Alışveriş merkezinin otoparkı sessiz, hatta ıssızdı. Sabah yedi akşam on bir kaynayan kazan nihayet insanları kovalamış, biraz dinlenmeye çekilmişti. Koca bina olanları, olacakları boş vermiş, bin yıllık anıtların dinginliğiyle usulca horluyordu. Karanlık, boş, büyük bir yer... Huzursuz ediciydi.
Ezel sigarasından aceleyle bir nefes çekti.
Bitirebilir miydi?
Bir araba göz acıtan ışığıyla görüş alanına girince cevabını aldı.
Bitiremeyecekti.
Fiyakalı bir model, zırhlı ve karartılmış camlar, sağlam tılsımlar veee geç bir saat... Arabadakilerin alışveriş merkezinde cüzdan boşaltmaya gelmediği belliydi. Dikiz aynasına baktı. Babalıkla görüşmeye geldiğini ima eden, hayalet figürü de yoktu. Ona 'Hayalet' demelerinin nedeni bu minik maskotlardı herhalde. Küçük bir kızın anahtarlığına yakışırlardı anca, ama kaderin cilvesi... Ola ola Babalık'ın işaret mimi olmuşlardı. Ve tuhaf bir şekilde Ezel'i ürpertiyorlardı.
Sonuç olarak gelenler arıza çıkarmaya niyetli, davetsiz şahıslardı.
Çocukluğundan beri bir yerlere sinmenin getirdiği rahatlıkla Ezel duvarın karanlığına az daha sokuldu. İzmaritinin yanan ucunu koparıp betona attı. İş üstündeyken başka şeylerle uğraşması Sessiz Efendi'nin hoşuna gitmiyordu. Karanlığın içinde minik kızıl bir noktaya benzeyen koru ayağının ucuyla ezdi. İçilememiş yarımı da özenle cebine koydu.
Araba yaklaşırken dikkatini ona verdi. Sessiz Efendi'den işaret gelmemişti. Yani davetsiz misafirleri bir süre oyalaması gerekecekti. İlk ders için basit işti. Yine de dikkatliydi. Eline geçen bu fırsatı batırmak istemiyordu.
Yaklaşık bir ay önce kendi kanında boğulmak üzereyken Sessiz Efendi bulmuştu onu. Yaralarını sarmış, yatacak temiz bir yatak vermiş, taze yemeklerle karnını doyurmuştu. Ezel'in zor yoldan, anasından bile daha iyi bellediği bir şey varsa o da, bu dünyada karşılıksız hiçbir şey olmayacağıydı. İt ite piresini bile ancak sürtünürse veriyordu. Kimse kimseyi gül yüzü hatırına yakasından tutup, bok çukurundan düzlüğe çıkarmazdı. Hele ki karşısındaki anasının babasının bile siktiri çekip sokağa attığı melez bir velet olsun. İki iki daha dörttü. O kadar.
"Benden sana yol olmaz babalık," demişti biraz iyileşip dillenince. "Bana yürümeye falan kalkarsan bağırsaklarını çantanda taşımaya başlarsın, ona göre." Ezile ezile ezmeyi öğrenmiş birinin dingin vahşiliğiyle konuşuyor, öyle bakıyordu. Kara bir bataklık gibiydi. Bana bulaşırsan gebertirim seni, bulaşmasan yaşarsın diyordu.
Sessiz Efendi'nin tehditlere karnı toktu. Moruk zaten fırın kapağı kıvamında, tuhaf bir adamdı. Akıllı mı yoksa kafadan az çatlak mı olduğunu kestirmek zordu. Kesin olan şey cüzdanı kabarık biriydi. İyi giyinmeyi de seviyordu. Sezilen şu sinsiliği olmasa kırlaşmış sakalıyla bir gözü toprağa bakmaya başlamış bir adamcağız tipi vardı. Büyücü olabilirdi, fakat onların dönek kibrini taşımıyordu. Büyük ihtimalle Ezel gibi bir melezdi. Birbirlerine ne olduklarını sormamışlardı hiç. Aynı boktan kaderi paylaşan iki kişi konuşmadan da anlaşırdı.
Yaşlı başlı bu adam iş hayatında hatırı sayılır bir şahsiyet olduğundan bahsetti Ezel'e. Hırsızlık, adam kaçırma, kelle avcılığı, kiralık katil gibi alanlarda hizmet veriyordu. Bu kadar yaşlanmayı başarabildiğine göre işinde epey iyiydi, yaşadığı konağa bakılırsa da işleri tıkırındaydı demek. Piyasada Sessiz adıyla tanınıyordu, ama ona Yılan ya da Hayalet diyenler de vardı. Kartvizitinde adının hemen altında "Serbest İş Adamı" ibaresi bulunuyordu. Hırsız veya kiralık katil değil. Buraya dikkat; onlar iş alanının yan dallarıydı. Dediklerine de canı gönülden inanıyordu, ha. Yaptığı işe saygı duyduğu ortadaydı. Karşısındakinden de aynı saygıyı talep ediyordu. Korku ya da kıçı kırık bir alay değil. Saygı. O kadar. Yaklaşık yarım saat süren laf salatında Ezel'in anladığı buydu. Ha, bir de bu moruğu öldürüp altınlarını cebe atma planlarından vazgeçmiş, konaktan sağ salim tüymeye karar vermişti. Canı altından daha değerliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞI
FantasyBüyücüler, Avcılar, Sıradan İnsanlar ve İblisler... Hepsi bir düzen içinde yaşıyorlardı. Ta ki en güçlü Büyücülerden biri olan Gece'nin, sevdiği adam bir Avcı tarafından vahşice öldürülene kadar... Gece artık hem intikamını alıp halkın gözünde otori...