52-Özel Bölüm Part- 2 🦋-Özgürlük-🦋

3.1K 139 4
                                    

Paranızı kaybedin, hayallerinizi kaybedin, sevdiğinizi kaybedin ama hiçbir zaman kendinize olan güveni kaybetmeyin.🌸


Özgürlüğüne kavuşmuş bir kuş gibi hissediyorum. Yaralı kanatlarımın yaraları yeniden doğmuşçasına, istediğim her yere konabilirmiş gibi huzurla hastane bahçesinde, banklardan birine oturmuş, dinleniyordum. Ali isteğimi kabul etmiş etrafımda bulunan korumaları mümkün olduğunca geri çekmişti. Artık her zaman olduğu gibi çok yakınımda durmuyorlardı. İki korumayı da uzakta bahçenin bitiş kısmında görebiliyordum. Ali gibi zor birini korumaları tamamen göndermesine ikna edememiş olsam da enazından benden mümkün olduğunca uzakta duruyorlardı.

Elimdeki kahveden son yudumu alıp kalkarken hastane girişine doğru ilerledim. Yavaş adımlarla ilerlerken etrafa bakınıyordum. Tanıdığım insanlara küçük bir tebessüm gülümsemesi gösterirken içeri girdim. Acil kısmına doğru ilerliyordum. Bu gece burada sabaha kadar nöbette olacaktım. Eve gidip Ali'ye sarılmadan uyuyamayacağım gerçeği kalbimin sızlamasına neden oldu. Benim işim hastaları kurtarmaktı burada geçecek her saniyem hastalar için daha erken yardım edebilmek demekti.

Aklımı insanlara yardım edeceğim düşüncesi ile dolarken acil hasta kapısından içeri girip dinlenmeden önce gelen hastama doğru ilerleyip onu kontrol ettim. Serumunu daha yavaş akması için azaltıp başka yardım edebileceğim hasta var mı diye bakındım. Gece geç saatler olduğundan pek kimse bulunmuyordu. Gelen hastalar ise daha çok karın ve boğaz ağrısından gelmişti. Kenarda komodinin üzerinde bulunan hasta dosyasını alarak arkamı döndüm.

Hemşire masasında bulunan hemşireye elimdeki dosyayı verip çıkacakken gelen bağrışma sesleriyle acil girişine baktım. Bir adamı sedyeye yatırmış bana doğru getiriyorlardı. Yanı başında ki adam ise yardım edin diye bağırıp çağırıyordu. Yaralı adamı acil odasına getirip yerleştirdiklerinde hızla yanına gidip tedavi etmeye çalıştım.

"Hastaya ne oldu?" Sorduğum soruyla nasıl bu hale geldiğini sorarken ambulansın içinde bulunan yardım ekiplerinden biri konuştu.

"Adı Ömer Cengiz, alkollü bir şekilde arabasıyla ilerlerken bariyerlere çarpmış. Kolunda derin bir sıyrık var, başka bir yerinde herhangi bir şey görünmüyor."

"Tamam biz hallederiz siz gidebilirsiniz teşekkürler." Adamın boynuna taktığı boyunluğuna dikkat ederek kontrol edip vücudunuda bir göz gezdirdim. Omzundaki büyük yara hariç küçük sıyrıklar oluşmuş kanamıştı. Karşımdaki hemşirelerden biri kanamanın durması için baskı uygularken yarayı kontrol ettim. Yara biraz fazla derindi ameliyat edilecek kadar kötü bir durumda değildi. Ben her ihtimale karşı bir beyin Röntgeni çekilmesini isterken hemşireye de yarayı temizleyip dikiş atmasını soyledim. Yanı başımda durmadan bağırıp çağırıp adam yüzünden dikkatim dağılırken daha fazla dayanamayıp konuştum;

"Artık bağırmanıza gerek yok. Lütfen sakin olun."

"Ne demek sakin ol lan! Kardeşim ölüyor bir şeyler yapsanıza!"

Bana doğru yaklaşıp bağırması sinirimi bozarken sakin kalmaya çalıştım.

"Sesiniz alçaltın. Burada diğer hastalarımız rahatsız oluyor kardeşiniz iyi durumda. Sessiz olun!"

Adam uyarımı dinlemeyip aksine aramızdaki mesafeyi hızla kapatıp beni omzumdan ittiğinde arkamdaki komodine çarptım. Gözlerimi kapatıp açtığımda, bıkkınla bir nefes verdim. Bacağımın sızlaması adama karşı içinde bulunduğum, sakin kalma dürtüsünü yok ettiğinde kendimi tutamadım. Bana vurmak için kaldırdığı sağ elini hızla tutup ters çevirip beni ittirdiği komodine yüz üstü yasladım. Boştaki sağ elimi de kaldırıp, adamın kafasını, sertçe duvara bastırdım. Dudaklarımı onun kulaklarına yaklaştırırken kurtulmaya çalışmasını başını daha fazla bastırarak engel oldum.

TUTSAK  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin