45.BÖLÜM: DOĞRULUK OYUNU

1K 48 100
                                    

Merhabalar:(

Şimdi ben görüyorum ki bölümlerde yalnızca bir okurumdan başka tek bir yorum bile gelmiyor. Şurda gelmişiz 45. Bölüme. O Kadar az kaldı ki finale. Ben Rüya ve Buğradan ayrılmayalım diye konuları sizin için uzattıkça uzatmaya çalışıyorum. Sizden de beklediğim tek şey bir oy ve yorum. Gerçekten her birnizin tek bir yorumu bile yeter. Ama kimse yapmıyor. Tek bir kişi hariç.

Elinizi koyun vicdanınıza düşünün. Ben sizin için sürekli bölüm atmaya çalışıp çabalıyorum. Ama tek bir yorum okuyamıyorum. Lütfen diyorum bir kez daha. Lütfen yorum yapın. Gerçekten ilham kaynağım sizin tek yorumunuzla bile uçup zirveye ulaşıyor.

Yine de teşekkür ederim okuduğunuz için❤

theprettyx yorumların ve hiç dinmeyen desteğin için binlerce kez teşekkürederim💙

***

"Kanka sen şimdi sıçtın." Bakışlarımı onun kısılmış gözlerinden alamazken özgenin kulağıma fısıldamasıyla sertçe yutkunup, "Hemde fena sıçtım." Dedim sessizce. Durduğu yerden kendine gelip, "Herkes kahvaltıya!!" Diyerek bağırdı. Bu kez bakışların odağı Buğra olmuştu. Çoğu kişi onun sinirli olduğunu anladığı için ikiletmeden direk tesise doğru yürümeye başladılar. Eylül ve arkadaşları da bizi apaçık tehtit edip, yüzlerini yıkamak için uzaylı bakışları halleriyle tesisdeki lavaboya doğru yürüdüler.

Arkalarından özgeyle ikimiz sırıtmaya devam ederken Çağlar ortamıza girip kolunu ikimizin de omzuna atarak, "Sizden korkulur valla." Dedi.

"Tabi oğlum, bizimle uğraşacak kişi ne yaptığını düşünecek." Diyen Özgeyle bu kez Çağlar tam konuşacaktı ki Buğra hocanın sesi yeri, göğü inletti. "Size tesise dedim değil mi!!" Sanki bu bakışları daha çok çağlara idi. Çağlar hemen Özgenin elinden tutup tesise yürümeye doğru giderken etrafta kimsenin olmamasından faydalanıp, hala kızgın bakışlarıyla bana bakan Buğranın bana doğru gelmesini bekledim.

Olduğum yerden kıpırdamazken hala Eylül ve arkadaşlarının aldığı suratlarının hali gözlerimin önünden gitmiyordu. "Sırıtma yürü!!" Diyerek yanımdan geçip ormanın içine doğru yürüyen Buğrayla şaşkınlıkla arkasından bakakaldığım da kendime gelip bende arkasından gittim. Her adımı bastığı dal parçasını ortadan ikiye bölüp, ormanı dalların sesi dolduruyordu.

Niye bu kadar sinirlendi?

Anlamadım ki.

Bıkkınlıkla nefes verip olduğum yerde durup, "Ben gelmiyorum." Dedim ve geldiğimiz yoldan arkamı dönüp adım atacaktım ki ne ara yanıma geldiğini bilmediğim bir şekilde kolumdan tuttuğu gibi beni kendine çekti. Bakışları hala sinir ile doluyken başını yüzme doğru yaklaştırıp, "Nereye küçük hanım? Daha o zıplamalarınızın hesabını vereceksiniz?" Diyerek tehtit dolu sesiyle konuşmasıyla sıkıntıyla nefes verip kolumu kendime çekmeye çalışıp, "Ben mi hesap vereceğim?" Diyerek diğer serbest olan elimle kendimi gösterdim.

Hiç düşünmeden kafasını sallamasıyla kaşlarm olduğundan fazla çatıldı. Ona inat bende yüzümü aramızda neredeyse hiç olmayan mesafeyle yüzüne yaklaştırarak, "Ben! Kimseye hesap verecek birşey yapmadım! Yapsam da kimseye hesap vermem." Diyerek umursamazca konuşmamla çatık kaşları olduğundan da çatıldı. Kolumu serbest bırakıp sinirle ellerini saçlarından geçirerek, "Lan! Niye ordan oraya zıplayıp duruyorsun Rüya!!" Diyerek bağırmasıyla normal bir ifadeyle yüzüne bakıp umursamazca kollarımı kaldırıp indirdim.

YASAK AŞK |öğretmenim| TAMAMLANDI✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin