Hoş geldiniz ❤
"Kiraz Göksu." dedi yanımız yanaşmış bir adam. Bir adam mı? Avukat cübbeli bir adam. Orta yaşlarda, çok özgüvenli duran bir adam ve ilk defa gördüğüme emin olduğum.
Ellerimiz de gözlerimiz de anında ayrıldı. "Evet." dedim kaşlarımı çatıp.
"Ben avukatınız Selim Taşoğlu. Buyrun salona geçelim."
"Ne avukatı? Ben avukat falan istemedim." Başsavcı da göndermiş olamaz çünkü ben talep etmeden yapamaz.
"Uğur Bey selamlarını iletti, sizin için özel görevlenirildim." dediğinde sinirimden yerimde duramaz hale gelmiştim ama adam benim cevabımı beklemeyip salona çoktan geçti bile. Arkasından şaşkın ve kocaman açılmış gözlerimle bakakalırken Akın'ın siniri somut bir varlık gibi tenime çarpıyordu.
"Bu muydu planın? O tanık koruma istememler falan... Planlıydı değil mi her şey? Biz de ne gururlu kızmış falan diyoruz. Sen hiçbir şeye değmezsin! Hâlâ işbirliği ha! Yazıklar olsun." diyerek yanımdan ayrıldı Akın.
Farkında mısınız? Daha ne kadar kötü olabilir dediğim her şeyi full HD izliyorum. Hadi o zaman diyelim "Daha ne kadar kötü olabilir?" Cidden bundan daha kötüsü gelebilir mi başıma? Meraken soruyorum.
Şaşkınlığımı bir kenara bırakıp salona girdim ve benim için ayrılmış sandalyeye oturdum, avukat olacak herif yanımdaydı. Akın ve Yusuf hemen karşımdaydı, o yine yüzüme bile bakmıyordu. Hatta o kadar sinirliydi ki kimsenin yüzüne bakmıyordu. Sımsıkı yumruk yaptığı iki elini önündeki masaya vurmamak için zor tutarken gözlerini de elleri kadar sıkı bir şekilde kapatmıştı. Yusuf'sa bana anlamaz gözlerle bakıyordu.
"Ben sizin savunmanızı falan istemiyorum." diye fısıldadım tiksinerek yanımdaki adama.
"Bana güvenin, birazdan elimizi kolumuzu sallayarak çıkacağız."
"Lan çıkmak istemiyorum!" dedim sesimi kontrol etmeye çalışarak ama cidden çok sinirliydim.
Biz didişirken hakim ve Samet Bey girdiler salona. Kürsüye oturduklarında başlamıştık işkenceye.
Önce hakkımdaki iddianame okundu. Başsavcı sağ olsun nereden nasıl iyimser yazarım diye öyle kıvranmış ki Polyanna getir götürünü yapar. Utanmasa "Ama bu kıza ceza mı vereceğiz hakimciğim. Bak bak, ne kadar tatlı?!" yazacakmış çocuk sesiyle okunabilir tonda. Babam olacak şerefsize kadar cezamı hafifleteceğine inandığı her detayı eklemiş.
Suçlamalarım bitince hakim "Kiraz Göksu, hakkınızdaki suçlamaları ifadenizde kabul etmişsiniz. Burada da dile getirir misiniz?" dedi sert bir sesle.
Avukata fırsat vermemek için hemen ayağa kalkıp "Hepsini kabul ediyorum." dedim ama yanımdaki sümsük kolumdan tutup oturtturdu beni.
"Sayın Hakim, Kiraz Göksu'nun vekaleti bendedir. Savunmasını yapmak için izin istiyorum." dedi cübbesinin önünü birleştirip. Ben kimseye vekalet falan vermedim!
Hakim izin verdiğini belirten bir işaret yapınca avukat konuşmadan atladım. "Ben avukat talep etmedim, avukatım da yok. Vekalet vermek adına hiçbir yere imza atmadım. Bu adamı tanımıyorum ve savunmasını kabul etmiyorum."
Hakim önündeki dosyayı eline alıp Samet Bey'le birlikte inceledi.
"Yanlışınız var Kiraz Hanım, Selim Bey haklı. Söz hakkı sizin adınıza onundur." dedi. Şerefsiz Uğur, yine her şeyi kılıfına uydurmuş.
Avukat öyle uzun bir konuşma yaptı ki eğer şaşkınlıktan ağzımı kapatabilseydim kalkar ağzının üstüne bir tane kapatırdım.
"Müvekkilim Kiraz Göksu hiçbir suçlamayı kabul etmemektedir, iddianamede zorla alınmış ifadesindeki itirafı ve gizli tanık ifadesi dışında hiçbir somut delik yoktur." dedi. Yok mudur? İs kimliğimi, videoları falan ben kendi gözlerimle gördüm. Onlar nereye gitti? Bir de gizli tanık neymiş? Belgelerimi veren adam gizli falan değildi ki. Avukat devam etti:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUHBİR (Tamamlandı)
Acción+18 içeren bölümler vardır. Bölüm adı yanında belirtilmiştir. -Bir gün ölürsem, günlüğümü okumadan gömmeyin beni. ~~~ "Eyvah!" diye bağırdı taksici, adamın aracının halini görünce. "Çek sağa! Yardım edelim!" dedim telaşla. "Abla görmüyor musun? A...