şekilde ve tekrar gözlerini bana dikti.
Herkes yemeğiyle ilgilenirken ben hâlâ gözlerine baka baka ayağımı yukarı çıkarıyordum.
"Ne?" dedi ses çıkarmadan. Dudaklarını okudum.
"Kalk!" dedim dudaklarımı hareket ettirerek. Bunu yapamayacağını belirten bakışlar attı masadaki insanları gösterip. Doğru tabii, aile yemeği öyle kolay kalkamaz ama bu beni ilgilendirir mi? Hiç sanmıyorum.
Bacak arasına geldiğimde ayakkabının sivri ucunu biraz bastırdım. Akın inlemesini kamufle etmek için öksürdü. Çok gülesim geldi ama durdurdum kendimi. Benim baskım kesilmediği için Akın birkaç defa daha öksürünce "Akın, bir şey mi dokundu?" diye sordu Leyla Hanım.
"Sanırım öyle oldu. Ben bir hava alsam iyi olur." diyip ayağa kalktı Akın. Bak, isteyince kalkabiliyorsun.
"Sigara içmeye mi çıkacaksın? Ben de geleyim." diyerek yerinde hareketlendi Yağmur.
"Yok ben bıraktım. Kiraz sen de gelsene benimle yemeğin bittiyse." diyen Akın hızla yanıma gelip elimden tuttu.
"Sigarayı mı bıraktın oğlum?" dedi şaşkın bir sesle Leyla Hanım. Ben o sırada masadan kalkmış üstümü düzeltiyordum az önce adama işkence eden ben değilmişim gibi masum masum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUHBİR (Tamamlandı)
Action+18 içeren bölümler vardır. Bölüm adı yanında belirtilmiştir. -Bir gün ölürsem, günlüğümü okumadan gömmeyin beni. ~~~ "Eyvah!" diye bağırdı taksici, adamın aracının halini görünce. "Çek sağa! Yardım edelim!" dedim telaşla. "Abla görmüyor musun? A...