Buraya hikâyeye başladığınız tarihi yazar mısınız?🌸
✨Instagram'dan gelenler kendini belli edebilir mii?✨
Keyifli okumalar💕
...
Son etütün de bitmesiyle kendimi kurstan dışarı attım. Mezun senem düşündüğümden de zor geçiyordu. Yaşıtlarım üniversite de eğlenirken ben yirmi yaşında olmama rağmen her sabah buraya gelip yedi saat dersten sonra evde bir dört saat daha çalışıyordum. Sınav senemde yaşadığım babamın acı kaybı üzerine yeni toparlanabilmiştim.
Her ne kadar biraz geç kalsam da hayallerim için pes etmemeye değerdi. O avukat cübbesini giyip adliye koridorlarında yürümek için değerdi. En önemlisi de kendi ayakları üzerinde sağlam bir şekilde duran bir kadın olmak için değerdi.
Çıkış kapısını açmamla yılın ilk karı beni karşıladı. Lapa lapa denilen cinsten yağıyordu. Bügün şanslı günümdeydim herhalde. Tüm günün yorgunluğu bu mazarayla uçup gitmişti çünkü.
Durağa doğru yolumu uzatarak yürümeye başladım. Bugün yalnızdım çünkü arkadaşlarım fazladan etüte kalmıştı.
Yaaa ama kar çok güzel yağıyordu.
Duyduğum bir inanışa göre ilk karda kiminle berabersen kalbiniz birbirinize mühürleniyormuş. Çok masum bir inanıştı. Ve ben böyle şeyleri çok severdim.Ama benim flörtüm onu bırak platonik olduğum biri bile yoktu. İki senedir yks ile başım bağlıydı.
Otobüsün gelmesiyle düşüncelerimden çıkıp otobüse bindim. Cam kenarına oturup karın iri taneler halinde cama çarpışını izlemeye başladım.
Sonunda otobüsten inmemle evin yolunu tuttum. Hava kararmaya başlıyordu ve ben karanlıktan korkardım.
Ne diye yolu uzattım ki. Bu Allah'ın cezası çanta da çok ağırdı ve soğuktan bir taraflarım da donmaya başlamıştı. Hızlı hızlı eve doğru yürürken ara soktan gelen inleme sesiyle adımlarım birden durdu.
Bu da neydi şimdi. İnsan mıydı yoksa kedi falan mı. Kedidir kesin kedidir kedi.
Tam bir adım daha atacakken bu sefer başka bir inilti ve ardından gelen bir acı çeken tonda kısık bir inilti daha duydum.
Hemen dar sokağa yönelttim adamlarımı. Ödüm kopuyordu ama söz konusu bir insanın canıydı değil mi? Ürkek adımlarla sokağın sonundaki çöplüğe kadar ara ara gelen inilti seslerini sessizce takip ettim.
Sonunda çöplüğe ulaşmamla siyah çöp poşetlerinin üstünde yatan takım elbiseli bir adamla karşılaştım. Boylu boyunca çöp poşetlerinin üzerine uzanmış cansız bir şekilde yatıyordu.
Hemen yanına çöküp yaralımı diye kontrol etmeye başladım. Dayak falan yemişe benzemiyordu eli yüzü düzgündü. ~Hatta fazla düzgündü dehşet yakışıklıydı. Neyse kızım konu şu an bu değil.~ Ama baygın gibiydi de. Gözleri kapalıdı.
Bişeyciği yok turp gibi niye böyle sesler çıkartıyor herhalde sarhoş olmuş diyecektim ki siyah ceketinin izin verdiği kadar gözüken yerden beyaz gömlediğindeki kanı ve biraz daha dikkatli bakınca fark ettiğim ceketinin omuz kısmındaki kurşun deliğini görmemle çığlığı bastım.
Sesimi dumasıyla gözlerini bir anda açtı. Koyu kahverengi gözleriyle karşılaştım. "Merak etmeyin hemen ambulansı arıyorum." dedim telaşlı bir şekilde. Karşımda resmen vurulmuş bir adam yatıyordu.
Hemen elimi telefonumu almak için arka cebime atacaktım ki bir anda kolumu havada yakaladı. "Sakın ambulansı falan aramaya kalkma." diye tısladı dişlerinin arasından.
Sesi ürpermeme yetmişti sert ve baritondu. Ama acı çektiğini gizleyemiyordu. Manyak mıydı acaba bu adam ambulansı arama ne demek?
"Manyak mısınız? Kan kaybından öleceksiniz vurulmuşsunuz." dememle diğer elimle telefonumu alacaktım ki koluma asılıp beni birden kendine doğru çekti. Yüzlerimiz dipdibe geldi. Nefesi yüzme çarpıyordu. Aman Allah'ım bu da neydi şimdi.
Gözlerime sertçe bakıp "Ambulansı veya polisi aramaya kalkma ve dediklerimi iyi dinle. Dinlemezsen inan zararlı sen çıkarsın." diyip kesin bir dille beni yaralı haline aldırış etmeden tehdit ettikten sonra sözlerine devam etti.
"Sokağın sonundaki siyah araba benim. Şimdi sessiz bir şekilde arabaya gidip telefonumu bana getiriyorsun tamam mı? Telefon ön koltukta."dedi iyice solmaya başlayan yüzü ile. Sözleri biter bitmez kolumu bıraktı.
Hemen geri çekildim ve proglanmış bir robot gibi arabaya koşmaya başladım. Kim olursa olsun gözümün önünde bu şekilde ölmesine izin veremezdim.
Sürücü koltuğunu açmamla yan koltuktaki iki tabanca ve telefonu görmem bir oldu. Neyin nesiydi bu adam, ben neye bulaşmıştım? Umarım başımı şu an belaya sokmuyorumdur.
Tabancalara dokunmamaya dikkat ederek telefonu elime aldım ve koşarak tekrar vurulmuş adamın yanına vardım.
"Geldim." diye seslendim ama cevap yoktu. Lanet olsun ölmüş müydü? "Aç gözlerini ölme lütfen." Diyerek adamı sağlam tarafından dürtmeye başladım.
Son gücüyle gözlerini açıp yüzüme baktı, "Cenan'ı ara şifrem 0207." dedi ve başı yana düştü.
Hiç vakit kaybetmeden şifreyi açıp rehbere girdim. Korkudan titreyen ellerimle Cenan ismini bulup aradım. Bir yandan atkımı yarasına bastırmaya başladım. Kan fobim vardı ama böyle zamanlarda ilginç bir soğuk kanlılık geliyordu bana.
Telefon ikinci çalışta açıldı. "Buyur ağabey." dedi karşıdaki adam. "Ağabeyiniz vurulmuş şu an da baygın en son sizi aramamı söyledi, lütfen yardım edin." dedim ve karşıdaki adama bulunduğumuz yerin adresini verdim.
Telefonu kapatır kapatmaz yarasına kanaması azalsın diye daha çok baskı uyguladım.
Elimdeki beyaz atkı kıpkırmızı kana bulanmıştı. Nefes alıp veriyordu, hala yaşıyordu ama çok fazla kan kaybediyordu.
Aradığım adam gelene kadar ölmesin diye dua etmekten başka çarem kalmamıştı artık.
...
20.06.2022
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşka Atan Kalpler
RomanceKaderin birbirine bağladığı iki kalbin hikayesi... Her ne yapsa da kaderinden kaçamayan Emir Soylu ve hiçbir şeyden haberi yokken kendini aşkın ve ihanetin içinde bulan Naz Aksoy. (+18) Ellerini bacaklarımı araladığım için açılan elbisemin üstünden...