Siyaha bürünen birini ayırt etmek zordur.
Çok zordur. Hatta imkansızdır. Ama beyaza bürünen bir kişiyi ayırt etmek hem kolay, hem de özeldir. Bu adam tamamen siyahdı benim için. Annemle ben beyaz o siyah. Her rengin karışımı olur ama bizim karışımımz yok. İki yıl sonra ilk defa gördüm Babamı.Hafif saçları ağırlaşmış ve beyazlaşmış desem olmiyacak. Gayet dinç bir şekilde karşımda duruyordu. İki yıl. Koca yediyüz otuz gün beni bizi kendisinden mahrum bırakmıştı. Gözlerine öyle bir bakıyordum ki yanıma bir adım atmaya cesaret edemiyordu. Usulca bir damla göz yaşım süzüldü çenemden ağrı boynuma doğru. "Rüyam yapma." Diyerek fısıldadı.
O konuştukça kalbimin ağrısı fazlalaşıyordu. Kendime söz vermiştim. Eğerki bir gün karşılaşırsak onu görmezden geleceğime dair kendime söz vermiştim ama olmadı. Karşıma geçti ve ben güçsüzlüğümü göstere, göstere ağlıyorum. Bir adım attığı an yüksek bir sesle bağırdım. "Yaklaşma!!" Korkuyordum. İki yıl önce saçlarımı okşamayan eli şimdi bana dokunursa kendimi kaybederdim. Benim çocukluk aşkım babamdı. Herkesin öyledir ama benim babam benim için çok başkaydı.
"Kızım yapma lütfen beni bir dinle." İki elimle sertçe göz yaşlarımı silip, "Senin kızın öldü! Mezarının başına gitmek istiyorsan iki yıl öncesine git! Annemden de benden de uzak dur! Bıraktığın ailen yok!" Ben.. babamın biricik kızı babama bu sözleri söyledim. Bir tarafım pişmanlıkla ağlasa da diğer yanım öfkeliydi. Kırgındı, ve çok üzgündü.
Dudakları titredi. Gözlerimi kısıp yüzüne daha dikkatli baktığım da ağlıyordu. Hemde hiç durmaksızın göz yaşları bir bir dökülüyordu. Koşup ona sarılmamak iki yılı silmemek için kendimi çok zor tuttum. "Yapma kızım. Özür dilerim yapamadım sizsiz olmadı. Annensiz sensiz olmadı hiçbirşey düzgün gitmedi." Demesiyle sinirle ağzımdan bir gülünç çıkartıp, "Düzgün gitseydi dönmeyecektin yani?" Dedim sinirle. "Sen bana baba kelimesini bu iki yılda unutturdun. En zor anımızda beş kuruş paramız olmadığı anda sen bizi öldürdün." Dedim ve yüzüne son kez bakıp arkamı döndüm.
"Rüya!" Acı çekermişcesine bağırdı. "Yapma kızım. Burada da bana o acıyı yaşatma." Demesiyle hiçbirşey söylemeden hızlıca orayı terk ettim. Nefesim artık o kadar hızlı alınıp veriyordum ki tek tük evlerin arasında bağırmamak için dişimi dudağıma geçirdim. Koştukça sicim sicim göz yaşlarım akıyordu. Oradan çok fazla uzaklaştığım an dayanamayıp kendimi dizlerimin üzerinde yere attım.
İki elimle yüzümü avuçlayarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. O kadar çok sızlıyordu ki kalbim.. o kadar kırgındım ki annemi ayakta tuttuğum o anlar dökmediğim göz yaşlarımı şimdi döküyordum. Bir tarafım onu affetmek isterken diğer tarafım onu silmek istiyordu. "Canım yanıyor." Birine o kadar çok ihtiyacım vardı ki kolları arasında bağıra bağıra ağlardım.
Ellerimi sertçe boşluğa bırakıp hıçkırıklarımı dizginlemeye çalıştım ama olmadı. Her susmaya çalıştıkça daha çok yandı canım. Ardımdan bıraktığım karanlık yola baktığım da yoktu. Gelmemişti peşimden. Yerden destek alıp güçlükle ayağa kalktım. Dizlerim tir, tir titriyordu. Ağlamaktan kızaran gözlerimi yumup tekrar açtım.
Annemi de üzecektim bu halde. Beni böyle görse eminimki burayı birbirine katar babamı bulur söylemediğini bırakmazdı. Yere düşen çantamı da alıp neredeyse geldiğim eve doğru adımladım. Gözüm Buğra hocanın evine kaydığın da arabası evin önündeydi. Odasının da ışığı geliyordu.Daha fazla oraya bakmamak adına hemen apartmandan içeri girip bizim kata çıktım. Annem belki de gelmişti. Umarım gelmemiştir yoksa bu halimi görmesini istemiyorum.
Üzülürdü. Çok üzülürdü. Üzülmesine dayanamazdım. Çantadaki anahtarla kapıyı açıp içeri girdiğim de burnuma dolan yemek kokusu ve yüzüme çarpan sıcaklıkla gözlerimi yumdum. Aile sıcaklığı buna deniliyor olsa gerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YASAK AŞK |öğretmenim| TAMAMLANDI✔
Roman pour Adolescents!!ARGO KELİMELER İÇERİR!! ******* Onun aşkı da benim aşkımda birbirimize yasaktı. ne o sevebilirdi beni bir nefes yakınımdan. Ne de ben onu sevebilirdim bir nefes yakınında. imkansız ve yasak aşktan ibaretti bizimkisi. "Buram buram aşk kokuyorsun k...