7- Gökyüzü Tavan

4.3K 349 457
                                    

Hoş geldiniz ❤

"Duydun, lütfen evi hemen boşalt."

"Derya Hanım iki aylık kiram var sizde. Kontratımız var. Bu yaptığınız yasal mı?" dedim yüksek sesle. Sesim binanın boşluğunda yankılandı.

Ben tüm hesabımı iki ay daha kira vermem diyerek, en azından bir evim var demenin rahatlığıyla yapmıştım. Zaten işten burstan kestim umudumu, bir de evsiz kalamam saçmalama!

"Fesih bedelini de iki aylık kiranı da geri vereceğim." dedi tedirgin bir sesle.

"Ben kabul etmiyorum fesih mesih. Elimde kapı gibi kontratım var! Hadi çıkartın çıkarta biliyorsanız!" diye çıkıştım. Direnmekten başka çarem var mıydı Allah aşkına? Paçozluğa vuracaktım.

"Bak Kirazcığım, ben yalnız genç bir kadını evden atacak biri değilim. Ama her ne belaya bulaştıysan ucu bana bile değdi. Yaşlı anne babamla yaşıyorum ben, bizim başımızı belaya sokma." diyince sessizce, jeton düştü bende. Ne belaya bulaştıysan dedi...

"Ne dediler size?" dedim artık bunları dedirtenin kim olduğundan emin olarak.

Cevap vermekte biraz tereddüt etti ama sonunda "Kimin söylediğinin ya da söylenen cümlelerin bir önemi yok Kiraz. İnan içim kan ağlayarak geldim sana ama başka çare bırakmadılar. Hatta kiranı ve fesih bedelini de vermemem için tehdit ettiler ama ben sana kıyamadım." dediğinde çaresizliğini gördüm.

Elimin tersiyle yaşla dolmuş gözümü sildim. "Bekleyin lütfen." diyip anahtarla kapıyı açtım. Derya Hanım dışarda bekledi beni.

Hızla hareket edip öfkemi bavula koyacağım eşyalardan çıkardım. Kıyafetlerimi, battaniyemi, havlumu, kitaplarımı tıkıştırdım bavula. Kalan bir parça ekmeği de... Ağlamamak için dudaklarımı ısırırken dışarı çıkıp evin anahtarını Derya Hanım'a uzattım.

"Bir de yatak var içerde ama şimdi alamayacağım onu." diye ekledim. Gecenin bir vaktiydi zaten. Gurbetçi bavulu gibi yatağı sırtlanıp gidemedim haliyle. Oldu olacak Haydarpaşa Garı'na gidip "Seni yeneceğim İstanbul!" diyeyim.

"Sen almak isteyinceye kadar burada dursun." diyip elimdeki anahtarı aldı, üzgün görünüyordu. Çantasından bir miktar para çıkartıp uzattı.

Onurlu ve gururlu bir insan, karşısındaki kadın para vermemesiyle ilgili tehdit edilmesinden sonra o parayı almazdı. Ben ne yaptım? Aldım.

"Keşke elimden bir şey gelseydi." diye fısıldadı Derya Hanım. Keşke benim de elimden bir şey gelebilseydi...

Bir şey demeden elimde valizimle çıktım binadan.

Kızmadım ona. Kim bilir, belki de ailesiyle tehdit edildi, hatta belki zarar bile verdiler, bilmiyorum. Başka çaresi varmış gibi durmuyordu kadın. Peki benim şu an çarem var mı?

Yılacak değildim ya sokakta kaldım diye. Yakınlarda izbe görünen bir pansiyon vardı, saat geçti ama ışıkları açıktı resepsiyonun. Hemen oraya doğru yöneldim. Küçük masanın başında uykuya dalmış orta yaşlı bir adam vardı.

"Kolay gelsin!" diyerek uyanmasını sağladım.

Adam gözlerini açıp şaşkın şaşkın etrafa baktı. Beni görünce eliyle gözlerini ovuşturdu ve "İçim geçmiş." diye söylendi. Sonra da "Buyrun." dedi.

"Ben bir oda istiyorum da fiyatları nasıl acaba?" diye sordum.

"Geceliği 150, haftalığı 950." dedi ustaca ezberlemiş gibi. Aylığa vurunca bir aylık kiramı rahat rahat ikiye katlıyordu. Hiç kârlı bir iş değildi şu an bu pansiyon ama daha iyi bir fikrim yoktu.

MUHBİR (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin