✴
Koşuyordum. Delicesine. Nereye gittiğimi bilmiyordum. Ayağımın birşeye takılmasıyla kafamı kaldırdım. Ağaçlar... Yeşil uzun ve binlerce ağaç. Bir ormandaydım. Artık nerede olduğumu biliyordum fakat nereye gittiğimi bilmiyordum.
Ayağımı ovuşturarak kalktım. "Kimse yok mu?" diye bağırdım. Hava kararıyordu. "İmdat! Kimse yok mu?" diye tekrar bağırdığımda omzuma birinin dokunduğunu hissettim. Çığlık atarak arkamı döndüm.
Sedat tam arkamda bana gülümsüyordu. "Sedat?" dedim sevinçle. Seviniyordum çünkü büyük bir ihtimal bu büyük ormanda kaybolmuştum..
"Gel benimle" dediği anda elini uzattı, elini tutarak ilerlemeye başladık.
"Nereye gidiyoruz? Yolu biliyorsun değil mi?" diye sorduğumda bana gülümsemekle yetindi.
Uzun süre sessizce yürüdük... Yürüdük... Bir anda yanımdan sanki birşey geçermiş gibi, bir yel esintisi oldu. Titreyerek Sedata baktığımda Sedat yoktu.
"Sedat?" diye bağırdım. Hava kararmıştı iyice. Biraz ileri gittikten sonra Sedatın yürüdüğünü gördüm. "Sedat! Bekle beni!" diye tekrar avazım çıktığı kadar bağırdım.
Sedat beklemiyordu. Hatta ben ona doğru koştukça Sedat daha da hızlanıyordu. Sedat bir anda yere düşerek kaybolmuştu. Bakışlarımı yere doğru indirdiğimde bir mezar taşıyla karşılaştım. Mezar taşı beyazdı fakat önünde yazı yazıyor olmalıydı. Birkaç adım giderek mezar taşının önüne geçtim.
'Sedat Paksoy'
(...)
Sıçrayarak doğruldum, nefes nefese kalmışken omzuma dokunan kolla çığlık attım.
"Sakin ol benim" dedi Ömer
"Sedat? Sedatı gördüm" dedim ağlamaya başlayarak, "ölmüştü"
"Sen etkide kalmışsın. Abim yaşıyor."
"Ama doktorlar... Doktorlar kalp masajı yapıyorlardı. O makina durmuştu."
"Evet öyle oldu fakat hayata döndürdüler. Şuan iyi" dedi gülümseyerek
"Gerçekten mi?" dedim hıçkırarak
"Gerçekten"
"Yanına gitmek istiyorum" dedim üzerimdeki örtüyü alarak
"Hayır şimdi değil. İkinci defa kucağıma bayılmanı kaldıramam. Zaten ağırsın seni sedyeye taşımak zor oldu. Abim seni kucağına nasıl alıyor?" dedi gülerek bu sözler kızarmama neden olmuştu.
"Ya Ömer!" dedim gülerek. Ardından "Bayıldım ben öyle mi?"
"Evet" dediğinde içeri beyaz önlüklü doktor diye tahmin ettiğim bayan girdi.
"Geçmiş olsun" dedi ve konuşmaya başladı. "Ayça Hanım. Zor bir hamilelik geçirdiğinizin farkındasınızdır umarım. Düşük riskiniz ilk üç aya kadar devam edecek" dedi ve "daha önce düşük yaptınız mı?"
"Evet yaklaşık iki ay önce"
"Şanslısınız. Düşük yapan bayanlar genellikle 5 veya 6 ay hamile kalamıyorlar sizinki hızlı olmuş"dedi gülerek "sizin hiçbir şeye üzülmemeniz ve stres yapmamanız lazım. Üzülmeniz ve stres yapmanız düşük tehlikesini artırmakla kalmaz bebeğinizin gelişimini tehlikeye atar"
Ömer benden öncr davranarak, "çok teşekkürler" dedi ve doktor odadan çıktı.
"Duydun. Yat dinlen. Akşama çıkarsın. Hem abimi daha normal odaya almadılar." dediğinde moralim yine bozulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Aşıksın!
RomansaZor bir hayat... Geçmişin küllerini hayatından tamamen silip atmak isteyen bir kız. Bu zorlu hayatında nelerle karşılaşacak? Bu yakışıklı genç adamın ona yardım eli uzatırken genç kızın ona aşık olması varmıydı planda? Ya adam yıllardır sevdiği kız...