40.BÖLÜM: MUTLUNUN HİKAYESİ

1.1K 44 2
                                    

"Dayıcım bir abla geldi!" Minik kızın içeriye doğru bağırmasıyla aniden kendime geldim. Küçük, kücücük bir kızdı.. saçları kahverengi ve oldukça düzdü. Minik elleriyle kapı pervazına dokunup tekrar Buğraya doğru seslendi. "Dayı?" Yüzümde aniden oluşan sıcacık gülümsemeyle içeriye girip kapıyı kapattım ve minik kızın yanına diz çöküp, "Merhaba tatlım ben Rüya. Senin adıb ne?" Diyerek elimi uzattım.

Bu halime karşı kıkırdayıp bilmiş bilmiş elini elime uzatıp, "Merhaba Rüyacım ben de Mutlu. Tanıştığımıza çok memnun oldum." Diyerek aniden boynuma sarılmasıyla genişçe gülümseyerek bende minnak bedenine kollarımı doladım. "Rüya?" Kenarda durmuş bizi gülerek izleyen Buğrayla göz göze geldiğim an yavaşça Mutlu'dan ayrılıp, "Küçük misafirin varmış dayısı." Diyerek bize gülümseyerek bakan Mutluyu kucağıma alıp salona doğru ilerledik.

"Evet güzelim annemlerin bir işi çıkmış küçük hanım bugün bende." Diyerek kucağımdaki mutlunun saçlarını karıştırdı. Mutlu da huysuzlanmış bir şekilde saçlarını tekrar düzeltip, "Dayı yapmasana ya ben büyüdüm artık." Diyerek bilmişçe konuşan Miniği koltuğa indirip, "Öylemi küçük hanım?" Diyerek sordum. Sanki bunu sormam hoşuna gitmiş gibi kafasını sallayıp, "Hıhım."dedi. Koltuktan atlayıp merdivenlere koşarak, "Dayı ben Rüyacığıma oyuncaklarımı göstereceğim." Diyerek yukarı çıkmasıyla neredeyse sırıtmaktan çenem uyuşmuştu. Adı gibi mutlu ve neşeli bir kızdı.

"Çok tatlı." Diyerek bana derin bakışlarla bakan Buğraya döndüğüm de kafa sallayıp, "Tıpkı senin gibi." Demesiyle yüzümdeki tebessüm büyüdü. "Eve gitmedin mi?" Diyerek yanıma oturmasıyla kafamı olumsuzca sallayıp, "Hayır. Ablamdan sonra direk buraya geldim." Dememle sinsice sırıtıp kıvırcık saçlarımı omzumdan arkama atıp dudaklarını çizik olan yanağıma bastırarak, "Hmm peki beni özledin mi?" Diyerek sormasıyla utansam da belli etmemeye çalışıp, "Ee sevgili öğretmenim yarın sınavlar başlıyor. Sizce geçebilecekmiyim?" Diyerek sormamla kendisinden emin bir şekilde bir elini omzumdan sarkıtıp beni göğsüne çekip uzanmamı sağlamasıyla dudaklarını saçlarıma bastırıp, "Benim olduğundan emin olduğum kadar eminim birtanem.. geçeceksin!" Demesiyle adeta içimde kelebekler uçuşuyordu.

"Yıl sonuna az kaldı." Bir anda bunu söylerken bulmuştum kendimi. Çenesini saçlarıma koyup derin bir nefes alarak, "Biraz daha dayanalım diyorsun yani? Annenle baban okulu bitirdikten sonra birşey demez mi yani?" Demesiyle emin olamasam da kafamı bilmiyorum derecesinde sallayıp,"Hiç bilmiyorum ama ne olursa olsun sen bırakmazsın değil mi beni?"

Sanki hayatımda ki en önemli soruyu sormuşum gibi hissettim. Zaman, kavramı benim için o an durdu. Derin bir nefes aldığını sertçe kalkan göğsünden anlamıştım. İçinde bir sıkıntı vardı ve emin olamıyormuş gibi bir his sezmiştim. Korkuyla atmaya başlayan delice kalbimle başımı ona doğru çevirip göz göze geldim ve dalgın bakışları gözlerime çıktığında kuruyan dudaklarımı aralayıp, "Bırakmiyacaksın değilmi?" Diyerek sorumu yineledim.

Sanki yeni kendine geliyormuş gibi kafasını iki yana hızlıca sallayıp, tekrar göğsüne yaslanmamı sağladı ve saçlarımı okşayarak, "Asla! Asla bırakmiyacağım güzelim." Dedi ve bir kez daha dudaklarını saçlarıma bastırdı. Biraz olsun üzerimden kalkan tedirginlikle içimdeki huzursuzluk geçmese de belli etmeden, "Mutlu sana dayı dedi. Senin kız kardeşin mi var?" Diyerek sormamla sertçe kalkan göğsüyle az önceki gibi olmuştu.

Yine bir sıkıntı çökmüştü üzerine. Ondan tamamen ayrılıp yan dönerek ona baktığım da çatık kaşlarını düzeltmeden, "Var." Dedi. Öyle bir var demişti ki olmasını istemezmiş gibi.. birşey yaşamıştı ama yaşadığını hatırladıkça olmamasını istiyordu. Onunla birlikte kalbim büzülüyormuş gibi hissetmem sizce normal mi? Sevdiğiniz biri karşınızda acı çekerken sizinde aynı acıyı en derininizden ondan kat ve kat daha fazla acı çekmeniz sizce gerçekten normalmiydi?

"Mutlu." Dedi ve burukça gülümsedi. "Çok zor bir çocukluk geçiriyor." Demesiyle sanki kelimelerini toparlayamıyordu. Nedenini bilmiyordum ama onu zorlamakta istemiyordum. Elimi kaldırıp seğrilmiş yanağına koyarak, "Sakin ol. Ben buradayım yanındayım, hep yanında olacağım." Dememle başını yan yapıp yanağını omzuyla arasına koyarak dudaklarını bastırdı. "Kız kardeşim Mutluyu 17 yaşında doğurdu. Lisedeydi henüz... Yanlış bir aşkın peşine takılıp bir adamla birliktelik sürmüş. Sonra da dünyaya Mutlu geldi. Kardeşim Mutluyu istemedi, kabullenemedi. Babam da kabullenemedi.. kardeşimi yurt dışına çıkarttı. Mutlu da annesini yurt dışında diye biliyor ama babasını öldü biliyor. O zamanlar çok zordu bizim içinde. Ablam hala da istemiyor. Ama biliyorum bir gün isteyecek ve geri dönüp Mutluya annelik yapacak. Bu süreçte annemle babam bakıyorlar Mutluya."

En derinlerden hissettiğim kalbimin burkuntusuyla gözlerimi yumdum. Çenemden aşağı boynuma doğru süratle akan göz yaşlarımı hızlıca silip ona döndüm. Eğer ki ben böyle hissettiysem Buğranın ne hissettiğini anlayamazdım. O... O çok üzülüyordu. Ama herşeye rağmen sert, duygusuz biriymiş gibi görünüyordu etrafa göre. "Mutluya annesini sürekli biz anlatıyoruz. Gelecek diyoruz, oda sabırlı bir şekilde bekliyor." Küçük.. küçücük bir kız çocuğu bu denli acılı bir hikayesinin tam ortasında suçluymuş gibi gösterilemezdi. Bu hikayede en masum kişi Mutluydu. Bu olmamalıydı.

"Neyse güzelim kapatalım konuyu. Etkilenmesini bizi duymasını istemiyorum." Hemen toparlanıp söylediği sözlerle olumluca kafa sallayıp göz yaşlarımı süratle silerek ona döndüm. Ağladığımı yeni farketmiş gibi çatık kaşları öyle bir çatıldı ki hayatımda ki en soğuk bir tavırla konuştu. "Sen! Ağladın mı?" Diyerek sinirle sormasıyla kafamı olumsuzca sallayıp, "Hayır sevgilim." Dedim ama çenemi nazik bir şekilde tutup, eğdiğim başımı kaldırdığın da kızarmış yanaklarımla karşılaşmıştı. Ağladığımda yüzüm kızarıyordu. Önüme düşen saçımı kulağımın arkasına koyup, "Tek göz yaşına kıyamam! Akıtma göz yaşlarını! Bu kadar iyi olma!" Diyerek konuşmasıyla acılı bir tebessüm peydah oldu dudaklarımda. Hiç çekinmeden dudaklarını dudağıma yakın bir kıvrıma bastırmasıyla adeta nutkum tutulmuştu. "Gülüşünden öpmek istiyorum."diyerek bu kez de kıvırcık saçlarımı okşmaya başladı.

Herşeye rağmen bana sevgi göstermekten, kendimi değerli hissetmemi sağlıyordu. Bunu nasıl başarıyordu bilmiyorum ama onun gözünde biliyordum artık çok değerim vardı.. ve beni asla da bırakmazdı. "Dayı? Rüyacım?" Diyerek sevinçle bize koşturan Mutluyla hemen biraz Buğradan uzaklaşacaktım ki engel olup elini belime koyarak beni durdurdu.

Kollarını Mutluya açarak,"Koş bakalım dayıya." Diyerek sevinçle Mutluya gülümseyen Buğraya kaydığın da bakışlarım öyle sevgi dolu bakıyordu ki Mutluya.. bence bu dünyada hem şansız olduğu kadar en şanslı kişi de Mutluydu. Buğra gibi bir seveni ona değer vereni vardı. Koşarak Buğranın kucağına gelip oturmasıyla üçümüzde yan yanaydık.

"Şimdi siz birbirinizi seviyormusunuz?"diyerek sormasıyla altı yaşında bir çocuğun böyle şeyleri bilmesi akıl alır şeyler değildi. Altı yaşında olmasına rağmen ruhu büyümüş, olgunlaşmış gibiydi. Minik ellerini tutup, "Evet miniğim." Dememle dudaklarındaki kıkırtıyla Buğraya döndü. "Dayıcım bence Rüyayı bırakma. O çok güzel ve kıvırcıkların prensesi." Demesiyle içim yumuşacık olmuştu.

Kıvırcıkların prensesi..

"Sende dünyaların en güzelisin." Diyerek dudağımı minik yanağına bastırmamla başım, Mutlu Buğranın kucağında olduğu için göğsüne gelmişti. Bizi mutlulukla izleyen Buğraya baktığım da oda gözlerini gözlerime çevirerek, "Benim kıvırcığım."dedi sessizce. "Senin dayıcım senin." Diyerek gülen Mutluyla adeta şaşkınlıkla ağzıma aralandı.

Az önce bizim minnak dayısına kafamı tutmuştu. Ağzımdan kaçan kıkırtıyla Buğraya döndüğümde onunda güldüğünü gördüm. En kötü günümüz umarım böyle olur. Daha iyi günlerimizde olur inşallah..

****

Selamlar^^

Diğer bölümde kafa karışıklığımdan dolayı Buğra 'yerine' Emir yazmışım arkadaşlar. Bunun için sizlerden tekrar özür diliyorum.:(

Umarım bölümü sevmişsinizdir🌼

Vote+yorum

Sizleri seviyorum💙

DEWAMKEE🙆


YASAK AŞK |öğretmenim| TAMAMLANDI✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin