18- Kaç

3.2K 253 350
                                    

Hoş geldiniz ❤

Sabah gözümü kapının sesiyle açtım. Ben uyandırılmaktan nefret ediyorum. Eğer kendi kendime uyanmazsam tüm gün lanet bir kadın oluyorum ve öyle bir güne başlamak üzereyim. Bakalım kimin sayesinde?

Kapının ardındaki Emre'ydi. Açtığımda direkt içeri geçti ve salondaki koltuğa oturdu.

"Günaydın." dedi.

"Artık böyle habersiz gelme Emre. Akın falan olur evde, başıma bir bela daha açma." diye kızdım. Zaten kızgınım Emre'ye bir de habersiz gelişlerle iyice sinirimi bozmasın.

"Geliyor yani o adan senin evine."

"Tam olarak anlayamadığın şey ne zeka küpü? Planı kendi ellerinle yapmadın mı? Durup durup aynı şeyleri sorgulamandan sıkıldım." dedim iğneleyici bir sesle.

"Anlayamadığım şey bu adama kendini gerçekten kaptırmış olman. Yıllardır hayatında kimse olmadı, etrafındakilere kör oldun ama bu adamı görmen bir saniyeni almadı."

"İşimi yapıyor muyum? Yapıyorum. Gerisinin bir önemi yok. Baban da böyle düşünüyordur eminim." dedim.

"Bu hafta teslimat yok. Önümüzdeki hafta perşembeye var, haberin olsun."

"Tamam haberim var zaten bundan. Neden tekrar etme gereği duydun?" diye sordum.

"Bu hafta polisle görüşmeye gerek yok." dedi. Şaka mı bu adam?

"Aa! Tamam o zaman. Ben sadece teslimat günleri gider görüşürüm, sonra hep birlikte keriz gibi enseleniriz. Pazardan mı aldın sen bu kafayı? Malzemeden çalmışlar." diyip işaret parmağımla başına dokundum.

Biz atışırken telefonum çaldı. Akın yazısını görünce yüzümdeki gülümsemeyi gizlemek biraz zor oldu.

"Efendim." diye açtım telefonu. Bizim konuşmamız Emre'ye daha da kurtlandırmasın diye mutfağa geçtim.

"Günaydın sevgilim." dedi. Neyin neyin? Gülüşüm iyice yüzüme yayıldı. İyi hızlıyız maşallah.

"Günaydın." dedim ben de. Onun da sesi hâlâ uykulu geliyordu.

"İşin var mı bugün?" dedi. Neşeliydi... Kahvaltıya falan gitmeyiz büyük ihtimalle çünkü mesai saati başlamak üzereydi.

"Ofiste olurum. Rutin işler. Senin var mı?"

"Ben de emniyetteyim." dedi. Ee... Ne diyecekti?

"Güzel, yakınız en azından." diyip güldüm.

"Çıkışta ofisten alayım seni olur mu? Yemek yeriz."

"Tamam olur. Görüşürüz akşam." dedim.

"Görüşürüz." diyip kapattık. Yüzümdeki kocaman gülüşle salona gitmek için kafamı kaldırınca kapıdaki Emre'yi gördüm. Öyle sert bakıyordu ki bana.

"Sen beni mi dinliyorsun?" diye kızdım ona.

"Gidiyorum ben. Bir daha gelmeden haber vermiş olurum." diyip çıktı ve çıkarken kapıyı öyle bir çarptı ki ev sallandı. Sabah sabah sabır sınamaca.

Duş alıp üstümü değiştirdim ve çıkmadan bir tost yedim. Ofise gittiğimde de yine bana verilen çizim işlerinde çalışmaya başladım. Okul için o kadar iyi oluyordu ki burası. Online sınavlarıma bazen burdaki yüksek mimarlarka girip hile yaptığım bile oldu. Yaz okulunda aldığım tüm dersleri geçmek üzereyim.

Akın'ın çıkış saati gelmişti ama burası özel bir şirket olduğu için yanında çalıştığım mimar, birkaç detay daha istedi ve ben biraz daha işte durmak zorundaydım.

MUHBİR (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin