Boşluk.
Sarmalamış sanki hayatımı. Bir adım atarsam kayıp gidecekmişim gibi o boşluktan. Kimsenin beni çıkaramayacağı o çukurdan.
Bir adım vardı atacak. Karamsarlıkmıydı onu engelleyen. Ama bir his vardı içimde. Atarsam adım sonsuza dek yok olacakmışım gibi. Söz geçiremiyorum kalbime. Onun yanında deli gibi çarpan kalbime çarpma! Diyemiyorum. Heyecanımı durduramıyorum. Neredeyse onun yanında nefes almayı bile unutacak dereceye gelen ben onsuzluğa dayanamazmışım gibi hissediyorum.
O benim öğretmenim!
Ama iyiki de öğretmenim. Belki de o olmasaydı okula içten içe gitmek istemezdim. Yada hayatım boyunca ilk defa kendime -okuyacağım- demezdim. Bana ilkleri yaşatan bu adama çoktan tutuldum. Ama ona bunu söyleyecek yüzüm bile yok.
Koluma şuan dokunuşu bile içimi yanıp kavururken kendim olmaktan çıkmak üzereydim. "Kıvırcık." Bakışlarım adımı söylemek yerine bana takmış olduğu ismi söylemesiyle dudaklarına kaydı. Belki de şuan ilk defa kıvırcık olduğuma sevindim. "Nereye böyle?" Sorarca kalkan kaşlarıyla birlikte gözlerimi gözlerine çıkarttım. Şuan zihnim gerçekmi diye sorguluyordu onu.
Ama o şuan gerçekten gerçekti!
"Hocam."dedim tebessüm ederek. "Sizin ne işiniz var burda?"diyerek sordum. Bu sefer o sert yüz hatlarından eser yoktu. Şimdi yüzünde sadece yumuşacık bir hal vardı. Gülümseyecek gibiydi sanki. "Eve gidiyorum." Söylediği şeyle şaşkınlıkla gözlerimi açıp, "Siz? Bizim mahallede ev mi tuttunuz?" Şaşkınlıkla konuşmamla yüzünde varla yok arası oluşan tebessümle kafa sallayıp, "Evet küçük sizin apartmanın karşısı." Dediği an hüzün mutluluk, heyecan gülme hissiyatı herşey şuan el ele girip resmen halay çekiyordu. Bunu elbetteki yüzüme yansıtmadım.
"Sevindim hocam. Desenize beni çalıştıracak hoca dibimde." Diyerek gülümsedim. Ne diyorum ben. Neden atar yapan ben şuan yumuşacık olmuşum gibiyim. "Desene o zaman öğrencime daha çok ceza vereceğim." Dedi bu sefer. Gülüp, "Analşılan hocam sizinle laf dalaşına girilmeyecek." Hemen telefonumu çıkartıp saate baktım. Sekize on vardı. "Nereye böyle?" Sorarca kalkan kaşlarıyla birlikte başımı tekrar kaldırdım ve Buğra hocaya bakıp, "Kafeye yieyecek birşeyler alacam da." Dedim.
Yalan!
Çalışmaya gidiyorum.
"Peki öğrenci. Çok kalma dışarda tehlikeli biliyorsun buralar." Olumluca bakıp, "Peki hocam iyi akşamlar." Dedim. Buğra hoca geldiğim yoldan gitmeye bende onun gediği yoldan gitmeye başladım. Tepe taklak olan kalbimle heyecanım üst seviyeye çıkmıştı. Yanında resmen kalbim depar atıyordu. Çok güzeldi bu his. Umarım çabuk da biter. Belki seneye ünüversiteyi kazanırsam gidecektim. Yani hayallerim bitecekti.
Şuan sadece onu öğretmenim olarak görmeliyim.
Hızlıca kafeye geldim ve yine çok kişi olduğu için yoğun çalıştım. Dört saatim koşarak geçmişti.
**
Yorgunca kendimi yatağa atıp kollarımı her iki yana açtım. "Çok şükür bitti bu gece de." Aklıma gelen şeyle hemen yataktan fırlayıp perdemi araladım ve karşı apartmana baktım. O apartmanda genelde çok kişi yoktu. En üst katın ışığı geliyordu bir tek. Ve tam da benim odamın karşısıydı. O ışığa baktığımda bir beden gördüm. Arkası dönük telefonla konuşuyordu. Bu kişi Buğra hocadan başkası değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YASAK AŞK |öğretmenim| TAMAMLANDI✔
Genç Kurgu!!ARGO KELİMELER İÇERİR!! ******* Onun aşkı da benim aşkımda birbirimize yasaktı. ne o sevebilirdi beni bir nefes yakınımdan. Ne de ben onu sevebilirdim bir nefes yakınında. imkansız ve yasak aşktan ibaretti bizimkisi. "Buram buram aşk kokuyorsun k...