Miray'ın haykırışıyla Gece irkildi. Bir anlığına olsa da dikkati dağıldı. Koran bu minicik şansı kaçırmamıştı. Yakaladığı açıklıktan Gece'nin karnını sağlam bir yumruk geçirdi.
Aldığı darbeyle tökezleyerek geriledi Gece. İkinci bir deri gibi bedenini saran büyüsel kalkanı darbenin çoğunu engellememiş olsaydı organlarının patlayıp omuriliğinin kırılması içten bile değildi. Bu adamın şimdiye kadar neden yakalanmadığını anlayabiliyordu. Koran dövüşürken sadece cevherine bel bağlamıyordu. Üzerine gelen büyüleri engellemek için satranç tahtasında hamle yaparcasına akıllıca ve seri bir şekilde kullanıyordu tılsımlarını. Bedenini de oldukça iyi eğitmişti. Çevik ve güçlüydü. İyi bir asker olabilirdi. Yanlış tarafta olması bir kayıptı.
Miray iniltili bir nefes aldığında Gece'nin gözleri mavinin en karanlık tonuna büründü. Kızın acı çektiğini görmek karnına aldığı darbeden daha sarsıcıydı. Acıtıyordu. Planında bir değişiklik yapmaya karar verdi. Koran'ı Meclis'e yarı ölü bir halde teslim etmeyi düşünüyordu. Şimdi yüzde yüz ölü olduğundan emin olacaktı. Yerdeki ceset kadar ölü.
Gece'nin öfkesini attığı yumruğa yoran Koran pis pis sırıttı. Patlamış dudağı ve düğmeleri kopmuş gömleğinin sefilliğine bakmadan sordu.
"Devam edebilecek misiniz Efendi Gece?"
Kendine yakışan bir sesi vardı. Çatık kaşlarının keskinliğini bileyleyen derin, güçlü ve dövüşürken su gibi akan hareketlerinin rahatlığına sahip akıcı, duru bir ses.
"Elbette," dedi Gece. "Motivasyonun düşmüş görünüyordu. Şevke gelmen için biraz yardımın bana zararı olmaz."
"Büyücülerin değerli hanımını incitmek niyetinde değildim. Madem arzuları aksi yönde seve seve uyarım." Alaycı bir reveransla eğildi. "Kellemi almak için katlandığınız zahmet bile onur vericiyken dövüşmek hayal gibi. Ufak bir tavsiyem olacak yalnızca, bir dahakine yemi ulu orta yere koymazsanız sinekler üşüşmez."
"Aklımda tutarım," dedi Gece karlı akşamların tehlikeli, soğuk sakinliğine benzer hoş bir sesle.
Miray'a saldıran adamların Koran'la bir ilgisi yoktu demek. Avcılar reislerinin işi olabilir miydi? Belki. Fakat kızın kimliği duyulmuş olsa bile onu ortadan kaldırmak için bu kadar patırtı gürültü koparmazlardı. İhtiyar'ın kahraman imajının bozulmasını istemiyorlarsa eğer sessizce meseleyi kapatmak Avcıların tarzına daha uygun bir yoldu. O halde yerde ölü yatan serseri kimin için çalışıyordu? Uygun bir zamanda ilgilenmek üzere soruyu aklının bir köşesine yazdı. Ve dikkatini Koran'a verdi.
Koran alaycı resmiyetini bir kenara bırakarak ilk kez Gece'yi ciddiyetle süzdü.
"Korkuyu hissetmiyor gibisin."
Gece hiçbir şey söylemeden ona bakmaya devam etti.
Koran kendinden emin güldü. "Ölülerin bile korktukları şeyler vardır."
"Biliyorum," dedi Gece. "Seninki ben olacağım."
Odanın içindeki hava yoğunlaşmaya başladı. Minik yıldırımlar mavimsi ışıklarla çakıp sönüyorlardı. Koran sendeledi. Etrafı şimşeklerle çevrilmişti. İpliğimsi uzantılar ona dokunup, yaka yaka etinden küçük parçalar kopararak kayboluyorlardı. Büyük lokmalar almamalarının tek engeli Koran'ın tılsımlarıydı. Gece Koran'ın üstüne daha da yüklendi.
Koran'ın gırtlağından öfkeli bir homurtu koptu. Eğleniyor gibiydi de ama. Çatık kaşlarının altındaki sarı gözlerinin içinde keyifli bir pırıltı vardı. Boynundaki tılsımı asılıp zincirini kopardı. Parlak ışıklar eline yoğunlaştı. Şimşeklerden küçük bir buket tutuyormuş gibi görünüyordu. Cevherinin etrafa yaydığı korku normal bir insanı delirtecek denli ağırlaşmıştı. Miray ile o korku arasındaki tek engel Gece'nin korumasıydı. Koran tılsımı olanca gücüyle yere çarpıp patladığında bir an göz gözü görmez oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞI
FantasyBüyücüler, Avcılar, Sıradan İnsanlar ve İblisler... Hepsi bir düzen içinde yaşıyorlardı. Ta ki en güçlü Büyücülerden biri olan Gece'nin, sevdiği adam bir Avcı tarafından vahşice öldürülene kadar... Gece artık hem intikamını alıp halkın gözünde otori...