İnsan yorula yorula yürür,
kırıla kırıla büyür.
________________💦Gözlerime yansıyan ışık daha fazla uyumama izin vermemişti. Yataktan doğrulup oturdum. Ellerim gözlerimi uyanmak için hafifçe ovalarken esniyordum. Ellerimi gözlerimden çekip ayağa kalkmadan önce ayağımın son durumuna baktım.
Şişlik hafif sönmüş, morartısı hala aynı duruyordu. Masanın üzerindeki merhemi elime alıp kapağını açtım. Parmaklarıma bir kaç damla akıtıp ayak bileğime canımı yakmayacak şekilde hafif baskılarla sürdüm.
Merhemin kapağını kapatıp çekmeceyi açıp içine koymuştum. Yavaşça, yataktan destek alarak, ayağıma ağırlığımı vermemeye çalışarak ayağı kalktım. Bileğim biraz sızlıyor ama rahatsız etmiyordu. Yürümeyi deneyip bir kaç adımla ileriye yürüdüm. Fazla acımıyor, biraz aksak yürüsemde sorun değildi. Bütün gün yatakta uzanıp sıkıntıdan patlamaya niyetli değildim.
Ayağımdaki hafif sızılarla giysi dolabıma ilerledim. Dolabımdan boğazlı, gri badi kazak ve siyah dizlerimin üzerinde biten eteğimi alarak dolabımın kapağını kapattım. Yatağa ilerleyip giyeceklerimi yatağın üzerine bıraktım. Üzerimdeki geceliği çıkarıp yatağa bıraktım.
Dolaptan çıkardığım giysilerimden önce badi kazağımı giyip etek giyerken, ayağıma zarar vermemek adına, yatağıma oturup, eteğimi burkuk bileğime dikkat ederek giydim. Ardından ayağa kalkarak giysi dolabıma gidip ayakkabı bölümünden beyaz sporlarımı giyerek, makyaj masama aksak ayağımla yürümüştüm.

Göz altlarım uyku düzensizliğimden hafif şişmişti. Ten rengime uygun kapatıcıyı sürdüm. Solgun yüzümün biraz canlı durması için dudaklarıma hafiften kırmızı rujumu sürüp Tuğçe'ye kahvaltı hazırlamakta yardım etmek için odamdan çıkmıştım ki karşı odadan çıkan Ali'yle gözgöze gelmiştik.
"Günaydın efendim."
"Ayağın nasıl oldu Efsun?"
"İyi efendim, izininizle gidip kahvaltı hazırlayacağım." sözlerimin ardından yanından ayrılıyordum ki Ali kolumdan tutarak, beni kendisine döndürmüştü.
"Efsun böyle davranmayı kes!"
"Efendim ben size nasıl davranıyorumki? Siz benim patronumsunuz."
"Beni sinirlendiriyorsun Efsun!"
"Efendim hiçbir şey yapmadım ki. Bırakır mısınız? Kolumu acıyor."
Ali tuttuğu kolumu bırakıp bir hışımla sinirli bakışları arasında yanımdan geçip aşağı inmeye koyulmuştu.
Derin bir nefes alıp verdim. Sakin olup kendime gelmem gerekiyordu. Ali'nin Tuğçe'ye olan yakınlığı beni üzmüştü. Ama çalışıp işimi yapmak zorundayım.
Bir o kadarda Ali'den uzak...Merdivenlere ilerleyip aşağı indim. Mutfağa ilerlerken Ali'nin bahçede Yavuz'la konuşuyor olduğunu gördüm. Kaşları çatık, sinirli olduğu belliydi. Bakışlarımı oradan çekip mutfağa girdim.
"Tamam efendim. Bugün bir şekilde dışarı çıkartacağım onu. O iş bende."
Mutfağa girdiğimde Tuğçe'yi telefonla konuşuyorken gördüm. Beni gördüğü an telefonda konuştuğu kimse üzerine kapattı.
"Sen kapımı dinliyorsun!?"
"Hayır, şimdi geldim ben."
"Kahvaltıyı hazırla. Ben geleceğim birazdan!"
Yanımdan sinirle ilerleyip omzunu bana vurarak mutfaktan çıkmıştı. Dengemi kaybedip kapı pervazına tutundum.
"Sabah sabah bağıracak enerjiyi nerden buluyor? Anlamıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
Teen Fiction"Benden seni özgür bırakıp gitmeni isteyeceksin ama bu mümkün değil" "Neden? Polise ihbar etmeyeceğim benden ne istiyorsun!" "Seni bırakamam bu zamana kadar işlerimde bir pürüz çıktığında hemen hallederdim. Ama ben kararımı sana bir şans vermekte kı...