Yaralarla kaplanmış olacağım,
Ama bu benim kaderim.
Yine de kalmak ve mücadele etmek istiyorum.~Jin~Awake~
__________________💦
Görünmeyeceğim bir şekilde kapı kenarında durup içerideki konuşmalara kulak kabarttım.
"Ali'nin kasasındaki belgeleri naptın Serhat?"
"Senin dediğin gibi belgeleri Baran'a götürüp teslim ettim.
Ne!
Ben yanlış duymuyordum di mi? Serhat Baran'a neyin belgelerini vermişti? Neler dönüyor hiçbir şey anlamıyorum. Belki ben yanlış düşünüyorumdur. Aslında Baran Ali'nin düşmanı olan değil şirkette çalışanlardan da biri olabilirdi. Emin olmayarak Ali'nin en yakınında bulunan insanlardan şüphe etmem çok yanlıştı. Hem elimde somut bir şey bile yoktu. Sadece duyduklarıma göre düşünüp karar vermemeliyim.
"Tamam abi. Ben o zaman görevime geri döneyim. Korumalık işimi bugün çok fazla boş bıraktım."
Aralık kapıdan gördüğüm kadarıyla Yavuz başını aşağı yukarı sallayarak onay verdiğinde hemen kapıdan uzaklaştım. Geriye doğru hızla ilerleyerek koridorda odama gidermiş gibi yürümeye koyuldum.
Odadan çok fazla uzaklaşmamıştım ki kapanan kapı sesi ile arkamı döndüğümde Serhat ile göz göze geldik. Yüzünden bir anlık şaşkınık geçsede kendini bozmayıp bana gülümsemişti.
"Nasılsın Efsun?"
Ona gülümseyerek karşılık vererek konuştum.
"İyiyim, ya sen?"
"Ben de iyiyim. Ama şu an pek zamanım yok gitmem gerekiyor."
"Peki, sana kolay gelsin."
"Sağ ol." Diyerek bir kez başını eğmiş ardından arkasını dönerek dış kapıya yönelmişti. Arkasından dışarıya çıkana kadar baktım. Hala Serhat'ın böyle kötü bir şeyi yapacağına inanamıyorum. Bana iyi davranıp nasıl olduğumu soran biri, ona çok güvenen patronunu sırtından bıçaklayamazdı.
Önüme dönerek odama bir kaç adımlık mesafe kalan yolu yürüyerek bitirip odama girdim.
Başımı yaslandığım kapıya dayayarak gözlerimi kısa bir süreliğine dinlenmesi için kapadım. Bu olanlar kafamı hem çok karıştırıyor hem de yakınımdaki insanlardan şüphe etmeme neden oluyordu. Bu doğru değildi. Yanlış sularda gezinip duruyorum ve bu beni kötü hissettiriyordu.Yaslandığım kapıdan ayrılarak yatağımın kenarındaki komodine ilerledim. Sabah odadan çıkmadan önce işlerimi hallederken o sırada şarja koyduğum cep telefonumu da komodinin üzerinde gördüm. Daha fazla oyalanmak istemeyerek hızlı adımlarla telefonuma ilerleyerek şarjdan çıkardım. Telefonu elime alırken aklıma en son görüştüğüm Alper girmişti. Acaba durumu nasıldı? Benim yüzümden Ali'den dayak yemişti. Onu aramak isteyerek ekrana bastığımda Ali'nin telefonumu takip ederek beni bulduğu zamanı hatırladım.
Alper'i ararsam benim onu aradığımı anlar mıydı? Sürekli aklımı kurcalayan engellerle karşılaşmaktan bıktım. Neden rahat olamıyorum? Gönlümce istediğimi yapmak bu kadar zor olmamalı. Alper'i aramaktan umutsuzca vazgeçip ekranımı kapadım. Kapıya ilerleyip dışarı çıktım. Koridordan yavaş adımlarla ilerlerken. Ali'nin odasından aniden çıkan Yavuz yüzünden ürküp bir adım geriledim. Yavuz sol kaşını kaldırıp sırıtarak bana yaklaştığında tekrar bir adım geriledim.
Yavuz benim ondan uzaklaştığımı farkettiğinde yüzündeki ifade ve mimikleri soğuk bakışlı haline geri dönmüştü. Bana ne olduğunu anlamaya çalışır gibi bakarken sorusunu sormuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
Teen Fiction"Benden seni özgür bırakıp gitmeni isteyeceksin ama bu mümkün değil" "Neden? Polise ihbar etmeyeceğim benden ne istiyorsun!" "Seni bırakamam bu zamana kadar işlerimde bir pürüz çıktığında hemen hallederdim. Ama ben kararımı sana bir şans vermekte kı...