29-✴ÖZLEM✴

17.1K 507 164
                                    

Bazı şeylere dayanmak güç,
Bazı yaralar hiç kapanmayacakmış gibi hissettiriyor.

________________💦

"Ali Altınsoy!"

Bu adam Tuğçe'yle alışveriş mağazasında yanıma gelip otururken, canımı sıkan adamın ta kendisiydi. Baran Havas'tı

"Görüşmeyeli uzun zaman oldu."

Ali'nin yüz ifadesini görmek için ona baktığımda kaşları çatılmış, elleri yumruk halini almıştı. Keskin gözlerini Baran'a öyle bir dikmişti ki karşısında ben olsam korkudan bir daha gözlerine bakamazdım. Ama Baran'ın aksine yüzünde korku ve endişenin aksine daha rahat bir tavır vardı. Öyleki Ali'nin keskin gözlerine rağmen sırıtıyordu.

"Seni öldürmemi istemiyorsan hemen kaybol." Ali sakin bir şekilde davranmaya çalışıyordu. Ama vücudu onun aksine tepki veriyor, boynundaki damarı zaman geçtikçe  belirginleşiyordu.

"Seninle burada rahat bir şekilde konuşmaya çalışıyorum. Ama sen hiç barışçıl değilsin Ali."

"Lan şerefsiz canına mı susadın!"

"Canıma susamadım. Ama yanındaki hanımefendiyle tanışmayı çok isterim."

"Efsun arabaya bin!" Ali'nin aniden bağırmasıyla ürküp, Serhat'ın açık bıraktığı kapıdan hemen içeri girdim. Benim kapatmama gerek kalmadan Ali sertçe kapatarak, adımlarını karşı tarafta, yanında bir çok siyah giyimli adamların önünde duran Baran'a ilerletti. Ali Baran'nın karşısında durup ellerini arkasında birbirine bağlayarak gözlerini ona dikti.

Ne konuştuklarını duyamasamda Ali'nin keskin gözlerinden anladığım kadarıyla hiç iyi şeyler olmuyordu. Aniden Ali başını bizden yana çevirerek Serhat'a bir kez bakarak tekrar önüne döndüğünde arabaya yavaşça hareketlenip ilerlediğinde;

"Ali gelmeyecek mi?"

"İşi çıktı bizden sonra gelecektir."
Cevap vermeyip arkamı dönerek tekrar oraya baktığımda hala aynı şekilde duruyorlardı. Beyaz bir araba  görüş açımı kapatmadan son gördüğüm şey Ali'nin, Baran'nın yüzüne savurduğu kafasının ardından hiçbir şey göremeyip önüme döndüm.

Kesinlikle orada ortalık karışmış olmalıydı. Oradan ayrıldığım için sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. Çünkü Ali orada zor durumda olabilirdi.

"Efsun gerçekten çok safsın! Söz konusu Ali... Ali."

İç sesim haklıydı. Koskocaman şehrin korktuğu adama zarar verebilecek bir güç varmıydı? Asla.
Kendi kafamdan kurduğum kuruntular yüzünden kendimi üzüyordum. Başımı geriye yaslayarak,düşüncelerimden kurtulmak adına pencereden insanları izlemeye koyuldum.

Bir zamanlar ben de onlar gibi özgürdüm. İstediğim yere gidebilir, istediğimi yapar, bana kimse engel olamazdı. Her ne kadar geçmiş günlerimde yaşadıklarım kötü olsada enazından kendime yetebiliyor, az da olsa mutluydum. Şimdide mutluydum. Ama geçmişin güzel günleri gözlerimin önünde canlanıyordu. Lise zamanlarım çok güzeldi. Çok fazla olmasada bir kaç arkadaşım vardı. Şu büyük şehirde yalnızlığımı biraz da olsa unuttururlardı.

Ne yazık ki her şey babamın ölümünden sonra mahvolmuştu. Çalışmak zorunda kalıp, arkadaşlarım ile aramda soğuk havalar eserek, beraber onlarla gezip buluşamaz olmuştum. Kısıtlı bir param vardı o paramla arkadaşlarımla gezip dolaşamazdım. Kendimi doyurmaya anca yetiyordu. Şimdi ise onlarla buluşup gezebilecek durumdaydım. Ama büyük evin içerisinde adeta bir kafesin içinde gibiydim. İstediğimi yapamaz dışarı kafamın estiği gibi çıkamazdım.

TUTSAK  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin