43- Karşılama/ma

2.8K 179 96
                                    

Hoş geldiniz ❤

Bilincimin kapanmasını, başımı çarptığım masanın sert köşesi birkaç dakika ertelemişti. Başımın kanadığını fark ettiğimde gözlerim açılmayacakmış gibi kapanmıştı.

***

"Kapıyı arkadan kitlemiş sürgüyle. Ben açana kadar kim bilir ne kadar kan kaybetti? Yetmez gibi ben o bayıldıktan ne kadar sonra geldim onu bile bilmiyorum." dedi Akın'ın sitemli sesi.

Başımdaki inanılmaz sızı gözlerimi açmamı engelliyordu. Çok soğuktu. Bu gibiydi!

"Hayatta çok şükür. Yat kalk şükret. Yanında olamadım diye düşünüp kendini yıpratınca ne geçecek eline?" diye kızdı biri Akın'a. Samet Bey'in sesiyle Yusuf'un sesini mi ayıramamıştım? Yusuf'tu sanırım yine de bu konuşan.

"Çok şükür. Binlerce kez şükür de..." diyip avuç içimi öptü Akın. Elimin üstünde bir ağırlık vardı ama hissediyordum. Teni tenime değince daha üşüdüğümü daha fazla hissettim.

"De me yok oğlum. Gençsiniz, sağlıklısınız. Önünüze bakacaksınız. Sizin de sınavınız buymuş."

Neymiş bizim sınavımız? Annem! Annemi öldürdü Emre! Gerçekten şu an mı geldi bu benim aklıma? Gözlerimi açmaya çalıştım dehşet içinde.

"Daha dur. Asıl sınav o uyanınca başlayacak." diyen Akın'ın sesi benim kıpırdanmalarımla kesildi.

"Kiraz'ım." diyen dudakları alnımda değdi.

"Annem..." diye sayıkladım. Yerimden kalkmaya çalıştım ama boynumdaki boyunluk öyle sert bir şekilde engellemişti ki hareket etmemi kalkamadım.

"Kalma güzelim. İyisin, bir şeyin yok." dedi Akın ama gözleri nemliydi. Yusuf yerinden fırlayıp doktoru çağırmaya gitti.

"Annemi öldürmüş." dedim yine fısıldayarak. Başımda kocaman bir bandaj vardı. Akın sırtıma elini koyup biraz dikleşmem yardım etti.

"Akın... Annem..." dedim gözlerine bir umut dilenir gibi bakarken. Kirpikleri ıslaktı.

"Mekanı cennet olsun güzelim..." diyip saçlarıma öpücük kondurdu. Neden konuşmuyordu? Bir şey desin, bilmediğim, bana iyi gelecek bir şeyler desin yalvarırım.

"Sen neden bana söylemedin ki? Onlardan öğrendim ben." diye sitem ettim. Uğur'un yolladığı bir videodan öğrenmek istemezdim. Akın saklamıştı benden bu bilgiyi.

Gözlerinden yaşlar akmaya başladı.

"Niye sakladın benden?" diye sordum kaşlarımı çatıp. Ben bir cevap beklercesine, daha da doğrusu hesap sorarcasına gözlerine bakarken doktor girdi içeri.

Serumu, ekranı ve ayak ucumdaki masadaki kağıtları kontrol edip başucuma geldi. Başımdaki sarıya baktı kabaca. Bir şey diyecekti ama demek için sanki Akın'a baktı izin alırcasına. Akın başını belli belirsiz sağa sola salladı.

"Bir sağlık probleminiz yok Kiraz Hanım. Zaten son yirmi dört saattir baygınsınız. Bir gün istirahat edip çıkabilirsiniz." dedi. Bir gündür baygın mıydım?

"Bebeğim..." diye fısıldadım doktor kapıdan çıkarken. Adam duraksadı ama bana dönmedi ve çıktı odadan.

Elim çaresizce karnıma gitti. Kan kaybetmiş, saatlerdir baygın kalmıştım. Dayanabilmiş miydi annesinin çaresizliğine?

MUHBİR (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin