Miray kafasını, gömdüğü yerden kaldırdı. Şaşkındı. Yaşıyordu!
Hızla ayaklarının üstüne dikildi. Üstündeki toz ve moloz parçaları minik serpintilerle küçük hışırtılar çıkararak yere yağdı. Boğazına kaçan toz gırtlağına yapışıyor, öksürtüp rahatsız ediyordu. Ama Miray elini ağzına kapatmış, bir taraftan yürümeye çalışırken bir taraftan da olabildiğince sessiz, tozdan gıdıklanan boğazını temizlemeye uğraşıyordu. Karanlık hem avantajı hem de dezavantajıydı. Bir de toz bulutu vardı ki göz gözü görmüyordu. Ayın ışığını yakalamış yerlerde müziksiz bir ritimle kıvrılan, salınan toz parçacıkları gümüşi gümüşi parlıyordu.
Miray el yordamıyla ağır aksak ve mümkün olan en az sesi çıkarmaya çalışarak yürüdü. Ne tarafa doğru gittiğini göremiyordu, fakat dümdüz yürürse kafenin yanındaki apartmanı, iblisin uçup duvarına geçirdiği yeri bulacağını biliyordu. Yerdeki kırık taşlara takılıp düşmemek için dikkatli bir adım attı ve ileri uzattığı eli sert ve sıcak bir şeye dokundu. Bu şey kesinlikle duvar değildi. Miray ateşe değmiş gibi elini geri çekti, ama iblisin pütürlü derisinin hissi avcunun içinden kolay kolay geçmedi. Biraz daha yana kayıp apartmanın serin duvarını buldu. Avcunu duvara dayadı ve kafenin arka sokağına çıkmayı umarak duvarı takip ede ede yürüdü. Büyücünün hala peşinde olduğuna emindi. Hissediyordu. Neden? Niye?
'Umurumda değil," diye düşündü. "Neden? Niye? Umurumda değil. Şimdilik değil. Yakalanmayacağım.' Ve fısıldadı. "Sen kazanamayacaksın!"
Fısıltıyı duyduğunda Gece durdu. Tozlar boğazına kaçıyor, yıldızların parıl parıl oynaştığı gece karası saçlarına tutunup telleri kül grisine boyuyordu. Kız üç adım uzağındaydı. Yapacağı küçük tek bir büyü... ve kız ellerinin arasında olurdu. Ama Gece durdu. Kızın fısıltısı hoş bir melodi gibi kulaklarında dönüyordu. Miray'ın kör aksak kendinden uzaklaşmasını izlerken dudaklarının kenarındaki küçük bir kıvrılmayla kendini belli eden kibirle tatlı tatlı gülümsedi.
Miray avcunu apartmanın soğuk, pürüzlü duvarına dayamış, el yordamıyla ilerlemeye çalışıyordu. Diğer eliyle ağzını burnunu kapatmıştı ama ciğerlerine dolmak için inat eden toz parçacıklarını uzaklaştırmaya bunun pek de bir yararı dokunmuyordu. Asıl canını sıkansa istediği hızda gidemiyor oluşuydu. Neredeyse körlemesine yürüyor, bir sonraki adımında önüne ne çıkacağını bilmiyordu.
Zaten zayıf olan ışık azaldıkça azaldı. Zifiri karanlıkta kaldığında iki apartman arasındaki dar boşlukta yürüdüğünü anladı. Kapkara duvarlar heyula gibi iki yanından yükseliyor, soğuk karanlığı insanı ezip minicik hissettiriyordu. Karşı koymaya çalışsa bile korkunç, kanlı düşünceler zifirin içinden sızıp aklına doluyor, attığı her adımda her an Büyücünün karanlığın içinden fırlayacağını düşünüp durmaktan kendini alamıyordu. Kadının zalim nefesini ensesinde hissediyordu. Ürperticiydi, yorucuydu ve sinirleniyordu da.
Bitmek bilmeyen dakikalar sonunda karanlık koridoru geçip arka sokağa çıktı. Temiz hava ve ışığa kavuşmuştu. İnsanlar balkonlara, pencerelere tünemişler olanlara anlam vermeye çalışıyorlardı. Miray başını eğdi. Yüzünü saklamaya çalıştığını fark ettirmemek için geriye baktı. Sokak lambalarının ışığında uçuşan tozlar, geldiği koridorun karanlığında kayboluyorlardı. Büyücünün uzun boylu siluetini o karanlık koridorun ağzında görmeyi umarak birkaç saniye bakındı. Büyücü onu takip ediyor muydu? Etmemesini umuyordu, ama muhtemelen edecekti. Niye kendini göstermiyordu o halde? Belki de insanlardan çekiniyordu. İnsanlara kendini daha fazla göstermek istemiyor olmalıydı.
İnsanlar?!
Miray düşüncelerden sıyrılıp artan mırıldanmaları duydu ve onu fark eden insanların her saniye artan bakışlarını gördü. Kuyruğu ateşe değmiş kedi misali irkildi. Üstü başı toz toprak içindeydi ve o tozlu cehennemin içinden yürüyerek çıkıp gelmişti. Ne Büyücü görünüyor ne başka bir patlama oluyor ne de gürültü patırtı kopuyordu. Ortalığın yatıştığını sanan millet onu tutup sorgu suale başlamadan koşturmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞI
FantasyBüyücüler, Avcılar, Sıradan İnsanlar ve İblisler... Hepsi bir düzen içinde yaşıyorlardı. Ta ki en güçlü Büyücülerden biri olan Gece'nin, sevdiği adam bir Avcı tarafından vahşice öldürülene kadar... Gece artık hem intikamını alıp halkın gözünde otori...