45- Geçmişin İzi

2.8K 196 110
                                    

Günleri karıştırdığım için bölüm geç geldi 😂 Keyifli okumalar ❤

Hakan, annesinin elinden çekiştirerek az önce oturduğu koltuğa doğru yönelmesini sağladı. Kadın bir profesyonel gibi az önceki donukluğunu birkaç saniyede üzerinden attı ve koltuğa oturmadan, Akın'a elini uzattı.

"Kiraz Gök." diyerek kendini takdim etti.

Akın, sanki cidden ilk defa tanışıyor gibi tutuktu ama kabalık etmedi ve Kiraz'ın elini sıkıp "Başkomiser Akın Ergin." dedi.

Yıllar sonra tenleri ilk defa birbirlerine değdi. Dile kolay, sekiz yıl sonra. Sanki temas bağımlısı insanlar gibi el ele tutuşmadan yürüyen onlar değilmiş gibi, evden öpüşmeden ayrılmayan onlar değilmiş gibi, ayrı arabalarda bile Kiraz'ı evine girene kadar takip eden o değilmiş gibi, sabahın ilk ışıklarına dek yatakta nefesleri karışan onlar değilmiş gibi... Hissizce el sıkıştılar. Akın'ın içinden çok hasretler aktı gitti ama Kiraz gerçekten hissizdi.

Kiraz koltuğa oturdu. Hakan aslında artık büyüdüğü için annesinin kucağına oturmaktan pek hoşlanmıyordu ama çatık kaşlı diğer koltuğun önünde duruyordu. Ee Hakan makan koltuğuna oturamayacağını da bildiğine göre, annesine sığınacaktı.

Annesinin dizleri üzerine yerleşip kollarını tekrar boynuna doladı. Kokusu gerçekten anne gibiydi Kiraz'ın.

Akın da oturdu hemen onların karşısına. Dehşete düşmüş gözleri bir Kiraz'a bir Hakan'a değiyordu.

Kiraz değişmiş demek haksızlık olurdu. Kiraz'dı işte, ilk görüşte tanımıştı ama değişmemiş demek de haksızlık olurdu.

Sıkı sporlardan geçtiği belli olan vücudu, dikleşmiş duruşu, ifadesiz ve güçlü duran bakışları, otorite kokan tavırları... Sanki Kiraz'ın mafya babası hali gelmiş gibiydi. Akın, normalde düşünse bunu herhangi biri için baya gülerdi ama konu Kiraz olunca gülemedi.

Bu çocuk neden sekiz yaşındaydı? Adı neden Hakan'dı? Kiraz'ın hasretiyle yanıp tutuşan Akın'ın aklına gelen soruların cevabı bilmek bilmemekten daha mı iyiydi acaba?

Ortamdaki sessizliği Hakan bozdu. Yoksa kimsenin konuşacağı yoktu.

"Anne, Akın abi bana yemek aldı. Parasını öder misin lütfen?"

"Yemekler şirketten." diyip göz kırptı Akın, Hakan'a.

Akın içten içe Kiraz konuşsun, sesini duyayım diye çırpınıyordu. Sesini çok özlemişti.

"Prosedür nedir? Tam olarak neyi bekliyoruz ve ne yapacağız?" dedi Kiraz mekanik bir sesle. Bir robottan halliceydi tavrı.

Akın da profesyonel kimliğine bürünüp "Hakan'dan şahit olduğu olayı anlatmasını isteyeceğiz ama yanlış bir şey yapmamak adına pedagogun gelmesini bekliyoruz. Sanırım Hakan'ın bir doktoru varmış ama zaten. Ona da haber verseniz iyi olur." dedi, sizli bizli konuşmak kanına dokunurken.

"Yoldayken haberdar ettim. Burada olacak." dedi Kiraz. O gözlerini Akın'a dikmekten kaçınmıyordu. Utanacak değildi ya, utanacak biri varsa o da Akın'dı ona göre. Hani şu tek bir mesajla ayrılan Akın, hani nikahtan yirmi dört saat önce onu terk eden Akın! Hani terkedildiğinde gidecek bir evi bile kalmamış olan Kiraz!

"Dilerseniz o gelene kadar ben Hakan'ın bilgilerini sisteme gireyim." dedi ve ayağa kalktı Akın. Bilgisayarını açıp sandalyesine oturdu.

"Hay böyle işi..." diyip boynunu sağa sola yatırdı ekrana bakarken.

Hakan anlamaz gözlerle "Ne oldu?" diye soru çatık kaşlı abisine.

"Sistemde hata var ufkalık. Normalde kimlik numaranı girdiğim an her bilgin otomatik çıkacaktı ama manuel girmek zorundayım şu an." dedi. Bu kesinlikle yalandı! Kiraz'dan bilgi almak için yapmıştı bunu. Çünkü sistem standart kimlik bilgileri dışında bir şey vermeyecekti ona.

MUHBİR (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin