20✴Bölüm "Bu gece son"

9.7K 381 5
                                    

"Hak edilmiş hüzünlerimiz olacak mı, bizimde?"

"Çok merak ettin sanırım eski sevgilini" dedi. Elindeki çatalı nasıl sıkıyorsa artık parmak uçları bembeyaz olmuştu.

"Evet... Ne oldu Merte?" dedim. Onun sinirli halinden en çok korkan olsamda yine de ona belli etmemeye özen gösteriyordum.

"Merak etme Mertini güzelim, şuan polisin elinde. Cezasını çektikten sonra geri teslim ettim. Merak edilecek hiçbirşey yok" diyerek masadan kalktı.

Cezasını çekmek de ne demekti? Anlamıyorum. Merte birşey yapmış olamazdı değilmi? Sedat o kadarda vicdansız bir insan değildir. Yani umarım.

Kahvaltı masasını topladıktan sonra televizyonu açarak biraz programlarda gezindim. Gerçekten herşey çok sıkıcıydı. Hale ne haltlar yiyordu acaba? Sahi konuşmamıştık. Aramalıydım onu sonuçta beni görmeye gelmişti üstelik bizi barıştırmayada çalışmıştı. Bence sinirimi bir kenara bırakıp onu aramalıydım.

Telefonum nerdeydi ki? Şimdi onu aramaktansa Sedatın telefonunu istesem verirmiydi? Denemekte fayda vardı. Merdivenleri bir çırpıda çıkıp odanın kapısını açtım. Sedat yine o mis kokulu parfümünü sıkmış olmalıydı.

Nasıl bir kokuydu bu böyle? İnsanı büyülüyordu. Birde işin işine Sedatın kokusu dahil olunca baştan çıkarıcı bir kokusu oluyordu bu adamın. Boy aynasının önünde kravatını düzelten Sedata kaydı gözüm. Lacivert kareli takımıyla ünlü iş adamlarına benziyordu. Zaten öyledi. Ah! Bu adam aklımı başımdan alıyordu.

Burnumu tırmalayan kokudan arınarak Sedatın yanına ulaştım. Bana kısa bir bakış attıktan sonra yanımdan hızla uzaklaşarak aynalı komidinin üzerindeki kol düğmelerini deliklerine geçirdi. Bugün kesinlikle özel birgün olmalıydı.

Bana kızgındı biliyorum. Mert ne olursa olsun beni vurmuştu. Belki o gün Sedatta vurulabilirdi. Bu kıskançlık değildi eminim. Sadece bana zarar veren birini hala düşündüğün için bana kızgındı.

"Telefonunu alabilirmiyim?" diyerek aynadaki görüntüsüne baktım.

"Senin telefonun nerde?" diye sordu.

Ellerimle biraz oynayarak vakit geçirdikten sonra "bilmiyorum,aradım ama bulamadım" diyerek cevapladım.

"Yatağın kenarında,alabilirsin" dediğinde hafif tebessüm ederek yatağın başında yastığın üstünde duran telefonu elime aldım. Ekranı kaydırdım ama şifre olduğunu görünce yüzümü buruşturmadan edemedim. Sayılarla ilgili değildi. Harfler vardı. Ekrana biraz bakındıktan sonra Sedat yanıma gelerek telefonunu eline aldı. Şifreyi seri bir şekilde hatta bakmadan girdikten sonra telefonu bana uzattı.

Telefonu memnuniyetle alırken Halenin telefon numarasını ezbere bildiğim için içten içe kendimle gurur duydum.

Telefon dördüncü defa çaldıktan sonra Halenin sesini duydum.

"Alo"

"Alo, ben Ayça" dedim. Sedat hala odada olduğu için cam kenarına doğru ilerleyerek biraz da olsa ondan uzaklaştım.

"Nerdesin sen? Kaç defa aradım. Birini bile açmadın telefonlarımın" dedi. Görmesem bile şuan sesindeki kızgınlık yüz ifadesini yüzümde canlandırmama yardım edebiliyordu.

"Asıl sana sormalı bir kayboldunuz,Ömerle" derken Ömere özellikle baskı yapmıştım.

"Anlamadan dinlemeden imada bulumasana. " dedi.

"Peki. Ne zaman dönüyorsun? Yani staja?" dedim bıkkınlıkla.

"Boşver şimdi sen beni. Sen telefonlarımı açmayınca bende senin yanına geliyordum. Evde misin?" dedi. Arkadan Sedatın ayakkabısının topuğunun çıkardığı sesler odada yankılanıyordu.

Bana Aşıksın!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin