51.BÖLÜM: YIKILAN HAYALLER

974 45 23
                                    

Geri sayım mı başlamıştı artık? Bizim hikayemiz yasak diye, mutsuz mu olmak zorundaydı? O öğretmen iken ben öğrenci? Sevemezmiydik birbirimizi? Kalp değilmiydi bu? Kim kalbin nereye konacağından bahsetmişti, kim kalbi yönlendirebilmişti de ben onu sevme diyecektim! Karşımda annemden çıkmış kadının söylediği sözlere inanıp vazmıgeçecektim?

Ben bu değilim..

Bizim hikayemiz yasak olsa dahi, güven bağımızı kesmemişti. Ben ona sonsuz güveniyordum.

Canım en derinlerinde yanmaya devam ederken, hayatımda belki de ilk defa ona nefretle baktım.

Nefret en kötü gününde, aslında en değer verdiğinin ektiği, büyüttüğü bir tohumdu.

"Ben sen oku diye dişimi tırnağıma takıp, elalemin evini temizledim. Sen sırf oku diye! O okula gidip öğretmenini sev diye değil!!" Dedi bağırarak. Gözlerimdeki yaşlar durmuş ifadesizce ona bakmayı sürdürürken, yine az önce söylediği sözleri tekrarladı. "Gitti işte bitti! Adını dahi anmayacaksın!" Diyerek olduğu yerden volta atmaya başlamışken herşeye rağmen dudaklarımda bir kahka çıktı.

Bedenimdeki ağrı artık uyuşmuş bir şekilde canımı yakmazken, onun gözlerinin içine baka baka kahka attım. Bir taraftan süzülen göz yaşlarım attığım kahkanın acılı bir gülüş olduğunu gösterse de delirmiş gibi kahka atmayı sürdürdüm. Bana onu unut diyordu! Koca senenin bitmesine bir buçuk ay kalmışken, onca günlerimizi, anılarımızı unut diyordu.

Unutmam!

Sertçe kolumdaki serumu çıkartıp yataktan kalkmaya çalıştım. "Rüya dur daha serum bitmedi!" Diyen ablamı umursamadan ayağa kalkıp, ilk başta başım dönse de duvara tutanarak dolaba doğru adımladım. "Nereye böyle? Ona mı?" Diyen annem diyemediğim kadını bile umursamadan sertçe dolabın kapağını öyle bir açtım ki tekrar duvarla buluşup kapanmıştı.

Aksini umursamadan içinden olan kıyaferlerimden birer parça alıp direk lavaboya doğru adımladım. "Gidince üzülerek geri döneceksin." Arkamdan son söylediklerini duymak istemesem de ister istemez bilinç altıma yerleşiyordu her bir söylediği söz...

Nasıl girdiğim lavabodan giyinip çıktığımın farkında bile değilken, odaya tekrar döndüğümde aynı şekilde annem volta atarak odada dönüyordu. Ablam onu sakinleştirmek istermiş gibi bir kaç birşey söylese de işe yaramıyordu. Özge ise ne yapacağını bilemezmiş gibi bir köşeye geçip bana üzgünce bakıyordu. Şuan içimden hüngür hüngür ağlamak gelse de şimdi sırası değildi..

Onun evine gitmeden önce, onu görmeden önce hiçbirşeyin sırası değildi.

Ne zor bir histi bu boşluk, her anın da o varken onun olmaması, en acı anında bile hiç gelmemesi kadar, hiç acı vermemişti bu boşluk. Artık  nefesim kesiliyordu, gözyaşlarım hep akmak, kalbim sızlamaktan uyuşmak istiyordu. Bunları ben değil, ruhum istiyordu.

Belki bir çok kişi aramızdaki ilişkiyi hata olarak görecekti ama, ben onu büyük hata değil, en büyük doğrumu onu severek yaptım. "Bende geleyim mi seninle?" Üzgünce konuşan Özgeye olumsuzca kafa sallayıp, "Hayır." Diyerek reddedip, annemin arkamdan bağırarak söylediği kırıcı sözleri umrsamadan çıktım odadan. Adımlarımı ileriye doğru emin bir şekilde atarken, kalbim adeta ağzımda atıyordu.

Bu yaptığım gurursuzlukmuydu?

Neydi?

Benim bu yaptığım, o gelmemiş bile olsa ilişkimize verdiğim sadakatti.. ilişkimize verdiğim en önemli ilgiydi.

Taksinin camından yüzüme baktığım da, gözlerim tamamen kızarmış ve altı morarmıştı. Yüzüm siyah filmli camlarda öylesine solgun ve sararmış görünüyordu ki dudaklarım yarayla çatlamıştı. Usulca bir göz yaşımın süzülmesiyle, kendime bakmaya son verip hemen kapıyı açarak arabaya yerleştim ve taksiciye mahallemizin adını verip başımı cama yasladım.

YASAK AŞK |öğretmenim| TAMAMLANDI✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin