4 Ay sonra
*___________*"Hayır Ali. Bunu yiyemem."
"Efsun inat etmeyi bırak. Ye şu elmayı."
Ali'nin çatalı ile uzatmış olduğu elmayı yemek istemeyip başka tarafa dönerek, ağzımı sıkıca kapattım. Yaz havasının tadını çıkarmak için evin bahçesinde oturup kafa dinlemeye gelmiştim. Ama ne yazık ki Ali elinde getirdiği meyve tabağıyla huzurumu bozmuştu. Aslında elindeki tabağı görünce mutlu olmuştum. Biraz meyve yemek bebeğime iyi gelir diye düşündüm. Ne yazık ki Ali koca tabaktaki tüm meyveleri ısrarla bana yedirtmeye çalışması midemin sınırını zorlamıştı.
Küçük bir midesi olan bana, yiyebileceğimden fazlasını yemek, yarar sağlamaz aksine zararlı olurdu. Çünkü fazla yememden dolayı hepsini kusma ihtiyacı ile dolmuştum ve buna rağmen Ali yemem için beni zorlamaya devam ediyordu.
"Çok bile yedim. Bunu da yersem her an kusabilirim. Eminim bunu istemezsin. Ali!"
Ali sonunda elindeki meyve tabağını üstüne oturduğu masaya bırakıp kalktı. Koltukta yanı başıma oturunca hafifçe kaşlarımı çatıp başımı biraz geriye doğru uzaklaştırdım. Aniden böyle yapması kafamı karıştırırken, elini sırtımı verdiğim koltuk kenarına yaslayıp vücudunu bana doğru yaklaştırdı.
"Ne yapıyorsun?"
Anlamaz bakışlarla ona bakarken o aramızdaki mesafeyi kapatıp dudaklarımı öptüğünde şaşkınlıkla öyle kalakalırken, dudaklarımı emmeye devam etmesiyle onu elimle geriye doğru iteledim. Dudaklarımdan ayrılan Ali, çatık kaşlarının altındaki, keskin mavilikleri beni buldu.
"Etrafımız koruma dolu senin yaptığına bak."
"Ne olmuş yani? Karımı öpemez miyim?"
"Utanıyorum..." Gözlerimi kaçırırken etrafımızda bulunan korumalarda hızla göz gezdirdim. Bazıları bizi izlemiyormuş gibi davranıyordu. Yanaklarımın kızardığını hissedebiliyorum. Bilmiyorum bu ilk değildi. ama her defasında başkalarının bakışları altında bunu yapmak rahat hissettirmiyordu.
"Kerem!" Ali'nin sesini duymamla önüme dönerken ona baktım. Hemen ileride bulunan korumaya emir verirken onu izliyordum.
"Sen dahil tüm korumalar arkasını dönsün!" Korumalar onun dediğini yaparak arkalarını döndüğünde Ali'nin nefesini boynumda hissetim. Sessizce yutkunurken derin nefesler almaya başladım. Aklına ne eserse onu yapıyor istediğini almadan asla durmuyordu. İnatçı, uyuz herifin tekiydi. Birkaç saniyeliğine gözlerimi hızla kapatıp, açarken boynumda dudaklarını hissettiğimde gözlerim bu kez karnıma gitti.
Benim hissetiklerimi o da hissediyordu. Gözlerimi sıkıca kapatıp ona engel olamazken öylece durdum. Ta ki dudaklarını dudaklarımda hissedene kadar. Gözlerimi hızla açıp bir kaç kez onu öptüğümde aklıma düşen öpüşlerimizin sesinin korumaların da duyacağını farkettim. Hızla tekrar Ali'den çekilirken her defasında böyle yapmak benim de canımı sıkıyordu. Gerçekten rahat değildim.
"Efsun!" Ali'nin uyarı dolu sesiyle yutkundum. Tekrar öpmek için yaklaştığında bir kez daha geri çekildim. O an sinirlenip nefesini dışarıya verip benden uzaklaştı. Ellerini boynuna atıp sakinleşmek istercesine ovalarken, biraz doğruldum. Gözlerim şişkin karnımı buldu. Baş parmağı ağzıma koyup tırnağımı kemirmeye başladığımda, stresli olduğum zamanlarda bunu yaptığımı farketmiştim. Doğurmama aylar kala psikolojik olarak zaten kötü durumdaydım. İstemediğim şeyleri yapmak canımı sıkıyordu.
Ali'nin benim bu davranışlarıma ayak uydurması gerekiyordu. Ama beceremiyordu. Biliyorum onun içinde bu zordu. Eskiden rahatlıkla yaptığı şeyleri artık yapamamak sabrını zorluyor olmalıydı. Bu konuda onu da suçlayamıyordum. Sonuçta aylardır beni iyi hissetirebilmek adına, istediğim her şeyi elinden geldiğince yapmaya çalışmıştı. Bu bile onunla gurur duymama yetebilecek düzeydeydi. Ama bazı bel altı işlevlerini onunla yapamamak artık dayanılmaz ölçüde olmuş olmalı ki duygularını kontrol etmekte zorlanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
Teen Fiction"Benden seni özgür bırakıp gitmeni isteyeceksin ama bu mümkün değil" "Neden? Polise ihbar etmeyeceğim benden ne istiyorsun!" "Seni bırakamam bu zamana kadar işlerimde bir pürüz çıktığında hemen hallederdim. Ama ben kararımı sana bir şans vermekte kı...