12-✴KURTAR BENİ✴

26.9K 861 191
                                    

Lütfen tereddüt etme, kurtar hayatımı

Çöl ortasında susuz kaldım.

Sensizim

Gel al beni hemen.

Biliyorum ki sensizsem, denizin sonu çöl olacak.
___________________💦

"Tuğçeee!"

Tuğçe benim kapı arkasındaki bağırışlarımı, çırpınışlarımı görmezden gelip gitmişti. Üşüyordum. Üzerimdeki kısa kollu tişört ne zamana kadar beni soğuktan koruyabilirdi ki?

Kapıya sırtımı yaslayıp sürünerek yere oturdum. Ne kadar zaman burada kapana kısılmış şekilde durabilirdim?

Etrafımda kolilere konulmuş sebzeler ve yeşillikler her yerdeydi. Sol tarafımda sıraya dizilmiş bir sürü büyük et vardı.
Etler kaskatı olmuştu. Bir süre sonra bende böyle olurmuydum ki?

"Ne diye karşı çıktın Efsun? Yapsaydın ya işte! Sen bir hizmetçi parçasından başka nesin ki? Tuğçe'nin dediği gibi ben bir aptaldım. Ona karşı gelerek kendi topuğuma sıkmıştım. Ne derlerse yapsana Efsun! Karşı gelmek senin neyine, ha neyine?

Ben neden acı çekmek zorunda kalıyorum? neden bu hayat benimde yüzüme gülmüyordu? Neden her defasında sırtımdan vurmak için kol geziyorlardı? Mutlu olmaya hakkım yok muydu?

Ellerimin tersiyle üşümüş yanaklarımdaki gözyaşlarımı sildim. Dizlerimi kendime çekip kollarımı bacaklarıma sardım. Sadece üşümüyor, korkuyordumda. Ya ışıklar sönüpte karanlıkta kalırsam diye.

Yaşamaktanda soğudum. Bir umut sadece yaşarım diye düşünmüştüm. Ama yaşamak bir yana acı çekiyordum. Böyle olacağını bilseydim kabul etmezdim ki.
Tanrım bunları hakedecek naptım?
Bana bir çıkar yol göster! dayanamıyorum, ruhum da bedenimde bu darbelere göğüs geremiyor. takılıp düşüyorum, kalktıkça tekrar düşüyorum. Dayanacak gücüm kalmadı.

Soğuk... Çok soğuktu.

Ellerimi bacaklarıma daha sıkı sardım. Alnımı üzerine koyup sakinleşmek için derin nefesler alıyordum. Ama bu aksine beni sakinleştirmiyor, daha da kötü hissetmeme neden oluyordu. Tüm vücudum üşüyordu. Nefesim bile beni ısıtmaya yetmiyordu.

Ayak parmaklarım iğne batarmışçasına acıyordu. Gözlerimi yumdum. Kollarım bacaklarımı saramayacak kadar güçten düştüğünde yana doğru düşmüştüm. Buz gibi zeminin soğukluğunu yanaklarım hissetmiyordu.

Bilincim yerinde değildi. Düşünemiyor, soğuktan gözlerimi bile açamıyordum. Bir ses... kalın, gür sesli birinin defalarca "Efsuun!"diye haykırdığını duyarmış gibiydim. Biri beni mi çağırıyordu?

Büyük bir gürültü duymuştum. Ardından bedenime dokunan sıcak bir çift el miydi acaba? Isınmıştım. Nolur çekme elini, üşüyorum. Bedenimde hissettiğim sıcaklığı yanağımda hissetim. Buz gibi yanağım alev almışçasına ısınmış gibiydi. Bu ısı gitmesin istedim ama gitti. Uzaklaştı.

Bedenime güçlü kolların, sarıldığını hissettim. Ardından buz gibi zemin gitmiş, yerine sıcacık bir yerdeydim.
Burnuma öyle bi koku doldu ki hiç bitmesin istedim. Bu kokuyu hep hissedeceksem uyanmak bile istemiyorum. İçime derin bir nefes çektiğimde içim anında ısınmıştı. Neydi bu?

Koku uzaklaştı. Tekrar üşüyordum.
Başımı geriye doğru çekip sert bir yere dayadım. Kısa bir an hissetiğim sıcak his geri gelsede gitmesi uzun sürmemişti. Az önce sanki üzerimden bir şey çıkarılmıştı. Çünkü soğuk hava yavaşça vücudum üzerinde yer edinmişti.

Ardından bedenime sıcak su dökülüyordu. Hissedebiliyordum sıcaklığı. Kaskatı kesilen vücudumun yumuşadığını hissediyordum. Artık üşümüyordum. Rahat bir nefes çekmiştim içime. Tanıdık koku tekrar ciğerlerime dolmuştu. Gözlerimi usulca açmaya çalıştım ama açamadım.

TUTSAK  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin