11.BÖLÜM: BİR PARÇA MUTLULUK

2.7K 76 10
                                    

Tek bildiğim, meselesi olmayan hayatın bir faydasız olduğuydu. ( PAULO COELHO )

Engel olunmuyordu bazı şeylere. Karşı çıkamıyorduk duygularımıza. Söz geçiremiyorduk kalbimize. Ona tutunduğum da güvenilir bir dal bulmuşum gibi hissettiren kollarından çıkamıyorum. Çıkartamıyorum kendimi..

Şuan yanlış yapıyorum. Öğretmenimin kolları arasında sakinleşiyordum. Kalp atışlarım bana en ağır işkenceyi çektirse de rahatlıyor, adeta mayışıyordum. Hata yapıyordum.. bu kollar, açmış olduğu göğsü aslında benim cehennemimdi. Cehennem ateşim beni rahatlatıyordu. Kendime gelmeliydim. Şuan bu dururmumuz o kadar yanlıştı ki bir gören olsa açıklayacak yüzümüz olmazdı.

Buğra hoca belki yırtardı ama ben.. genel de hep böye olurdu. Kadının namusu beş para etmezdi geri kafalı insanlara göre. Sözü geçen hep erkekti. Ama kadına kıza gelince hep suçlu olarak da ,iğrenç biri olarakta muamele yapılan görünen kişilerdi. Sıkıntıyla son kez onun kokusunu içime çektim ve sırtına koyduğum ellerimin boşluğa düşmesine izin verdim. Şuan onun başımdan ağrı beni göğsüne bastırması bir öğretmenin yapacağı bir hareket değildi.

Yavaşça elimin tekini göğsüne bastırıp yavaşça ayrıldım ve utancımdan ne yapacağımı bilemezmiş bir şekilde bana kaşlaırnı çatıp bakan Buğra hocaya döndüm. Boğazım adeta düğümlenmişti. Konuşsam onu kıracak gibiydim. Gerçi neden kırılasın ki sonuçta o bir öğretmendi. O bana bir öğretmen edasıyla sarılmışken benim onun göğsünde ve kolları arasından farlı alemlere dalıp farklı düşünceler düşünmem çok yanlış,ve buğra hocaya en büyük haksızlıktı. Hadi herkesi geçtim.. yine tıkar kulaklarımı çevreyi umursamam ama Buğra hocanın kariyeri benim için çok önemliydi.

"Biz... Yanlış durumdaydık. Olmaması gereken, bir haldeydik. Haldeydim. Özür dilerim hocam." Diyerek utancımdan saçmaladığımı bile biliyorken hemen masaya bıraktığım çantamı sırtıma atıp, hiçbirşey söylemeyen hatta bana çatık kaşlarıyla bakmasını sürdüren Buğra hocaya son kes bakıp koşar adımlarla kütüphaneden çıkacaktım ki koluma dolanan eller buna izin vermedi.

Dönemiyordum yine utancımdan. Şuan kolumu tutmuş ona dönmemi istiyordu. "Haklısın Ufaklık! Unut gitsin." Dedi ve kolumu bırakıp gitmeme izin verdi. Boşluğa doğru düşen kolumun sarsılmasıyla bakışlarımı ona o kadar çok döndürmek istiyordum ki artık nefsime bir dur demeyi de bilmem gerekiyordu. "İyi akşamlar." Diyerek koşar adımlarla kütüphaneden çıkıp aşağı kattaki merdivenleri ikişer üçer atlayıp hızlıca okuldan çıktım.

Nedense bir izlenim vardı üzerimde. Onun siyahı andıran gözleri üzerimde gibiydi. Sırtımı delip geçen bakışlarını kayde değerdi. Görmezden gelemiyor en ağır şekilde hissedebiliyordum. Hızlıca okuldan uzaklaştığım da bir durağa oturup elimi kalbime sertçe bastırıp, "Siktir! Kalbime de beynime de onun kollarında neredeyse mayışan ruhuma ve bedenime de siktir!" Yüksek sesle kendime söylenip etrafta bana dönen kimseyi umursamadan ellerimi sertçe saçlarımdan geçirip arkaya attım.

"Onun kokusunu delice içine çeken burnuma sıçayım!" Diyerek neredeyse kendimi pataklayacaktım. Şurda kendime bir temiz dayak çeksem yeridir. "Kızım olmayan biriylemi konuşuyorsun." Orta yaşlı sesi düşmüş bir teyzenin konuşmasıyla kabaca teyzeye dönüp, "Evet teyze tanıştıriyim istersen seni! Bu benim yol arkadaşım Hilmi." Diyerek önümde boş yeri gösterdim. Kadın gözlerini pörtleştirip bana ciddimiyim diye baktı ve sonra da elimle gösterdiğim yere bakıp, dua okumaya başladı.

Gerçekten süper!

Kafayı yedim. "Tövbe estağrfurullah yavrum orada kimse yok. Hilmi de kim?" Diyen teyzeye el sallayıp gelen otobüse bindim. Tabiki de göz devirmeden edemedim. Ne hilmisi ya! İyice saçmaladım. Ah Buğra hoca Ah! Aklımı başımdan alıp ikiye katlayıp yoğurda bandırıyorsun! Nasıl delirmiyim. O kokunu nasıl içimden çıkartayım?

YASAK AŞK |öğretmenim| TAMAMLANDI✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin