38- Ses

2.7K 210 120
                                    

Hoş geldiniz ❤

Final bölümünün yazıldığını haber vermek isterim, umarım güzel ve kalıcı bir son bekliyordur bizi ❤

Ben aklıma gelen tüm küfürleri saydırdıp avazım çıktığı kadar bağırırken o kıyafetlerimi yırtarak çıkartıyordu. Bileklerimdeki her bir ip tenimi delmek üzereyken hâlâ çırpınıyordum ama üzerimdeydi işte.

Üstümde hiçbir şey kalmadığında kafasını kaldırıp inceledi beni. Gözümden tek damla yaş düşmedi. Nefretle baktım, gözlerimi kaçırmadan, korkmadan gözlerine baktım. İçim titriyordu korkudan ama ona bir gram bile yansıtmadım.

Yüzünde pis bir gülümseme belirdi. Elleri kendi kazağını çıkartmak için yönlendiğinde tek yapabildiğim çırpınmaya devam etmekti.

Öleceksin Kiraz. En azından bundan eminiz değil mi? Uzun sürmeyecek acın. Ya o çeker vurur seni ya da sen buradan çıkmadan öldürürsün kendini. Kurtuldun kızım.

O üstünü çıkarırken artık korkumu saklayamaz olmuştum. Krize girmiş gibi titriyordum. Görüntüm netleşmeyecek kadar sarsılıyordu vücudum.

Dışarıdan bir silah sesi duyduğumda başımı pencereye çeviremeyecek kadar kendimden geçmiştim.

Emre eğilip dudaklarımı öptü ve "Hemen geliyorum. Onu öldürüp hemen yanına geliyorum." diye fısıldadı. Hiçbir şeyin idrakinde değildim, bilincim yitmek için vücuduma emirler yağdırıyordu sanki. Ölmek isteyip ölememek, bayılmak isteyip bayılamamak... Bunlardan ibarettim bir süredir zaten değil mi?

Üstüne kazağını ve pantolonunu geçirip çıktı Emre. Ben öylece tavana bakıyordum. Başımı başka bir yöne çevirecek ne gücüm ne de cesaretim vardı. Dışardaki bağrışmalar sadece boğuk sesler olarak geldi kulağıma. Belki de netti ama ben duyamadım işte. İki el silah sesi duydum sadece. Yine de tavandan çeviremedim gözümü. Kriz mi geçiyordum? Titriyordum da...

Kapı açıldığında gelen Emre'den başka kim olursa olsun kabulumdü ama kapıya bakamıyorum. Göz bebeklerim hareket edemiyor. Onun elleri yatak başına bağlı ellerimi çözmek için tenime dokunana kadar gelenin Emre olduğunu sandım.

Hiçbir şey demeden önce ellerimi sonra ayaklarımı çözdü. Ellerim ve ayaklarım serbest kaldığında ceset gibi yatmaya devam ediyordum. Bir an önce toparlanıp üzerime bir şeyler geçirmem gerekmez miydi oysa? Ölmüş olamazdım değil mi? Ölü gibi yatmak deyiminin yeri değildi de çünkü. İçimden delice dizlerimi karnıma çekip bedenimi gizleme hissi vardı ama hükmedemedim bedenime.

Sağa sola bakındı, yırtılmış kıyafetlerimi görünce oyalanmadı. Kendi kazağını üstüme geçirip üstünde yattığım nevresimi vücuduma sarıp kucağına aldı beni. Tenim tenine değince hâlâ sarılarak titrediğimi fark ettim, gözlerim yine bir yere sabitlendi.

"Buradayım." diye fısıldadı kulağıma.

Dışarı çıktığımızda omzunun altında vurulmuş baygın yatan Emre'yi gördüm kanlar içinde. İkimiz de hiçbir tepki vermedik. Bu sefer de araba hareket edene kadar Emre'nin kanlar içindeki bedenine dikmiştim gözümü. Işığa odaklanan süs köpekleri gibi bir noktaya odaklanıyor ve gözlerimi bile kırpamıyordum.

Akın beni arabaya bindirip kemerimi taktığında sonunda dizlerimi karnıma çekmiştim ama hâlâ geçirdiğim kriz son bulamamıştı. Bu sefer ön camdaki yansımama kitlendi gözlerim. Ağlamadan, konuşmadan sadece yansımama bakıyordum.

Araba hızla yola çıktığında "Sakin ol, bırakmadım seni onun eline. Geçti." diyerek beni teskin etmeye çalıştı Akın. Sürekli konuşarak beni döndürmeye çalıştı ama elimde değildi ona cevap vermek.

MUHBİR (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin