Babalar Günü Special Edition

833 112 30
                                    

Babası, çocuklarının babası kalbinde olan veya kalbinde yara olan ,keşke hiç olmasa ama, herkesi sımsıcak sarsın bu bölüm inşallah. Unutmayın bu dünya yalan, elbet bir gün mutlulukla/ğa kavuşacağız!

*

Evin kapısını açıp içeriye doğru sesleniyorum, "Gül güzeli?" Saatimi kontrol ediyorum, evet birkaç saat erken geldim ama evden çıkacaklarına dair bir şey dememişti Gülce. Neyse. Üzerime rahat bir şeyler giyip öyle ararım. Elimdeki çantayı kapının yanındaki konsolun kıyısına bırakıyorum. Üst katın merdivenine gelince sesleri duyulmaya başlıyor. Allah Allah, hepsi birlikte?

Tam Gülce'ye tekrar seslenecekken Oğuz'un sesi duraksamama sebep oluyor.

"Annem." adımlarımı yavaşlatıp kapının oradan başımı uzatıyorum. Gökdeniz, Zeynep ve kucağında Amine'yle Josephine oyun odasındaki büyük masanın etrafında oturmuş hararetle bir şeyler yapıyorlar. Açım kötü olduğu için ne yaptıklarını tam seçemiyorum.

Onların biraz önünde gül güzeli kocaman karnıyla Oğuz'un önünde eğilmiş, oğlumuz ise kolları ile annesini sarmanın peşinde. Eh be kızım, yapma diyorum böyle şeyler.

"Oğlum." diye mırıldanıyor Gülce keyifle. Onları böyle görünce ne kadar endişelensem de gülümsemeden duramıyorum. Allah bilir yine neler düşündü Oğuz Kaan? Normalde de Gülce'ye çok düşkün ama hamile olan annesine asla dayanamıyor en büyük oğlumuz. Annesi sütünü içmiş mi, annesi rahat uyumuş mu, bebek içindeyken ya düşerse diye korkuyor muymuş...

Sarıl-ama-maları bitince ellerinden birini annesinin yanağına koyuyor Oğuz, "Üzülüyor musun anne?"

Oğuz'un minik elini alıp öpüyor sonra yanağına geri bırakıyor gül güzeli, "Neye üzüleceğim ki anneciğim?"

"Şimdi senin baban yok ya, babamın da babası yok, ama bizim babamız var. Biz hediye yapıyoruz ona, Katherine bugün dedi ki arkadaşlarımızın hepsinin babası yokmuş o yüzden üzülebilirlermiş böyle günlerde. İstersen Father's Day'i kutlamayalım?"

Gözleri hemen sulanıyor Gülce Dilmen'in. Biri hamile biri romantik...Kimse beni görmese de kafamı iki yana sallamaktan kendimi alamıyorum. Ağlarsa Oğuz'un yanlış anlayacağını bildiğinden çabuk toparlanıyor gül güzeli. Bu konuda ezelden beri iyi olduğu için minik oğlumuz hiçbir şey anlayamıyor. Hoş annesinin yanında kimin şansı var, ben anlıyorum da elden ne geliyor?

"Öğretmenin doğru söylemiş canım, arkadaşlarının babaları yanlarında olmayabilir ve üzülebilirler. Bu yüzden böyle şeyleri bence de onlara çok anlatmazsan iyi olur. Ama benim için ve baban için bu geçerli değil." Dayanamayıp minik eline bir öpücük daha bırakıyor Oğuz'un öyle devam ediyor, "Geçen sene babana, Orhan amcana ve Melih dayına bir yemek düzenlemiştik çok sevinmişlerdi hatırlıyor musun?"

Kafasını sallıyor ağır ağır Oğuz Kaan, yine de tam anlamıyla ikna olamıyor. "Ama o zaman bilmiyordum ki anne, belki de babam üzülmüştür. Bize ayıp olmasın diye mahsusçuktan mutluymuş gibi yapmış olabilir."

Gülce dayanamayıp kıkırdıyor, sonra Oğuz'un iki yanağını sımsıkı kavrayıp kocaman öpüyor.

"Ohh, mis! Babalar ve anneler çocuklarına oyun oynamazlar canımın içi. Baban çok mutlu olmuştu, ben de öyle. Hatta sen daha doğmamıştın ama biz sen benim karnımın içindeyken de babana sürpriz yapmıştık birlikte."

"Really?" derken bu sırrın çok hoşuna gittiğini saklayamıyor Oğuz, elleri heyecanla havaya kalkıyor. "Ne yapmıştık anne birlikte?"

O günü hatırlayınca ister istemez sırıtıyorum. Hadi anlat bakalım anlatabiliyorsan o geceyi gül güzeli.

Gül İmparatorluğu (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin