Şu zamana kadar, yani onunla tanışmadan onu sevmeden önce tam bir baş balasıydım. Onunla tanıştıktan sonra, onun diğer öğretmenlerden bir çok farkı vardı. Bu farkındalıklar benim gözümde hep bir farklı göstermişti onu. Yavaş yavaş oldu.. ilk önce onu gördüğüm de aptalca sırıtıyordum. Sırıtmaktan ziyade öğretmenlere olan katı tavrım birden tuzla buz olmuştu. Sonra zaten herşey bir bir gerçeleşmişti.
Ona aşık olmuştum.
Dün gece Özgeyle çılgın planımızı gerçekletirdikten sonra yemek yiyip uyumak için tekrar çadıra dönmüştük. Bugünde yeni bir güne uyanmıştık. Sabahın erken saatinde kalkıp bilmem ne cesaret ama tesisin arkasında ilerde gözüme çarpan bir hamakla oraya doğru yürüyordum. Hamak ağaca bağlı gibi görünüyordu uzaktan.
Henüz güneş yeni yeni doğduğu için bakışlarımı geldiğim yola çevirdim. Çadırlardan tamamen uzaklaşmıştım. Hamağa az bir mesafe kala ilerde görünen gölle ağzım kulaklarımda şaşkınlıkla güçük gölle şaşkınlıkla adımlarımı hızlandırdım. Ormanda gölün ne işi vardı?
İki ağaca asılı olan hamağa bakıp, direk göle doğru adımladım. Yaklaştıkça kuşların cıvıltısı içimi dolduruyordu. Sabahın hafif esintisiyle önüme gelen saçımla, gözlerimi yumup, göletin etrafa sardığı toprak kokusunu derince içime çektim. Sanırım bu kokuyu hiçbir şeye değişmem..
İnsanın içi hani bir an huzurla dolar ya hayatımda hiç hissetmediğim o huzuru bütün bedenimde hissediyordum. Toprak kokusu içimi sarmalamışken, göletten gelen damla sesleri ve kuş cıvıltıları kulağa hoş bir ses bırakıyordu. Huzurun anlamı bu olsa gerek.. arkadan belime dolanan kollarla aniden gelen korkuyla çığlık atacaktım ki onun sesini duyduğum an derin nefesimi dışa verdim. "Hiştt güzelim benim." Neredeyse aklım çıkacaktı. Başını boynuma koyup küçük bir öpücük bırakarak geri çekildi. Bende ona döndüğüm de neredeyse aramızda hiç mesafe yoktu.
"Günaydın." Diyerek yüzümdeki tebessümle konuştum. Yeni uyandığı her halinden belli olan bakışları ve dağınık saçlarıyla gözlerime ışıltılarla bakıp, "İşte şimdi günüm aydı." Dedi. Rüzgardan dolayı hala önüme gelen kıvırcık saçlarıma bakışları kaydığın da dudakları kıvrıldı. Elini uzatıp saçımı kulağımın arkasına koyup dudaklarını alnıma bastırarak, "Buraya doğru yürüdüğünü gördüm. Bende geldim." Hala bakışlarımda ki şaşkınlıkta beni nasıl bulduğu sorusunu açıklamasıyla bakışlarımı arkamda ki manzaraya çevirip,"İyi yapmışsın gelmekle." Dedim.
Elleri belimi bulduğunda beni direk kolunun altına alıp bir yere doğru yürümüye başladı. Sanki burayı daha önce biliyormuş gibi bir hali vardı. Ona dönüp, "Nereye gidiyoruz?" Diyerek sordum. Dudakları yine alnımı bulduğun da biraz bekleyip geri çekildi. "Sana göstermek istediğim bir yer var." Şimdi emin olmuştum. Buğra gerçekten de burayı biliyordu.
Uzun, ucu bucağı görünmeyen gölle bakışlarım uzaklara değmişken o anda gözüme kesişen bir iskele ile gözlerimden resmen kalpler çıkıyordu. "Oha! İskele var gördünmü!" Diyerek dilimi tutamayıp konuşmamla ufak bir kahka atması bir oldu. Aptalmısın kızım adam zaten bildiği bir yere götürüyor seni! Dudağımı ağzımın içine yuvarlayıp bana sırıtarak bakan Buğraya gözlerimi çıkartarak, "Şey ya..?" Diyerek gevelememle bakışları dudaklarıma kaydı.
Euzubilşahimineşşeytanirracim bismillahirahmanirriahim. Allahım sana geliyorum! Bakma öyle zalımın Oğlu !
"Güzelim o dudağını öyle yapma! Zor duruyorum zaten!"diyerek konuşmasıyla hemen ışık hızında ağzıma yuvarladığım dudağımı serbest bırakrım. Öyle ölünmez yiğidim füze at! Halime gülerek baksa da başını yüzme doğru eğip gözlerini gözlerimden ayırmadam, "Şey ha? Kasmasan mı yani?" Bir imayla konuşmasıyla dün servisteyken ona kasma dediğimi hatırlarıyordu bana. Şimdi hapı yuttun kızım! Hadi buna da bir kaçış yolu bul!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YASAK AŞK |öğretmenim| TAMAMLANDI✔
Roman pour Adolescents!!ARGO KELİMELER İÇERİR!! ******* Onun aşkı da benim aşkımda birbirimize yasaktı. ne o sevebilirdi beni bir nefes yakınımdan. Ne de ben onu sevebilirdim bir nefes yakınında. imkansız ve yasak aşktan ibaretti bizimkisi. "Buram buram aşk kokuyorsun k...