Kar taneleri düşüyor
Yavaş, yavaş uzaklaşıyorum yeniden
Özledim seni, özledim seni
Daha ne kadar beklemem gerek
Daha kaç gece uyanık kalmam gerek
Seni görebilmek için
Sana kavuşabilmek için
BTS ~ Spring Day
___________________💦~Ali'nin anlatımından~👀
Onsuz geçen bir gün daha kayboluyordu. Günlerdir gözüme adamakıllı uyku girmiyor onu düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum. Bir kez daha canımdan çok sevdiğimi koruyamadığım için kendime kızıyor affedemiyorum. Gözlerim nereye baksa onun bana gülümseyerek baktığı yüzünü görüyorum. Masumiyetinden ödün vermeden naif bir şekilde gülümsüyordu. Şehrin karanlığını gösteren boydan camda gülümseyen görüntüsü yavaşça kayboldu. İçimi kaplayan kısacık huzur kaybolmuştu. Onun yerini kahredici karamsarlık kaplamıştı.
Günlerdir camın kenarında öylece oturup ruhsuzce dışarı bakıyorum. Elimden gelen başka hiçbir şey yoktu. Buna katlanmak güçtü. Efsun olmadan bir hayatı yaşamak benim için hayat değil cehennemdi. Aklımı kurcalayan bir o vardı. Başka hiçbir şey umurumda değildi. Kapanan kapı sesiyle bakışlarımı camdan ayırmadan bakmaya devam ettim.
"Abi" Yavuz'un bana seslenmesini umursamadan bakmaya devam ettim. Bir yanım hala ona kırıktı. Her ne kadar yaptığı benim yararıma da olsa bu öylece kabul edebileceğim bir şey değildi.
"Abi böyle yapmaya devam edersen güçten düşeceksin."
"Beni yalnız bırak Yavuz." O na bakmadan söylediğim uyarıya rağmen gitmedi.
"Seni daha fazla böyle görmek istemiyorum. Efsun ölmüş gibi davranıyorsun." Sinirlendim. Sinirlerime hakim olamadan ona dönerek gözlerimi gözlerine sertçe dikerek bağırdım.
"Şu an bir ölüden farkı mı var!? Yarının ne olacağına dair bir garantimiz bile yok!" Gözlerimi ondan ayırmadan bakmaya devam ettim.
"Yaşıyor! Hala yaşıyor bir gün uyandığında seni bu şekilde mi görmesini istiyorsun!?"
"Onsuz canımın bir kıymeti yok Yavuz. Git burdan." Yavuz'a bakmayı keserek tekrar bakışlarımı hastanenin etrafında küçük görünen binalara ve insanlara baktım. Kapının açılma sesini umursamadan dışarı baktığımda duyduğum sesin Alp'e ait olduğunu farkedince hemen ona baktım.
"Sesiniz dışarıdan bile duyuluyor. Neden tartışıyorsunuz?" Onun sorusunu umursamadan Efsun'un durumunu sordum.
"Efsun nasıl?" Alp gergin bir şekilde gözlerini bana dikti.
"Hala aynı herhangi bir tepki yok." Günlerdir aynı şeyleri duymaktan bıktım. Efsun'un durumunda hiçbir farklılık yoktu. Tek yaptığı uyumak uyanmıyordu. Komadan çıkmasını beklemekten başka elimden hiçbir şey gelmeden beklemek canımı sıkıyordu. Onu özledim zeytin gözlerini açıp tekrar bana bakarak gülümsesin istiyorum. Ama uyanmıyordu.
"Alp elinden gelenin fazlasını yap. Onun uyanması için ne gerekiyorsa yapın."
"Ali dediğin gibi elimden geleni yapıyorum. Ama Efsun'un uyanmasından başka yapabileceğimiz bir şey yok."
"Yap o zaman Alp! Öylece durup beklemek istemiyorum. Bir çaresini bul." Alp'in elinden geleni yaptığına güvenim tamdı. Ama ben daha fazlasını istiyorum. Artık bu çıkmaz sokakta beklemekten yoruldum. Daha ne kadar uyanmasını bekleyeceğim. Ya hiç uyanmazsa o zamana ne yapacağım.
"Ali lütfen sakin ol. Artık kendini yıpratma Efsun'un uyanmasını beklemeliyiz. Sen de kendini toparlamaya çalış hem işlerinde birikti."
"İş umurumda falan değil Alp!" Bağırmaktan kendimi alıkoyamayarak gözlerimi ondan çekip Yavuz'a diktim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
Teen Fiction"Benden seni özgür bırakıp gitmeni isteyeceksin ama bu mümkün değil" "Neden? Polise ihbar etmeyeceğim benden ne istiyorsun!" "Seni bırakamam bu zamana kadar işlerimde bir pürüz çıktığında hemen hallederdim. Ama ben kararımı sana bir şans vermekte kı...