Bölüm 15/ Gülce

1.2K 146 8
                                    

Hadi ilk gün uyudum ben o zaman taktiği tuttu. ikinci gün doludizgin bir temizlik yapıp odayı ters düz ettim. Artık odamda mutlu anlarımın fotoğrafları çerçevelerle asılı bulunmakta mesela, duvarları iki su sildikten hemen sonra çaktım. O ara bir Mete gelmek istemiş ama onca işin arasında duymamışım telefonumu canım, bundan daha doğal ne olabilir? Hem aramızda hiçbir sorun olmadığını ispatlamak uğruna kendisine yerdeki kovayı bezi bile çekip attım ki hiç huyum değildir. Ama işte zafere giden yolda her şey mübah! Kirli, temiz demeden bütün çamaşırlarımı da an itibariyle yıkayıp kurutmuş bulunmaktayım. Daha öğlen bile edemedik günü, okula gitmemek için elde avuçta bahane kalmadı. Mete birden arasa ne yapabilirsin Gülce? Çat kapı zili çalsa ne yapabilirsin?

'Ne kadar daha kaçacaksın bakayım sen bu çocuktan?' Allah iyiliğini versin Seda! Elimdeki son katlanmış kıyafet topluluğunu da üstünkörü dolaba bırakıp kapağı kapatıyorum.

'Aklım çıktı aklım, sinsi misin kızım sen?' diyorum elimi kalbime götürüp yüzümü ondan tarafa çevirirken. Bilmiş bakışlarına oflayıp poflasam da fayda etmiyor. Yatağıma güzelce kuruluyor Seda, sonra ben de karşısına kuruluyorum. Kurum kurum kuruluyoruz yeni gelinler gibi.

'Neyden kaçtığını söyle bari? O gün o kız ne dedi bu kadar?' diyor bu kez ciddi.

'Yatmışlar Mete'yle.' diyerek omuz silkiyorum. En ağza alınabilir kelime bu bence opsiyonlar içinde. Fiilin kökü masum en azından, fiilin kökü katlanılabilir. Anlamaz anlamaz bakıyor Seda yüzüme, sonra da bu kadar saf olmuş olamazsın inanmazlığı yerleşiyor yüz hatlarına. İlk kez Seda'ya yakışmayan bir şey görüyorum ya üstünde, alacağın olsun Mete Dilmen.

'Gülce, Mete'nin yattığı tek kızın o olmadığını biliyorsun değil mi balım?' diyor ifadesinden daha insaflı bir ses tonuyla.

'Bilmem gereken şeyler olsun istemiyordum ama. Nasıl sınavlar bunlar Allah'ım?' Abartıyla ellerimi göklere çeviriyorum. En yakın yastığı suratıma fırlatıyor Seda.

'Yaa ne dertler var.! Allah başımıza vermesin.' diyerek yatak başına vuruyor, tükürükler saçıyor. Bana attığı yastığı geri fırlatıyorum. Dost vuruşu açık. Tam isabet!

'Sen gönlünü gün et Seda Hanım. O Mete'yi özlemiş, Mete Dilmen'in cephesini ise bir o bir Allah biliyor. Elimizdeki şu datalara bakın.'

'E bir de bayıl istersen Gülce?' diye kötü bir Emir Sarrafoğlu taklidine maruz bırakıyor bizi. Ciddileşiyor, 'Saçmalama artık Mete'nin istese özlemlerini dindirebileceğini biliyoruz ikimiz de.'

'Dindirmediği malumatı nereden geldi sana acaba, iki pişmiş bir kaynamış?' Bu kez bu kadar da saf olmayalım lütfen bakışını ben takıyorum. Seve isteye değil yalnız, süklüm püklüm daha çok.

'Nice shot!' diyor sadece. Nice değil de daha çok bana oradan bir headshot kardeşim. Neyse, kaçsam da kurtulamayacağımı ben de biliyorum. Daha iki gün oldu ama yalan söylemeden bahane bulacağım diye bel kemiğim çatladı vallahi. İnsan içine çıkamaz oldum. Strateji derken kastettiğim bu değildi.

'Hazır hissedince görüşeceğim, ben sorularımı sorarım biraz da o düşünsün.' diyorum kendime ben bile inanmayarak.

'Ne soracaksın çocuğa? Senden korkulur, Münker ve Nekir'in kayıp üçüncüsü?' Gülüyor, buna da dost diyoruz. Post olsa bari sarınır ısınırdık.

'Ha ha ha. Var bir hangi şeyler sorayım, hayde loçkası seni odana alalım. Çıkışlar tek kapıdan!' diyorum odamın bembeyaz kapısını işaret ederek.

'Vaaay! derken çoktan kalkmaya başlıyor Seda. Elinde sardığı yastığı bir kez daha kafama atıyor! Sonra dil çıkarıp kapıya koşuyor hızla. Tam çıktı da gitti diye düşünürken. Kafasını uzatıyor tekrar,

Gül İmparatorluğu (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin