10-Hesapta Olmayanlar

655 105 3
                                    

     Kedi odada olup bitenlerle neredeyse hiç ilgilenmiyordu. Onun derdi davetsiz misafirlerleydi. Odadaki örümceklerin kökünü kurutmuştu. Yaptığıyla gururlu ve gururunun kibriyle dolu bir halde salına salına odayı bir kez daha gözden geçirdi. Kedilerin gözleri keskindi, ama örümcekler de sinip pusuya yatma konusunda birer ustaydılar.

     Kara tüylerini titreten güçle kulaklarını dikip kafayı kaldırdı. Sivri gözbebeklerini küçük elbise dolabına sabitlemiş, neler olacağını görmek için beklemeye başlamıştı.

     Büyünün gücü üstüne çökünce, cilası eskimiş dolabının ince, kalitesiz tahtaları gıcırdadı. Sırtına binen yükle inleyen cılız bir insandan farksızdı. Kapağındaki boy aynasının inleyişi inceydi; camın kırılganlığını hatırlatmak istercesine belli belirsiz çatlakların ince çıtırtılarıyla itiraz ediyordu olana. Büyü ise aldırmazdı; öyle ki birkaç saniye sonra elbise dolabı kaderine razı, büyüye boğun eğmiş, iki büklüm olsa da sesi soluğu kesmişti. Aynanın yüzeyindeki oda yansıması silindi. Yerine sisli bir sabahı andıran puslu bir görüntü geldi. Çok geçmedi pusun içinde karanlık bir şekil belirdi. Bir insan kafası...

     Gece, o şeklin kime ait olduğunu hemen anladı. Aynayı parçalayıp geri püskürtmekten vazgeçti.

     Pus hızla dağıldı ve aynada Çınar'ın minyon yüzü belirdi. Kaşları ebediyen öyle kalacaklarmış gibi amansızca çatılmış, kırmızı dudakları sevimsizce gerilmişti. Kısa bir an kıpır kıpır gözleri yuvalarının içinde şöyle bir dolanıp etrafı kolaçan etti. Yatakta hareketsiz yatan kızı gördüğünde durdu, inceledi. Baktı ki kız da ses seda yok, onun az ötesinde bir sandalyeye tünemiş oturan Gece'ye kızgın gözlerini dikti.

     "Gece," diye cıyakladı. "Nerdesin sen?"

     Gece, sakince başını çevirip baktı. Çınar'ın coşkulu memnuniyetsizliği kayaya çarpıp geri sekmişti sanki.

     "Sana bir kötü, bir kötü haberim daha var," dedi Çınar. "Ama en gereksizi  söylemekle başlayacağ..." Sesi kesilip görüntü puslandı. "Gece... hey..." Pus tekrar dağılınca Çınar acele acele bağırdı. "Buranın tılsımını kırmadın mı?"

      "Hepsini değil," dedi Gece. "Rahatça dolaşabileceğim kadarını bozdum." Nedeniyse ortada, der gibi dik dik Çınar'a bakıyordu. Rahatsız ediyorsun beni, diye haykırıyordu yüzü resmen.

     Gece'nin bu hallerine alışık Çınar ona aldırmadı. Bir şey söylüyordu ki sesi çatırtıların arasında boğuldu. Apartmanın koruma tılsımı Çınar'ın bağlantısını kesmek için aynaya daha güçlü bir şekilde yüklendi. Çatırtılar yükselirken aynanın yüzeyinde kıl gibi çatlaklar oluşuyordu. Böyle giderse zaten kalitesiz, incecik bir şey olan cam paramparça olacaktı.

     Binaların koruma tılsımları, yönetimin ev sahiplerine yasal dayatmalarla zorunlu kıldığı bir uygulamaydı. Tılsımlar genellikle yapım aşamasında binanın zeminine kazınırdı, ki bu yüzden gücü betonların arasında kayarak ilerlerken Gece hedefinin yerini az çok biliyordu.

     Büyüsü koruma tılsımını kolaylıkla buldu. Onu bir koza gibi sarıp, apartmanla bağlantısını kesti. Bina birkaç saatliğine korumasız kalacaktı, ama bu, tılsımı parçalamaktan iyiydi. Zemini kazıp yeni bir tılsım yapmak hem zahmetli hem de daha maliyetli olurdu.

     Çınar'ın aynadaki görüntüsü netleşti.

     "Böylesi daha iyi. Biraz zahmet oldu ama..."

     Gece, Çınar'ın dokundurmasına aldırmaz bir halde, 'ne diyeceksen de ve kaybol' havalarındaydı. Çınar iç çekip direkt konuya girdi.

AY IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin