"Seni kıskanıyorsam,sana bağırıyorsam,seni kısıtlamışsam,sana hesap soruyorsam,seni sahiplenmişsem demekki seni çok sevmişim"
Aynadan ayrılarak kapıya yöneldim saat 5'e beş vardı. Kapıyı açmamla sedatla burun buruna gelmem bir oldu. Korkudan düşüp bayılacaktım. Ödüm koptu bir anda onu karşımda görünce.
Burnumu tırmalayan parfümünü yine sıkmış olmalıydı. Kafamı hafifce yukarı kaldırdım. Oda aldığı takım elbiseyi giymişti. Papyon onu çok şirin göstersede yüzüne bakınca o sert ifadesi ve griye çalan gözleri onu şirin değil fazlasıyla asil yapıyordu.
"Be..Ben..Bende tam odadan çıkıyordum" bu kelimeleri nefes aldığım sürelerce söyleyebilmiştim sadece. Adeta Sedatı görünce nefesim kesilmişti.
Derin bir iç çektikten sonra Sedatın yüzüne tamamen baktım. Oda bana bakınca gülümsedi
"Üstünü giymişsin" dedi. Bu cümlenin altında yüzde yüz ima yatıyordu.
"Terbiyesizlik yapma. Odama girmek için bir izin bile almadın" dedim sitemli ses tonumu kullanarak.
"Ben kimseden hiçbirşey için izin almam alışmalısın bence" dedi. Bu cümleye karşılık tek kaşımı kaldırarak ters ters bakmakla yetindim. Daha ne kadar daha kapının önünde dikileceğiz diye düşünürken Sedat içimi okuyarak
"Artık aşağı inmeliyiz" dedi. Yine o saçma şeyi yaparak koluma girdi. Bu iki olmuştu ve yine izin almadan bir iş yapmıştı. Kızgın olduğumu belitmek için kulağına eğilerek
"Bak bu iki oldu yine koluma girdin" dedim "hemde izin almayarak" diye ekleyerek vurgu yaptım.
"Sanırım 2-3 dakika önce bu konuyu konuşmuştuk. Ah ne kadar şanssızım balık hafızalı bir kızla evleniyorum" dedi sesinde sadece alay vardı. Demek beni balık hafızalı olarak görüyorsu. Sedat bey bunun acısını illa ki bir gün çıkartırım diyerek iç geçirdim.
Fazla kalabalık olmaması hoşuma gitsede biraz sonra nikah masasına oturacağın için fazlasıyla rahatsız ve heyecanlıydım. Fazla süre geçmeden nikah memurunu kapıda görmemle heyecanım ikiye katlandı.
Sedatın beni yönlendirmesiyle nikah masasına doğru ilerledik. Nikah masına oturunca biraz önceki heycanım biranda kaybolmuştu. Yerine serin rüzgarlar esiyordu. Sedatta yanıma oturmasının ardından şahit olarak sude ve tanımadığım bir adam masaya oturmuştu. Sude neden hiç benim yanıma gelmemişti. Nikah zamanı görüyordum onu saçmalıktan öteydi bu. Bunun hesabını sudeye soracağıma dair kurgular düzenlerken nikah memurunun masaya oturmasıyla yok olan heyecanım tekrar geri gelmişti.
Nikah memuru vakit kaybetmemek ister gibi bir hali vardı. Bir hamlede sorduğu adlarımız ve soy adlarımızı sorduktan sonra sıra geldi herzaman saçma bulduğum soruya gelmişti. Çok saçmaydı bence evet veya hayır demek. Sonuç olarak eğer evlenmek istemeseydik zaten bu masaya oturmazdık değil mi? Ah hiç anlam veremiyorum böyle şeylere.
Sedatın tok sesiyle evet demesini duyduktan sonra o saçma soru bana yöneltildi. Acaba bir macera yapıp hayır diye kaçıp gitsem mi diye düşünürken Sedatın o grimsi gözleriyle karşılaşınca umutsuz olarak kısa bir sürenin ardından bende evet diyerek imzaları attık. Alkışlayanlara kısa bir bakış attıktan sonra arasında bazı kızların veya bayanların alkışlamak yerine bana kibirli kibirli baktıklarını farkettim. Onlarada kibirli bir bakış attıktan sonra nikah memurunun bana uzattığı evlilik cüzdanını elime aldım.
Sahte bir sırıtış yaptıktan sonra nikah memurundan gelen "Gelin hanımı öpebilirsiniz" dedi. O kalın tok sesiyle. Hey! Bir dakika planda öpülmek yoktu. Saçmalıktı bu. İç sesim saçmalık değil her damat gelini öper diyip duruyordu. Hemen kafamdaki bu düşüncelerden barınarak olumlu düşünmeye çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Aşıksın!
RomanceZor bir hayat... Geçmişin küllerini hayatından tamamen silip atmak isteyen bir kız. Bu zorlu hayatında nelerle karşılaşacak? Bu yakışıklı genç adamın ona yardım eli uzatırken genç kızın ona aşık olması varmıydı planda? Ya adam yıllardır sevdiği kız...