Sabah güneşinin tatlı ışığına yüzünü buruşturdu Saye. Perdeyi çekip kapattı. Nera, ona kahvesini getirdiğinde beşinci kocasının yadigârı, antika masasının arkasında asık bir suratla oturuyordu. Okuyup onaylaması gereken rapor tomarları önüne öylece duruyordu. Günlük okuduğu gazetelerin katları bile açılıp bozulmamıştı. Sinirliydi.
Bir parça kanla tatlandırılmış sade kahveyi Saye'nin önüne bıraktı Nera. Her zamanki gibi yine beyazlar içinde, kuğular kadar zarifti. Saye'nin asık suratını süzdü. Nedenini gayet iyi biliyordu. Miray'ı Yazevi'nden çıkarmak için Avcı'yla işbirliği yapmıştı. Bundan da öte Behice'yle ilgili gerçekleri bilmesine rağmen Gece'ye hiçbir şey söylememişti. Öğrendiklerinden sonra Gece ne sesini yükseltmiş ne de Saye'yle zorunda kalmadıkça konuşmuştu. Biricik kızı onu görmezden geliyordu.
"Sana kızmakta haklı," dedi Nera.
"Değil," dedi Saye sakince. Uzun tırnağının ucuyla rapor tomarına pıt pıt vurdu. "Avcı'nın kızı geldiğinden beri burnumuzu işten kaldırmaz olduk. Gittiği her yerde arkasında bir enkaz bırakıyor. Haksız mıyım?"
"Haklısın," dedi Nera. Ve gerçekten de haklıydı. Gece, Miray'ın peşine düştüğü ilk andan beri kenar mahalledeki bir kafeterya, alış veriş merkezindeki bir otopark ve asırlık sera kullanılmaz olmuştu. Sabahlara kadar süren mesailer, plansız maliyetler, kapanmamak için ısrar eden çenelerin susturulması ve daha neler neler... Ortada böylesi deliller varken nasıl haksız olduğu söyleyebilirdi ki.
"Ama Behice konusunda onu uyarman gerekirdi."
"Behice için sonuç değişmezdi," dedi Saye. "Sadece olacakları geciktirmiş olurduk. Üstelik Gece daha fazla yıpranırdı. Bana kalsa yılanın kafasını en başından koparmadığım için pişmanım. Yaptığı pisliği temizlemek kolay olamayacak. Avcılar üstümüze daha fazla gelecekler."
"Yine de, bu sefer biraz ileri gittiğini kabul etmelisin."
"Gitmem gerekirse giderim. Gece onu uyarmadığımı söyleyemez."
"Behice'nin yanına casus yerleştirip kadının bildiğini okumasına izin vermek... Avcı'yla işbirliği yapıp kızı kaçırmasına yardım etmek... Hem de Gece'nin kendi evinde. Kim bilir başka neler var." Başını salladı. "Behice'ye kızıyorsun, ama önce sen Gece'nin otoritesini, saygınlığını ve özellikle kendi saygınlığını düşünmeliydin."
Saye, Nera'yı süzdü. "Azarlanıyor muyum?"
"Sen Gece'yi, Gece'ye rağmen korumak istiyorsun. Ben de seni, sana rağmen korumak istiyorum. Beni anlamalısın, tatlım." Nera'nın sesi kibar, ama üzgün biraz da kızgındı. "O kızdan kurtulmayı bu kadar çok mu istiyorsun?"
"Kız da... Miray da tuhaf bir şey var."
"Pek öyle görünmüyor. Belki güçlü bir melez olabilir. Gerçi bu da kesin değil..."
"Anneler bilir."
"Sadece söyle," dedi neredeyse fısıldarcasına Nera. "O kızı ortadan kaldırmamı söyle." Saye'nin kendini düşünmeden bir şeyler yapmasını istemiyordu artık. Yapması gereken tek şey emri vermekti.
"Hayır," dedi Saye.
Nera geri çekildi. "Gece ile aramız bozulmadan bu işi halledebilirim."
"Yapabileceğini biliyorum."
"Biliyormuş gibi davranmıyorsun ama," dedi Nera öfkeli bir sakinlikle. "Kendi başına hareket ediyorsun. Gece'yle beni karşı karşıya getirmekten çekindiğini fark etmediğimi mi sanıyorsun? Onun zayıf olduğunu düşünmediğine göre, beni güçsüz mü buluyorsun Tirşe Saye?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞI
FantasyBüyücüler, Avcılar, Sıradan İnsanlar ve İblisler... Hepsi bir düzen içinde yaşıyorlardı. Ta ki en güçlü Büyücülerden biri olan Gece'nin, sevdiği adam bir Avcı tarafından vahşice öldürülene kadar... Gece artık hem intikamını alıp halkın gözünde otori...