Arkadaşlar hikayede istediğiniz veya eksik hissetdiğiniz birşey varsa lütfen bana bildirin. Uyarılarınızı dikkate alacağımdan emin olabilirsiniz. Yavaş yavaş genişliyoruz. Ben sizlere ve hikayeme güveniyorum umarım büyük bir aile gibi oluruz. Sizleri seviyorum. Bölümü inşallah beğenirsiniz İyi Okumalar :))
"Erkekleri bilmem de, adamlar kıyamaz sevdiğine."
İkimizde alkış sesiyle irkilerek ayrılınca alkışlayanın sahibine çevirdik kafamızı.
Yok artık Mert onun burda ne işi vardı.
"Mert!" diyebilmiştim sadece
"Evet mert hani şu unuttuğun sevgilin." dedi. Hafif alaycı bir gülümsedikten sonra "bakıyorum çok mutlu bir çift olmuşsunuz" dedi. Yerinde kahkaha atarken bu halleri gerçekten korkutucuydu.
Sedat beni arka tarafına çekerken bi yandan da belini yokluyordu. Sonra ağzından bi anda "siktir..." diye ses çıktı. Silahını falan mı arıyordu yoksa bu. "Silahim arabada lanet olsun!" diye fısıldadı. Evet dediğim gibi silahını arıyordu.
Merte tekrar döndüğümde oda belini yoklayıp silahını ortaya çıkarttı. İşte şimdi siktir!. Silahı Sedata doğru çevirdiğinde içimde çok büyük bir korku patlaması yaşandı. Sedatı geri iterek öne geçtim. Merte biraz yalvarmam sonuçta işe yarayabilirdi. Sevdiği kıza vuracak kadar adi bir insan değildi
"Mert ne yapıyosun indir o silahı" dedim sesimin yumuşaklığına dikkat ederek
"Ayça çekil ordan. Sen ben yerine bu şerefsize gittin." diyerek bağırdı. Sedat buna dayanamayarak bir kaç adım öne atsada onu durdurmaya çalıştım.
"Mert bak silahı bırak konuşalım. Lütfen" diyerek bir kaç adım öne attım.
"Ayça bak gelme. Seninle değil derdim o şerefsiz öne çıksın. Yoksa çıkamıyormu korktumu" diyerek hunharca bi kahkaha attı. Şuan Sedatı bıraksam gerçekten merti döve döve öldürecek durumdaydı. Sedat kulağıma eğilerek
"Ayça yaklaşma bak elinde silah var" dedi.
"Bana birşey yapmaz o" diyerek geçiştirdim ardından da bir kaç adım daha önce gittim.
"Ayça YAK-LAŞ-MA" diyerek bütün kelimeleri heceledi.
"Mert.. Bak ben artık seni sevmiyorum" dedim. Sonunda söyleyebilmiştim.
"Kes sesini hala beni seviyorsun. O piç aklını karıştırıyor." diyince artık sedat kontrolden çıkmıştı. Merte hızlı hızlı ilerlerken
"Sakın gelme bak " diyerek silahın tetiğine yöneltti parmaklarını.
"Sedat dur" dedim. Ama sedat çoktan mertin yanında soluğu almıştı. Sedat elinden silahı almaya çalışıyordu. Mert "bırak şunu" diyerek onu itmeye çalışıyordu.
Ateş sesinden sonra ortamda bir sessizlik oluştu. Belimde sağ tarafta hissettiğim acıyla elimi belime doğru götürdüm. Kan vardı. Sanırım vurulmuştum. Dengemi sağlayamadığım için yere yığıldım ve göz kapaklarımın kapanmasına izin verdim...
✴
Lanet olsun yaklaşık beş dakikadır Ayça kollarımda yatıyordu. Merti bir güzel benzettikten sonra polisi aramıştım. Ah ayça melek gibi görünüyordu. Ayçayı kucaklayarak arabaya götürüm. Şoförüm olacak piç herif hangi cehennemdeydi. Sonunda gelebilmişti. Ayçayı kucağıma alarak arabaya götürdüm. Başını dizlerime koyacak şekilde yatırdım onu. Bi taraftan "hadi güzelim "-"dayan"-"Ayça kendine gel güzelim" diyerekten saçlarını okşuyordum.
Ayça gözlerini hafifçe araladığında "ben iyiyim sakin ol" diyerek beni sakinleştirmeye çalışmıştı. Bu beni biraz gülümsetsede onun canı yandıkça gerçekten içimden bir parça kopuyord gibiydi.
Sonunda hastanenin önüne geldiğinde yaşayacak, asla ölemez beni bırakıp gidemez diye iç geçiriyordum. Ayçayı yine kucağıma alarak sedye diye bağırdım. İki hemşire sedye ile gelirken içimden derin bir oh çektim. Ayçayı sedyeye yatırırken içimden dualar ediyordum.
Ayçayı ameliyeta aldılar direkt olarak. Ameliyata girmek için hazırlanan doktoru kolundan çekere duvara yasladım. Silahımı belimden çıkartarak kafasına dayadım
"Si..siz ne yapıyorsunuz?"
"Kes sesini! Eğer bu kız içerden sağ çıkmazsa kendi işini içerde hallet. Bilmem anlatabildim mi?" diyerek suratına doğru bağırdım.
"Tamam. Tamam sakin olun beyfendi " dedi. Umarım anlamıştır gerzek herif. Adamı ameliyat haneye iterek silahı belime tekrar iliştirdim.
Yukarıdakine duaları peş peşe sıralarken bir yandan da ayça ölürse ben ne yaparım diyerek ic geçiriyordum. Bunun hesabını o piçe soracaktım adi herif.
Telefonumu cebimden çıkartarak en güvendiğim adamım yiğiti aradım.
"Alo yiğit!"
"Efendim sedat bey"
"O mert olacak piç karakolda mı hala?"
"Evet içeride"
"Ne yapıp edip o piçi karakoldan kaçırıyorsunuz. Bizim ormanlık alandaki depoya getirin onun işini ben halledecem" dedim. Ardından yiğitin suratına telefonu kapattım. İlk başta neden polisi arayıp bi aptallık yapmıştım ki. Onun işini baştan benim halletmem gerekiyordu.
Canım acıyordu. O orda can çekişirken içim parçalanıyordu sanki. İçimden ameliyata girip Ayçanın yanında olmak onun elini tutmak isterken bir yanımda bırak doktorlar işini yapsın diyordu.
Onun ölmesine asla dayanamazdım. Sanki o benim güç kaynağım gibiydi. O güzel kokusunu tekrar hissedemezsem eğer onunla birlikte giderdim. Abi diye seslenilen tarafa döndüğümde ömerin bana doğru koştuğunu gördüm.
"Abi nasıl oldu? Ayça iyi mi?" dedi sesi titriyordu oda korkmuştu.
"Mert.. Mert piçi vurdu onu" dedim. Elimde hala ayçanın kanları varken sakinleşmem mümkün değil gibi duruyordu.
"Mert mi? Şu çocuk hatırladım niye böyle bir saçmalık yaptı ki?" dedi.
"Bilmiyorum ömer ama o adam ölmeden öfkem asla bitmeyecek asla!" dedim. Dizlerimi kırarak yere oturdum. Kollarımla kafamı sararak kafamı dizlerime koyup beklemeye başladım.
.................................
Ayça tam olarak 1 saat 43 dakikadır ameliyattaydı. Bu durum sinirlerimi bozmaya başlamıştı. Ameliyat kapısının sesini duyunca kafamı kaldırıp hemen kapıya yöneldim. Cılız kısa boylu hemşire çıkmıştı içeriden. Onu kollarını tutarak
"Ayça nasıl iyimi?" dedim onu sarsarak
"Bu konuda bilgi verem..." kelimeleri bitirmesine izin vermeden hemşireyi içeri sürükleyerek
"İçeri git ve o aptal doktoru buraya getir hemen" diyerek onu daha fazla ittim. Bilgi veremezmiş. Benim kim olduğumdan haberleri yoktu sanırım.
O gerzek herif dışarı çıkınca boğazına yapışarak "durumu nasıl?" dedim.
"İyi. Kurşun fazla derine girmemiş. Fakat çok fazla kan kaybetmiş çok fazla" dedi.
Yaşıyordu. Beni bırakıp gitmemişti. Bu kız bana ne yapmıştı böyle? Lanet olsun ona çok fazla değer veriyordum. Eğer ölseydi... Ölseydi tek bir saniye düşünmeden peşinden giderdim. Onun o güzel gamzeleri o kokusu olmadan zaten yaşamam pek de mümkün sayılmazdı. Doktoru serbest bırakarak ömere baktım oda bu durumdan oldukça mutluydu. Ömere seslendim kahkaha eşliğinde
"Yaşıyor ömer yaşıyor" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Aşıksın!
RomanceZor bir hayat... Geçmişin küllerini hayatından tamamen silip atmak isteyen bir kız. Bu zorlu hayatında nelerle karşılaşacak? Bu yakışıklı genç adamın ona yardım eli uzatırken genç kızın ona aşık olması varmıydı planda? Ya adam yıllardır sevdiği kız...