✴
✴
✴
Sanki yıllar önce güneş doğmayı bırakmış gibiydi. Her yer karanlık. Peki ya güneş herzaman insanlara parıltıyla mı doğardı? Tabiki hayır. Bazen kavururdu insanı. Fazla sıcak yapardı, yakardı insanı.
'Korku' beş harften oluşan kelime. Aslında pek çok anlamı vardı. Fakat şuan beni yiyip bitiren ölüm korkusuydu.
Ölümden korkulur mu? Diye sorarlardı eskiden. Hiçbir zaman cevap vermemiştim. Ama şimdi zamanıymış. Ölümden elbet korkulurdu. Ölecek olan kişi eğer sevdiğinizse...
Bir yel esintisi gibi başlar herşey. İlk önce yapraklar yeşildir. Güneş onları kavurmaya başlar. Sararırlar. Bazen o sararmanın etkisinde kalıp büyülenirsin. Fakat o büyülendiğin yapraklar gün geldiğinde ayağının aldında ezilirler. Yağmurlar fırtınalar kasırgalar.... Elinde sonunda yapraklardan hiçbir iz kalmaz...
Korkuyordum delicesine. Kaybetmekten, bırakıp gitmesinden. Zor olmamalıydı biliyordum bu kadar. Ama insan şüpheye düşüyordu.
Sedat sağlam çıkacaktı bu ameliyattan. Tam tamına 56 dakika olmuştu ameliyata gireli. Hala gözümün önünden gitmiyordu üzerime yığılışı.O beni bırakmazdı. O zaman artık bizi bırakamazdı. Aramızda şuan sadece bir kapı vardı. Zaten o da bundan fazla mesafede olmamıza izin vermezdi.
Kafamı koridor tarafına çevirdiğimde Hale ve Ömerin geldiğini gördüm. Onları görünce duran göz yaşlarım tekrar akmaya başlamıştı.
İlk önce Ömere sarılmıştım. Hale ise kolumu tutuyordu. "Nasıl oldu?" dedi Ömer sinirli ses tonuyla,
"Bilmiyorum, hamile olduğumu..." dedim ve bir hıçkırık döküldü dudaklarımdan "hamile olduğumu söylemiştim. Elini karnıma koydu... Sonra, sonra işte bir anda yıkıldı..." dedim geri çekilerek, "çok kötüydü Ömer, canım yanıyor birşeyler yap lütfen..."
"Tamam sen lütfen sakin ol. Sen hamilesin. Yenge bak ikinci bir düşük yapmanı abim hiç istemez. Bak üzülür. Sen güçlü ol." dedi kolumu sıvazlayarak,
"Hale sen götür." dedi ve Hale koluma girerek beni ameliyathanenin kapısından uzaklaştırdı. "Canım birşeyler ye istersen, bebeğin için"
"İstemiyorum. Boğazımdan geçmez zaten" dedim sandalyeye oturarak
"Hale ona birşey olursa ben ne yaparım? Birşey olma fikri bile kalbimi acıtıyor. Nefes almakta zorluk çekiyorum. Ben... Ben onu çok seviyorum. Yapamam ben onsuz. O benim diğer yarım..." diyerek göz yaşlarımı kolumla sildim."O seni bırakmaz. Sedat güçlü biri. Hem seni ve bebeğinizi nasıl bırakır? Seni nasıl bırakır? Lütfen üzülme bak"dedi masada duran ellerimi okşayarak.
"Artık yukarı çıkalım olmaz mı?" dedim önümdeki çaydan bir yudum daha alarak "Sedat ameliyattan çıkarsa eğer beni görmezse çok üzülür"
"Tamam canım sen nasıl istersen."
(...)
Ömer çok sinirliye benziyordu. Koridorda ileri geri gidip geliyordu. Sanırım bir bardak çay beni dize getirmişti fakat Ömer dize gelmemiş gibi gözüküyordu.
Ömerin telefonu çalmasıyla Ömer hızla telefonunu cebinden çıkartıp açtı ve kulağına götürdü. 'Söyle' dedi ve biraz dinledi.
"Sen gel lan yukarı ayağınıza mı geleceğim?!" dedi ve telefonu sıkıca eliyle kavradı.
"Ömer?"
"Efendim?"
"Ne zaman çıkacak?" diye sordum,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Aşıksın!
RomanceZor bir hayat... Geçmişin küllerini hayatından tamamen silip atmak isteyen bir kız. Bu zorlu hayatında nelerle karşılaşacak? Bu yakışıklı genç adamın ona yardım eli uzatırken genç kızın ona aşık olması varmıydı planda? Ya adam yıllardır sevdiği kız...