"Bir an odadan çıkamayacaksın hiç sandım" diyerek elindeki hırkasını giydi.
"Ya siz erkekler neden bu kadar sabırsızsınız?" diyerek spor ayakkabılarımı bağladım.
"Güzelim her kadın beklenmez" diyerek çarpık bir gülüş attı.
"Allah Allah. Sen beni de beklemezsin ilerde" dedim doğrularak
"Sen her zaman beklenilmeye değer bir kadınsın. Ve öyle de kalacaksın" diyerek dudaklarıma ateşli bir öpücük bırakıp geri çekildi. Bu yaptığı yüzümde güzel bir gülümsemeye neden olmuştu.
"Hadi çıkalım o zaman" dediğinde son kez alacaklarımızı kontrol ettim.
"Telefonunu aldın mı?"
"Evet."
"Sepeti aldın mı?"
"Evet"
"Masaya sereceğimiz örtüyü?"
"Onu da aldım Ayça" dedi bıkkın bir şekilde.
"Çantam..?" diyerek kolumu yokladım. "Eyvah! çantamı unutmuşum" diyerek koşarak merdivenlere doğru yöneldim. Sedatın arkadan söylendiğini duyar gibiydim.
"Ben seninle yaşlanınca ne yapacağım..."
(...)
Piknik yapacağımız yere geldiğimiz de arabadan indim. "Gelmedik mi daha?" diyerek bagajla uğraşan Sedatın yanına gittim.
"Çantanı al. Ben sepeti alırım" diyerek çantayı bana uzattı. Çantamı alarak arabanın önüne geçtim. Sedat fazla süre geçmeden yanıma geldi.
"Burdan gerisini yürüyeceğiz. Zaten fazla kalmadı" diyerek eliyle elimi kavradı.
Biraz yürüdükten sonra küçük bir göletin önünde durduk. O kadar güzel biryerdi ki... Gölün yeşile dönük rengi insanı büyülecek kadar güzeldi. Çam ağaçlarının altında duran masa ve sandalyeler ve son olarak doğa sesleri... Kuş cıvıltıları... Hafif rüzgarın esmesiyle oluşan yaprak ve kurbağa sesleri. Gerçekten muhteşem biryerdi.
"Burası çok güzelmişş" diyerek çantamı masalardan birine bırakarak gölete doğru ilerledim.
Tam göletin yanına geldiğimde ayağımın taşa takılmasıyla sendeledim. Hatta sarsılmadım. Çünkü Sedat ellerini belime koyarak dengede kalmamı sağlamıştı. Boyun boşluğuma kafasını yerleştirerek "dikkat et düşeceksin" dedi. Kahkaha atmadan duramadım. Bu halimiz komikti.
"Bugün çok güzel geçecek hissedebiliyorum" diyerek derin bir nefes alıp verdim.
"Allah Allah niye çok güzel geçiyormuş?" dedi Sedat tripli ses tonuyla.
"Çünkü burası çok güzel.." dediğimde Sedatın belimde olan elleri belimi biraz daha sıkı kavradı.
"Eee?"
"Çünkü bugün piknik yapacağız..." dedim gülerek. Sedat bu lafımın üzerine daha da sıkı sardı belimi.
"Eee Ayça?"
"Tamam tamam. Birde sen varsın yanımda" diyerek ellerinin üzerine ellerimi koydum. Bu lafımın üzerine o güzel ve gür sesiyle büyük bir kahkaha attı ve boynuma öpücük bıraktı.
"Sen ne akıllı şeysin öyle" dediğinde arkamızdan duyulan sesle gülerek arkamıza döndük.
"Ooo çifte kumrular burdaymış" diyerek bize yaklaştı.
"Sonunda geldin be. Etleri sen getirecektin Allahtan. Acıktık" diyerek Ömere doğru yürüdü Sedat.
"Geldik be. Çatladın mı?" diyerek benim önceden çantamı koyduğum masaya etleri koydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Aşıksın!
RomanceZor bir hayat... Geçmişin küllerini hayatından tamamen silip atmak isteyen bir kız. Bu zorlu hayatında nelerle karşılaşacak? Bu yakışıklı genç adamın ona yardım eli uzatırken genç kızın ona aşık olması varmıydı planda? Ya adam yıllardır sevdiği kız...