"Yaşanmayınca bilmiyormuş insan aşk böyle demek"
"Sen... Sen çok hainsin" diyerek oda gülümsedi.
"Öyleyimdir hadi durmada masayı hazırlayalım." diyerek tezgahın üstündeki poşetleri gösterdim...
✴
Kapının önüne geldiğimde ışıkların açık olmadığını farkettim. Haleyi arayarak evde olup olmadığını kontrol ettim. Hem beni pasta almaya yolluyordu hemde kendisi gezmeye gidiyordu. Allahtan kapıyı açık bırakmıştı. Korumaların sayesinde kapıyı açık bırakması hiçbir şekilde problem olmamıştı.
Kapıyı açıp eve girdiğimde masanın üstünde iki tane mum yandığını farkettim. Buda neydi şimdi? Biraz daha ilerlediğimde masada sadece mum değil yemekler olduğunu farkettim. Hale mi hazırlamıştı bütün herşeyi?
Kapının çalmasıyla pardon yumruklanmasıyla birlikte irkildim. Kapıya koşar adımlarla ilerlediğimde tek bir saniye düşünmeden kapıyı açtım.
"Ayça iyimisin?" diye telaşla soran Sedata döndüm.
Ne olmuştu bu adama birkaç saat önce bana nefretle bakan adam şimdi iyi olup olmasığımı soruyordu. Sedatın içeri girmesiyle kapının kendi kendine kapanması bir oldu. Bu da yetmezmiş gibi ardından kitlendi. Hala bana sımsıkı sarılan Sedatı iterek ona anlamsız gözlerle baktım.
"Ne demek oluyor bu şimdi?" diye sordum.
"Asıl bu ne demek oluyor? Sen bayılmamışmıydın?" diyerek beni baştan aşağı süzdü.
"Hayır ne bayılması? Nerden çıktı şimdi bu?" diyerek onu zorda olsa biraz ittim.
"Ama Ömer beni..." dedi ve biraz düşündükten sonra "Bunun hesabını soracağım" diyerek kapıyı açmaya çabaladı. Birkaç defa daha kapı kulpunu zorladıktan sonra pes ederek bana döndü.
"Hale ve Ömer iş birliği yapmış olmalı" dediğimde beni kafasıyla onayladı.
"İyi yemekde yapmış yani eğer acıktıysan ye" diyerek masayı gösterdim.
"Aslında açım birlikte yiyelim" dediğinde olduğum yerde bayılmamak için kendimi zor tuttum. Kafasına saksı mı düştü bu adamın? Anlamsız gözlerle ona bakarken
"Yok ben istemiyorum" diyerek geçiştirdim.
"Ayça " dediğinde daha fazla üstelemeyerek kafamla onayladım.
Masaya geçtiğimizde Sedata karşı yumuşamayacağıma dair kendime içten içe söz veriyordum. Sedat beni beklemeyerek masaya oturdu, ardındanda ben oturdum.
Tabaklara yemekler koyulmuştu. Ve hala üstünden buharlar çıkıyordu. Yani Hale ve Ömer hala evin etrafında olmalıydılar. Kafamı kaldırıp baktığımda ise Sedatın çoktan yemeğe başladığını gördüm. Yemekler gerçekten fazlasıyla nefis gözüküyorlardı.
Yemek sessiz sakin geçerken çatal bıçak seslerinden başka ses yoktu salonda. Sedata baktığımda benimle değilde yemeğiyle boğuşuyordu. Tıka basa doydum dedikleri bu olsa gerekti. Çünkü gerçekten fazlasıyla doymuştum. Masadan kalkarak
"Afiyet olsun" dedi Sedatın yüzüne bakmadan.
"Ne o kaçıyormusun benden" dediğinde sesinde alay tonu vardı.
"Senden kaçmam için bir sebep mi var?" diyerek merdivenlere yöneldim.
"Gitme o zaman konuşalım" dediğinde sandalyenin hareket seslerini duydum. Sanırım oda ayağa kalkmıştı. Omzumda hissettiğim elle hemen arkamı döndüm. Ne ara kalkıp yanıma gelmişti o?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Aşıksın!
RomanceZor bir hayat... Geçmişin küllerini hayatından tamamen silip atmak isteyen bir kız. Bu zorlu hayatında nelerle karşılaşacak? Bu yakışıklı genç adamın ona yardım eli uzatırken genç kızın ona aşık olması varmıydı planda? Ya adam yıllardır sevdiği kız...