"Çok güzel oldun anneanne." sesiyle irkiliyorum. Aynadaki aksimin hemen arkasında yerini alıyor anneanneminki. Elbisemi son kez düzeltip anneanneme dönüyorum.
"Teşekkür ederim Hadiyeciğim."
"Gel seni bir kucaklayayım." teklifine bir yanıt beklemiyor, benim de şikayetim yok. Bir süre anneannemin sıcaklığına sığınıyorum. İyi geliyor, anneanneler hep iyi gelir. İçsel değerlendirmem bitemeden babaannem de giriyor kapıdan içeri.
"Çok güzel olmuşsun Gülce." diyerek o da beni kucaklıyor. Babaanneler de ara sıra iyi gelir, şükür ki o aradayız.
"Teşekkür ederim babaanne." dedikten sonra uzaklaşıyorum ondan da. İkisinin de gözleri dolu dolu, benimkiler zaten sabahtan beri %99 oranında dolan şarj gibi, akmaya direniyor.
"Maşallah subanaallah benim torunuma." diyerek bir kez daha ilgileri topluyor anneannem. Babaannem de tükürükler, maşallahlarla destekliyor anneannemi.
"Dön bakayım ardını." diyerek çeviriyor beni Hadiyeciğim. Tekrar aynayla karşı karşıya kalıyorum. Maşa yaptığım saçlarımı bozmamaya çalışarak önüme veriyor. Sonra beyaz altından, taşlarla süslü çok çok güzel bir gerdanlığı bırakıyor boynuma. Gözlerimi gerdanlıktan zar zor ayırıp telaşla dönüyorum,
"Anneanne, bu çok fazla ama?! N'aptın sen?" Çok güzel ama, ama çok..
"Şşşt! Sus bakayım sen. Kızçeler öyle çok konuşmaz. Sağlıkla, muhabbetle kullan." derken gözünden akan bir damlayı siliyor eliyle. Ben de ağladığımı ancak öyle fark ediyorum. Hemen gözlerimi tavana çevirip, kirpik diplerimi kuruluyorum. Göz makyajı..
"Bu da benden küçük bir hatıra." diyerek babaannem de zarif bir bilekliği uzatıyor bileğime.
"Ne gerek vardı babaanne? Zahmet etmişsin." dememe fırsat vermiyor.
"Hadiye hanım haklı, sus bakayım sen." diyerek paylıyor o da beni. Bilekliği de çok beğeniyorum. Annem ve babamı doldurmaya çalışan iki kadına minnetle bakıyorum. Çabaları boğazıma yumru olup çöküyor. İkisinin de elini öpüyorum. Çalan kapı daha da duygusallaşmamıza mani oluyor. Bu kez geldiler. Oyy hem de nasıl gelmek. Yanaklarım yanmaya başlıyor.
"Geldiler." diyerek telaşla çıkıyor anneannem ve babaannem. Sonra yokluğumu fark ediyor "Hadisene kızım." diye beni paylıyor anneannem.
"Geliyorum geliyorum." diyerek çıkıyorum odadan. Çıkıyorum ama aşağıda bana bakan gözlere bakmaya gözüm yok. Kapıyı açan ellerim tir tir titriyor.
"Aç artık Gülceciğim." diyerek uyarıyor beni Filiz yengem. Çok haklı bir uyarı. Dayımların huzursuzca kıpırdandığını da fark edince bir panik aralıyorum kapıyı Dilmen ailesine. Mete'ye bakmak gafletine düşmüyorum. Elindeki çiçeği bırakıyor kucağıma irileşmiş gözleriyle, ben bir fısıltı teşekkür ediyorum yüzüne bile bakamadan. Şey biz biraz ÖPÜŞTÜK de. İnsan inanamıyor. Allah'ım herkes burada. Seda bir yerlerden çağrıyı alıyor olmalı, arkalardan depara kalkıp Deniz'in elindeki çikolata tepsisine atılıyor. Bize minik bir paravan yaparken kulağıma fısıldıyor.
"Go go go!" komutu alıyorum, PAUSE modundan çıkıyorum. Önce annesi ve babasıyla öpüşüp sarılıyorum, kendime düşünme fırsatı vermeden teyzesine geçiyorum, eniştesiyle tokalaşıyorum. Deniz bir anda çekip kollarına alırken beni çığırıyor,
"Gülce çok güzelsin ya, anne şuna bak? Maşallah!" İyice utanırken ağzımın içinde teşekkür ediyorum. Anneanne, babaanne, dede1, dede2... Nihayetinde herkesi içeri alıyoruz. Kapıyı kaparken hala titriyor elim kolum. Çiçeğime sıkı sıkıya tutunurken arkamı dönüyorum. METE.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül İmparatorluğu (Tamamlandı)
Romansa"Doğum günün kutlu olsun, gül güzeli." Gördü mü? Panikle arkamı dönüyorum, uzaklaşan sırtını buluyorum. Gördü mü yoksa tamamen tesadüf mü, bilemiyorum. Sormak istiyorum, soramıyorum. Öyle, beni bilir gibi seslenme diyemiyorum. En azından kuru bir te...