Oturduğum yerden kalktım, vakit geçmek bilmiyordu. Kolumdaki saate baktım. Saat Ayçanın kanıyla bulanmıştı. Kucağıma aldığımda bulaşmıştı sanırım. Tam iki buçuk saattir ameliyattaydı. Tek bir haber yoktu çıldırmak üzereydim.
Kalbim heran duracak gibiydi, nefes alamıyordum. Sinirle elimi saçlarımın arasına daldırıp çekiştirdim. Bir elimi duvara dayayıp sinirle gözlerimi kapattım. Aklımdan çıkmıyordu. Bana resmen veda konuşması yapmıştı. Benim ondan vazgeçme gibi bir ihtimalim mi vardı? Yada o öyle mi düşünüyordu? En fazla bir dakika! En fazla bir dakika ayrı kalabilirdim ondan. Peşine giderdim. Bir kere bile düşünmeden peşinden giderdim. O yoksa ben bir hiçtim. O yoksa benim dünyam zaten dönmeyi bırakırdı.
Elimi duvara paramparça olacak kadar defalarca vurdum. Elimdeki sızıyla yere çöktüm. Onsuz bir hayat düşünemiyordum. Ben işten geldiğimde bana bütün güzelliğiyle kim karşılayacaktı. Kim bana deniz mavisi gözleriyle bakacaktı? Kim yine benim aklımı başımdan alacaktı? Kimse onun gibi sevemezdiki. Kimseyi sevemezdim ondan başka.
Kendime inanamayarak göz yaşlarımı sildim. Resmen ağlıyordum. Korkudan ağlıyordum. Bu koca bedenim bana ağır geliyordu. Kapıdan agzında maskeyle çıkan doktoru görünce göz yaşlarımı gömleğimin koluna silerek hızla kalktım.
"Eğer eğer kötü birşey varsa, seni de bütün ailenide bu dünyadan silerim. Sakın bana kötü bir haber verme sakın!" diyerek duvara yasladım.
"Sakin olun lütfen! Eşinizin kanaması çok fazla olduğu için bünyesi çok yıpranmış durumda. Ama iyi" dediğinde 'Allahım sana şükürler olsun."diyerek fısıldadım
"Yalan söylemiyorsun değil mi? İyi karım? Hiçbirşeyi yok değil mi?"diye tekrar sorduğumda
"Evet ciddi bir durum yok şimdilik. Sadece ameliyat biraz zor geçti o kadar"
"Bebek? Kızım ne oldu! Yaşıyor mu?"
"Bebeğiniz... Bebeğiniz için birşey söyleyemeceğim. Küveze alınmak zorunda kaldı. Ciğerleri çok fazla gelişememiş. Ve bir süre küvezde kalması gerekecek. Sonrasını hep birlikte göreceğiz"
"Karımı ne zaman göreceğim?"
"Birazdan normal odaya alacağız. Yaklaşık bir saate görebilirsiniz"
"Tamam"diyerek uzaklaştım. İnanamıyordum. İkiside sapasağlam çıkmıştı. Özelliklede Ayçam...
Kalbim durucak sandım bir an doktor öyle suratı asık çıkınca. Kalbim sanki yeniden atmaya başlamıştı. Derin bir nefes aldım. Gözlerimi açtığımda Haleyle Ömer karşımda dikiliyordu.
"Kahve?"diyerek Ömer elindeki kahveyi uzattı.
Kahveyi elime alarak bir yudum aldım. "Kızını görmek istersen küvezde şuan. Minicik birşey. İki kilo altıyüz elli gram doğmuş. Erken doğmasına rağmen kilosu iyi..."derken sözlerini kestim
"Hale şuan olarak öncelik karımı görmek istiyorum. Sonra bebek. Lütfen!"diyerek ayağa kalktım.
"Tamam sakin ol. Ayçayı görmek istiyorsun onu da anlıyorum."
"Emin ol anlayamazsınız. Karımı kaybediyordum. Şuan bebek umrumda dahi değil"
"Abi saçma sapan konuşma! Nasıl umrunda değil. Daha üçgün önce kızımın doğmasına az kaldı diyip kıyafetler alıyordun. Şimdi umrumda değil diyorsun. Resmen kaybetme korkusu seni ele geçirmiş"
"Tabiki geçirecek! Ömer! Hayatımım anlamı dediğim gözlerine bakmaya kıyamadığım karım. Hayatta kalma mücadelesi veriyordu yarım saat önceye kadar. Tabiki kızımı merak ediyorum. Ama beni de anla. Diğer yarım dediğim kişi biraz önce ölümü atlattı. Her dakika kalbim atmayı kesecek diye korkudan nutkum tutuldu. Bana hiçbir hakla kızını neden merak etmiyorsun diyemezsin. Ben babayım! Tabiki merak ediyorum. Ama ilk olarak Ayça!" diyerek kahveyi yere bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Aşıksın!
RomanceZor bir hayat... Geçmişin küllerini hayatından tamamen silip atmak isteyen bir kız. Bu zorlu hayatında nelerle karşılaşacak? Bu yakışıklı genç adamın ona yardım eli uzatırken genç kızın ona aşık olması varmıydı planda? Ya adam yıllardır sevdiği kız...