28- Davetsiz Misafir

2.8K 188 283
                                    

Hoş geldiniz ❤

Şimdiden hepimize hayırlı bayramlar olsun ❤

Davetsiz misafirin kim olduğu medyada. Bakalım kimler hatırlayacak.

Kapı kapanınca elimdeki bıçak yere düştü. Ellerimi yüzüme kapatıp derin bir nefes aldım. Avuç içime değen sıcak sıvıyla elimi yüzümden çekince dudağımın kanadığını fark ettim. Hayvanın eli el değil toynak.

"Kahretsin." diye fısıldayıp elimin tersiyle dudağımdaki kanı silmeye çalıştım ama tam o sırada kapı çaldı. Emre'nin gideceği kadar uzun bir süre olmamıştı, dönen oydu. Ee tamam, sen kaşındın. Uyarmadın diyemezsin.

Yerden aldığım bıçağı sım sıkı tuttum elimde ve hırsla açtım kapıyı. "Seni uyardım!" diye bağırdığımda karşımda Emre yoktu. Göz ucuyla bahçenin bitişine baktığımda Emre'nin daha arabasının yeni hareket ettiğini gördüm.

"Akın..." dedim elimdeki bıçak şaşkınlıkla yere düşerken.

"Kiraz!" dedi kaşları çatılırken.

Gözü dudağıma kayınca "O puşt mu yaptı bunu?" dedi sesi yükselip. Ben bir şey diyemez şaşkın gözlerle ona bakarken o cevabını sessizliğimden almıştı.

"Siktim belanı Kaan!" diye tıslayıp hızla arabasına doğru yürümeye başladı.

"Akın dur!" diye bağırdım ama duymadı beni. Anahtarı cebime atıp hızla peşinden koşmaya başladım. Arabasına kıl payı binebildim çünkü beni beklemek gibi bir niyeti yoktu.

"Yalvarırım dur!" dedim ama gaza yüklenmekten başka hiçbir tepki vermiyordu.

"Sana mı saldırdı o şerefsiz? O bıçak neydi Kiraz?" diye bağırdı elleri direksiyonu sım sıkı tutarken.

"Bir şey yapmadı yemin ederim. Tartıştık sadece."

"Ben ona tartışma nasıl olur göstereceğim!"

O kadar hızlıydı ki Emre'nin arabasına yetişmesi dakikalar aldı. Akın direksiyonu Emre'nin arabasının önüne kırıp el frenini çekti ve hızla indi arabadan. Emre bu meydan okumanın altında kalmayıp aynı hızla indi arabasından.

"Akın, yalvarırırım dur!" diyip önüne geçmeye çalıştım ama ben koşana kadar o çoktan Emre'ye kafa atıp afallamasına sebep olmuştu. Afallayan Emre, arabasının kaputuna sırt üstü düştü ama kendini çabuk toplayıp tekrar doğruldu.

"Ne oldu? Sevgilini mi koruyasın tuttu lan? Pardon ama siz sevgili değilsiniz artık!" diye bağıran Emre sıkı bir yumruk geçirecekti ki Akın son anda geri çekilip sıkıca tuttu onun elini.

"Öğretmediler mi oğlum sana kadına el kalkmaz diye? Bu kadar da cahil kalınmaz!" diye bağırdı Akın ardı arkası kesilmeyen yumrukları Emre'ye indirirken.

"Gözümün içine baka baka sana aşık olduğunu haykırmasaydı benim de gözüm dönmezdi! Ben seni seviyorum dedikçe Akın'a aşığım demesin bana!" diye tısladı Emre.

"Akın! Dur artık yalvarırım bırak şunu." diye araya girmeye çalışıyordum ama beni asla duymuyordu. Sonunda Emre hareketsiz kalıp yere düşünce Akın da ayrıldı ondan. Ağzı yüzü kan içinde kalmıştı, bayılmış olmalı hareketsiz yatıyordu yerde. Ben şaşkına bakakaldım ona.

Akın'ın siniri ne kadar geçti bilinmez ama yanından ayrılmadan önce karnına hırsla bir tekme daha geçirdi.

Akın kolumdan tutup arabaya bindirdi beni. O kadar sinirliydi ki hâlâ öfkesi geçmemişti. Yine son gaz benim evin önüne gelince indik arabadan ve eve geçtik. Kapının girişindeki bıçağı alıp mutfağa bıraktım ve salona oturduk beraber. Karşı karşıya oturmuştuk ve ikimiz de öyle yorgunduk ki çöktük kaldık.

MUHBİR (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin