Ezel birinin varlığını hissetmesiyle huzursuz uykusundan uyandı, ama gözlerini açmadı. Kıpırdamadı bile.
Dinledi.
Gerçekten odasında biri vardı. Varlığını gizleme zahmetine bile katlanmayacak kadar rahat hareket eden biriydi hem de.
Ezel kapalı gözlerinin karanlığında odasında rahatça dolaşan kişinin soluklarını dinledi.
Saye miydi? Yoksa yarım kalan işini bitirmek isteyen Nera mı?
Her an yataktan fırlayıp saldırmaya hazır bir şekilde bekledi.
Odanın ışığının yanmasıyla gözkapaklarının ardındaki karanlık yumuşadı.
“Uyumadığını biliyorum,” dedi Miray. “Numarayı bırak da kaldır kafanı.”
Kızın sesini duyan Ezel gerilen kaslarını gevşetirken gözlerini açtı. İstemeye istemeye yattığı yerden doğruldu. Miray devasa oyuncak gorilini sırtlanmış, yatağının yanında bir tür karabasan misali dikiliyordu. Yüzündeki hevesli ışıkta gelecek kötü şeylerin alameti vardı. Uyanır uyanmaz kişinin görmek isteyeceği türden bir şey değildi yani.
“Ne istiyorsun?” diye homurdandı Ezel.
“Gırtlağını kessem haberin olmayacak.”
Ezel kızardı. Kız haklıydı. Yorgunluğu kendini savunmasız bırakmasının bahanesi olamazdı.
“Ne istiyorsun?” Sesi bu sefer bezgin ve içerlemiş çıkmıştı.
“Küllerle aran iyi, değil mi?” dedi Miray yükünü yere atarken.
Ezel tamamen ayılmış ve durumdan fena halde işkillenmiş bir halde gözlerini kıstı. “Ee, n’olmuş?”
“Güzellik uykunu böldüğüm için surat yapma şimdi. Sana göre bir işim var.”
Ezel çarşafı kafasına kadar çekip bunu duymamış, hatta Miray’ı asla görmemiş gibi yapma istediğini bastırdı. İş iştir. Bir yerden başlamak gerekiyordu. Buruşuk kartvizitini Miray’ın burnun dibine uzatınca kız meraklı bir ifadeyle kartı aldı.
“Ooo! Demek artık sen de kapitalist sistemin neferlerinden birisin. Tebrikler. Gökdeniz sana fazla ödemiyor anlaşılan.”
Ezel şaşırmak yerine sadece iç çekti. “Biliyor muydun?”
“Gökdeniz’in minik kuşlarından biri olduğunu mu? Elbette.”
“Bilmeyen var mı bari?”
“Sanmıyorum.”
“Anladım.”
Ezel Miray’ın elindeki kartı kapıp hali hazırda kırış kırış olmuş kartı hüzünlü bir utançla daha da buruşturup attı. Belki de sandığı kadar bu işe uygun biri değildi.
“Ah,” dedi Miray bir aydınlanmayla. “Miray bilmiyor diye biliyorum. Yani ‘ben olmayan’ Miray bilmiyor. Gökdeniz’in minik casusu olduğunu fark etmedi sanırım.”
“Kör bir sineğin farkındalığına sahip birini kandırabildiğim için gurur duymayacağım.”
Miray itiraz edecek gibi ağzını açtı, gerisin geri kapattı ve başıyla sertçe onayladı. “Sen de haklısın.” Gorilin yanına diz çöktü. “Neyse, biz işimize bakalım şimdi. Kendine daha sonra acırsın. Sana kendini geliştirmen için harika bir fırsat sunuyorum.” Manidarca Ezel’e baktı. “Üstelik de bedava.”
“Hiçbir şey bedava değildir,” diye mırıldandı Ezel.
İhtiyatlı bir merakla oturduğu yerden kafasını uzatıp Miray’ın tek bir hareketle gorilin tombik göbeğini yırtışını izledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞI
FantasyBüyücüler, Avcılar, Sıradan İnsanlar ve İblisler... Hepsi bir düzen içinde yaşıyorlardı. Ta ki en güçlü Büyücülerden biri olan Gece'nin, sevdiği adam bir Avcı tarafından vahşice öldürülene kadar... Gece artık hem intikamını alıp halkın gözünde otori...