36- Veda

2.6K 204 109
                                    

Hoş geldiniz ❤

Okuma, yorum ve oy sayısındaki ani ve aşırı düşüş ben kadar çoğunuzun da gözlerinden kaçmamış. Üzülmedim diyemem ama sayılara takılmadığımı da bilirsiniz. O yüzden az da olsa öz kişiyle devam etmekten hep gurur duydum, duyacağım da. Sizi seviyorum ❤

"Okumadan beni gömme demiştin." dedi. Sesi... Keşke hiç konuşmasaydı. Sesinde canımı yakacak cam parçaları vardı, tenime battı. Nefret doluydu.

Elindeki defteri parmaklıklardan içeri iğrenç bir şeymiş gibi fırlattı. Defter az uzağına düştüğünde bir sayfa rastgele açıldı.

"Okudum, artık gömebilirim seni." dedi aynı nefret dolu sesiyle. Geldiği gibi sert ve kararlı adımlarla dönüp arkasını gitti. Çok uzaklaşmadan fısıldadım "Hiçbiri yalan değildi." O duysun diye dememiştim oysa. Kendi kendime söylenmiştim ama boş koridorda sesim iletilmiş olmalıydı ona.

Adım sesleri durdu. Alayla karışık bir gülme sesi geldi arkasını dönmeden. Ardından histerik bir kahkahaya dönüştü bu gülüş. Sonra aniden dönüp büyük adımlarla yanıma geldi.

"Ne yalan değildi? Kaza mı, o Emre puştu mu, teslimat geceleri plan yapman mı, birlikte olmamız mı? Hangisi?" dedi bağırarak. Sesi boş koridorda yankılanırken tokat gibi değdi defalarca tenime. Masada oturan memur ne yapacağını bilmez gözlerle dehşet içinde bakıyordu bize.

"Seni seviy..." diyip açıklayacaktım ama cümlemin devamına tahammülü yoktu.

"Bana bak!" dedi en soğuk ses tonuyla. Buz gibi. Derin bir nefes alıp devam etti.

"Ne mesleğim ne ailem ne vaktim. Hiçbirinin gidişi umrumda değil. Hepsinin amına koyayım!" dedi yine bağırarak ama bundan sonraki cümle fısıldar gibi döküldü dudaklarından. Acı içinde fısıldar gibi.

"Ama sen benden sevdiğim kadını aldın." dedi gözlerini gözlerime dikerek. "Şu dünyada bir insana yapılabilecek en büyük kötülüğü yaptın sen bana. Diri diri aldın sevdiğimi elimden."

Sonra da hızla gitti yanımdan.

Sevdiğim kadını aldın. Kalbinin ne kadar kırık olduğunu başka ne anlatırdı ki? Bu cümlenin altında ölene kadar ezilebilirim. Ömrümün sonuna kadar kulaklarımda çınlayabilir.

Uzanıp günlüğümü aldım. Sayfalarını hızla bir gözden geçirmek geldi içimden. Beklediğim şey belki yırtılmış belki buruşturulmuş sayfalar bulmaktı ama yapmamış. Ne olursa olsun bulmak istediğim son şey göz yaşı izlerimiz üstünde yeni izler bulmak değildi. Yazarken ağladığım için dağılan mürekkep, şimdi yeni damlalarla dalgalanmıştı.

Günlüğü kapatıp sıkı sıkı göğsüme basıp bir an önce sabah olsun ve mahkemeye çıkayım diye beklemeye başladım.

Ben gözlerimi kapatmış beklerken "Uğur'un selamını getirdim." diye tısladı gönlümün yılanı. Nasıl daldıysam geldiğini fark etmemişim. Gerçi yılan değil mi? Sürünerek de gelir.

"Tam sana yakışır bir iş olmuş Uğur'la çalışmak. Tebrik ederim, umarım ölürsün." dedim.

"Sen de onunla çalıştın." diyip aşağıladı güya kendince beni. Demir parmaklıklardan oluşan kapıya yaslanmış, kollarını göğsünde bağlamış ve aşağılar bakışlarla yerde olan bana gözünü dikmişti.

MUHBİR (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin